Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, ülkemizde ve dünyada yaşanan yıkıcı doğal hadiseleri, nedenlerini ve mücadele etme yollarını kaleme aldığı bir yazıda ortaya koydu. Birpınar, "İnsanın doğaya tahakküm ettiği bir çağdayız. Bu itibarla bu çağa bilim insanları insan çağı, diğer bir söylem ile antroposen adını veriyorlar. Doğal kaynakların fütursuzca kullanımı bir taraftan kaynak sıkıntısı oluştururken bir yandan da doğal yaşam alanları üzerinde büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu yüzden türler yok olurken doğal denge de hasar görüyor. Sonuçta da her gün daha şiddetlisine tanık olduğumuz yeni afetlerle karşılaşıyoruz" dedi.
UFAK BİR KIVILCIM FELAKETE DÖNÜŞEBİLİYOR
İklim değişikliğinin belirgin etkilerinden biri de her geçen gün artan sıcaklıklar olduğunu aktarak Birpınar, "Dünyanın birçok noktasında sıcaklar rekor kırıyor. Sanayi öncesine kıyasla +1,2C dereceyi bulan küresel sıcaklık artışı dünyanın ateşini yükselterek adeta dengesini bozdu" dedi. Düşük nem ile birlikte oluşan kuru ve sıcak havanın yol açtığı diğer bir sorun ise orman yangınları olduğunu dile getiren Birpınar, "Aylarca süren Avustralya, Kaliforniya ve Sibirya yangınları bunların birer göstergesi. Bu dertten mustarip ülkelerden birisi de iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden en çok etkilenmesi beklenen Akdeniz Havzası ülkeleri" ifadelerinin kullandı. İtalya, Yunanistan, İspanya ve ne yazık ki ülkemiz günlerdir büyük bir felaketle karşı karşıya" diyen Birpınar, "Sıcaklıkların yer yer 45-50C dereceleri bulduğu ve nem oranlarının %10'un altında seyrettiği bu günlerde en ufak bir kıvılcım büyük bir felakete kapı aralıyor. Canlar yanıyor, oksijen yerine kara dumanlar yükseliyor ormanlarımızın, ağaçlarımızın, bitki varlığımızın üstünde. Oysaki bitkilerin olmadığı bir ekosistem uzun süre varlığını sürdüremez" dedi.
YILDA 15 MİLYAR AĞAÇ KESİP 5 MİLYAR DİKİYORUZ
Bitkilerin ve özellikle ağaçların doğal ekosistem içindeki önemine değinen Birpınar, " tek bir yapraklı yetişkin ağaç 2 ila 10 kişinin günlük oksijen ihtiyacını karşılayabildiğini, karbondioksiti emerek dünyamızın da serin kalmasını sağladığını belirtti. Birpınar, "Aynı şekilde, güneşten gelen ışığı da soğurarak bölgedeki sıcaklığı dengeler ve küresel iklim değişikliğinin yol açtığı önemli sorunlardan biri olan şehir merkezlerinde ısı adalarının oluşmasını önler" dedi. Bunların yanında sayılayamacak kadar faydası olan ormanları ne yazık ki insan eliyle yok ettiğimizi de sözlerine ekleyen Birpınar, "Kimi zaman yerleşim alanları oluşturmak kimi zaman tarım arazileri açmak için ormanları yok ediyoruz. Kimi zamanda rahat yaşama kurban ediyoruz. Yeni mobilyalar için, ahşap meskenler için, ahşap bazlı yapılar için kullanıyoruz. BM Çevre Programı (UNEP) verilerine göre yıllık bazda dünyamızda 15 milyar ağaç, kâğıt ve kereste gibi üretimler için kesiliyor. Kaybolanların yerine ancak 5 milyar adet yenisi dikiliyor. Dolayısı ile her yıl 10 milyar ağacı yeryüzünden tamamen siliyoruz" dedi.
