FETÖ'nün askeri yapılanmasına ilişkin Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan eski askeri hakim Nazmi Şengül, 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Şengül'ün tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürererek karara itiraz etti. Hak ihlalinin bulunmadığı belirtilen kararda, soruşturma veya kovuşturma aşamasında serbest bırakılan kişilerin yeni delillerin ortaya çıkması hâlinde yeniden tutuklanmalarının önünde kanundan kaynaklanan bir engel bulunmadığı kaydedildi.
Şengül'ün Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapılanmasında görevli mahrem imam H.K. ile irtibatı olduğu belirtilirken, Bylock kullanıcısı olduğu ve Sıkıyönetim Direktifi'nin ekinde yer alan "Sıkıyönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesi'nde Sahil Güvenlik Komutanlığı hukuk müşaviri" olarak görevlendirildiği ifade edildi. Kararda, "Somut olayda Mahkemece, ulaşılan bazı yeni delillerin (başvurucunun hücresel haberleşme ağında mahrem imam ile irtibatlı olduğuna ve operasyonel hat kullandığına dair iddialara ilişkin olarak alınan bilirkişi raporu ile mahrem imamların örgüt üyesi asker şahıslarla sabit hatlardan iletişime geçtiklerine dair bazı askerlerin itiraf içeren beyanlarının dosyaya girmiş olması ve FETÖ/PDY'nin gizli haberleşme aracı olan ByLock programını kullandığı iddiasına ilişkin alınan bilirkişi raporu) kuvvetli suç şüphesini artırmış olmasına dayanılarak başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan yeniden tutuklanmasına karar verilmiştir" denildi.
TUTUKLAMA TEDBİRİ ÖLÇÜLÜ BULUNDU
Bilirkişi raporu ve beyanlar başvurucuya isnat edilen suçun niteliğini değiştirmese de bunların başvurucuya isnat edilen terör örgütü üyeliği suçu bakımından yeni ve kuvvetli delil olduğu belirtilerek, "Dolayısıyla kaçma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olmadığı söylenemez. Öte yandan FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile örgütün özellikleri dikkate alındığında bu soruşturmalar diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşıktır. Somut olayın özellikleri değerlendirildiğinde başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbiri ölçülüdür. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir" ifade edildi.