TÜRKİYE İKLİM KRİZİNİN VURDĞU ÜLKELERDEN BİRİ
Yazısında, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panel (İPCC) raporlarına göre ülkemizin de içerisinde yer aldığı Akdeniz Havzası, İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden en çok etkilenecek alanlar içerisinde yer aldığına değindi. Kuraklık, sıcak hava dalgaları, yangınlar, taşkınlar, hortumlar yakın zamanda sıklıkla ülkemizde karşılaştığımız hadiseler olduğuna vurgu yapan Birpınar, "Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre ülkemizde yıllar itibari ile yangın sayılarında artışlar yaşanırken, bu yangınlardan zarar gören alan miktarında düşüşler sağlanıyor. 1940'lı yıllarda oluşan orman yangını sayısı 1000 seviyelerinde iken bu değer günümüzde 3500 mertebelerine ulaşmış durumda" dedi.
YANGINLAR ARTTI AMA YANAN ALANLAR AZALDI
Birpınar, Türkiye'de geçmişten bugüne kadar çıkan yangınlara dair verileri de paylaşarak çıkan yangın sayısının 1940'tan bu yana arttığını ancak yanan alanların buna karşılık azaldığını söyledi. Birpınar şu ifadeleri kullandı: "On yıllık ortalama değerler açısından ele aldığımızda da 1940-1950 arasında ortalama 700 yangın gerçekleşirken 1990-2000 yıllarında bu değer 2000'e, 2010-2020 yıllarını kapsayan dönemde ise ortalama olarak 2500 seviyesine çıktı. Ancak buna karşın yanan alanlarda azalma söz konusu. 1940'lı yıllarda yanan alan miktarı yıllık bazda 60 bin hektar dolaylarında iken günümüzde bu değer artan orman yangın sayısına karşı 20 bin hektar seviyesine indirilmiş durumda. Hiç kuşkusuz bunda alınan önlemlerin, etkili müdahalelerin payı oldukça yüksek."
AĞAÇLANDIRMADA AVRUPA'DA BİRİNCİ DÜNYADA ALTINCIYIZ
Ülkemiz topraklarının %29'unun ormanlarla kaplı olduğunu aktaran Birpınar, "Ülkemiz, orman varlığını artıran nadir ülkeler arasında yer alıyor. Son 20 yılda 5,4 milyar yeni fidan toprakla buluştu. OGM değerlendirmelerine göre orman varlığımız 2,1 milyon hektar artış gösterdi. Bu değer hemen hemen Trakya büyüklüğündeki bir alana eşdeğer. Bu büyük başarıya BM Tarım ve Gıda Örgütünün 2015-2020 yıllarını kapsayan Küresel Orman Kaynakları Değerlendirmesi Raporunda da yer verildi. Rapora göre söz konusu dönemde ülkemiz ağaçlandırmada Avrupa'da birinci, Dünyada ise 6. sırada yer aldı" dedi.
YANIBAŞIMIZDA BİR TEHLİKE VAR: İKLİM KRIZİ
Türkiye'nin geçirdiği sayısız afet karşısında birçok deneyim kazandığına değinen Birpınar, "Afetlere müdahale konusunda kriz yönetimini başarılı olarak sunuyor. Ancak artık kriz yönetiminden kazandığımız tecrübelerimizi risk yönetimine aktarmalıyız. Oluşması muhtemel afetler, etkileyebileceği bölge veya yapılar, oluşması muhtemel zararların önlenmesi, bunların önlenemediği durumlarda da olumsuz etkilerinin asgari seviyeye indirgenmesi için çalışmalar yürütmeliyiz" ifadelerini kullandı. "Yanıbaşımızda bir tehlike var" diyen Birpınar, "İklim değişikliği. Yıkıcı etkilerini her geçen gün daha sert bir şekilde yaşıyoruz. Sıcaklar artmaya, kuraklıklar yaşanmaya devam edecek. Bu durum yangınları tetikleyecek. Dolayısı ile iklim değişikliği ile mücadele ve uyum kapsamında kendimizi geliştirmemiz kaçınılmaz. Ormanlar artık stratejik kaynaklar. Korumak için gerekli tüm adımları atmalıyız" dedi.