15 Temmuz gecesi hain darbe girişiminde, darbecilere karşı en ön safta direnenlerden gazi Musa İlhan (44) ve gazi İsmail Acur (37) 5 yıldır vücutlarında duran G3 mermisi ile yaşıyor. İBB AKOM binası önünde kalbinin birkaç milim üzerinden vurulan İlhan'ın vücuduna saplanan mermi çok riskli olduğu için çıkarılamadı. Kalbinde bir kurşun var.
O gece İBB'nin Saraçhane'deki binasının önünde başından vurulan ve sağ gözünü kaybeden Acur'un ise kurşun tam şah damarının yanına saplandı. O da 5 yıldır o kurşunu taşıyor. Demokrasi kahramanları Acur ve İlhan, 5 yıldır vücutlarının bir parçası halini alan ve "şeref madalyamız" adını verdikleri kurşunlarla yaşıyor. Al bayrağı hedef alan hain kalkışmanın 5'inci yıldönümünde SABAH'a konuşan kahramanların dillerinden dökülen cümlelerse hep aynı: Ay yıldızın gölgesine canımız feda. Yine olsa yine yaparız!
'ŞEHİT OLMAK İSTİYORDUM'
15 Temmuz gecesi çalıştığı AKOM binasının önüne pijama ve terlikleriyle giden Musa İlhan orada kendisine doğru ateş eden hainlerin silahından çıkan kurşunla tam kalbinin yanından vuruldu. "Havada bir takla atıp yere düşmüşüm" diyen İlhan "Darbe öncesinde Kabe'ye gitmiştim, 'Kabe'yi ilk gördüğünüzde dua edin, ilk duanız kabul olur' derler. Kabe'yi gördüğümde heyecandan aklıma dua gelmedi. Ben de bir anda 'Şehit olmak istiyorum' demiştim. Hain kalkışmanın üzerinden tam 5 yıl geçti. Hala düşünüp dururum, 'Duam neden kabul olmadı?' diye. 3,5 santimlik büyük bir kurşun. Birazcık daha yukarı gelse kalbimden vurulup şehit olacaktım" dedi.
İlhan "2017'de Kudüs'e kutsal toprakları ziyaret etmeye gittim. Daha sonra dönüş için havalimanına girdim, X-Ray'den geçerken alarm çaldı. İsrail askerleri durdurdu beni. Kalbimin altındaki kurşunu görmüşler. O kurşun için beni 8 saat havalimanında alıkoydular. Onlar bilmiyorlar ki ben o kurşun için bir ömür feda etmişim, 8 saatin hesabını yapmam. Aradan 5 sene geçti, kalbime zarar verebilir diye kurşunu kimse çıkaramadı. Bu saatten sonra da çıkarmalarına izin vermem, o kurşun benim yüreğimle bir oldu. Onur nişanım gibi gururla taşıyorum. İnanıyorum ki o kurşun benim için cennet kapılarının kutsal anahtarı olacak" ifadelerini kullandı.
ŞEREF MADALYASI
15 Temmuz gecesi, darbecilerin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı binasını işgal ettiği öğrenen gazi İsmail Acur ise, hain kalkışmaya karşı koymak isterken sağ gözünden vuruldu. Acur "5 yıl geçti, gözümü tamamen kaybettim. Baş ağrılarım beni hiç yalnız bırakmıyor. Geçenlerde evrak işlerimi halletmek için adliyeye gittim. X-Ray'den geçtiğimde alarm çaldı, polis arkadaşlar yanıma geldi.
Gazi olduğumu söyledim, silahım olup olmadığını sordular. Kurşunum var bir tane deyince onu istediler. Ben yıllarca uğraştım çıkaramadım, siz çıkarabilir misiniz deyince gülüştük. Sağlığımı kaybetmiş olsam da bundan gurur duyuyorum. Boynumda, şah damarımın hemen yanı başında bir şeref madalyası var. Bu benim için öyle kutsal bir şey ki, değerini kelimelerle ifade edemem" dedi.
"Aradan 5 yıl geçmesine rağmen ne zaman vurulduğum yerlerin üzerinden geçsem ister istemez duygulanırım" diyen Acur, "Boynumdaki kurşunun hareket ettiğini hissederim. Bir milim daha oynasaydı belki de şehit olma onuruna erişecektim ama bunları düşünmüyorum artık. Bir ömür boyu onur duyacağım bir şeref madalyam var. Milletimizin, vatanımızın hürriyet belgesi bu" dedi.
'SÖZ KONUSU VATANSA ÖLÜME KOŞARIZ'
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine karşı koymak için sokağa çıkan Ayhan Damar, Milli Savunma Bakanlığı'nın girişinde darbeci askerlerin hedef gözetmeksizin açtığı ateş sonrası ayağından ve omzundan yaralandı. Ayağında ve omzundaki şarapnel parçalarını aldırmayan Damar, "Her elimi attığımda 15 Temmuz'u yaşıyorum.
Sürekli kaşınıyor ve kaşındıkça o günü unutamıyorum. O şarapnel parçalarını bilerek aldırmıyorum. Benimle birlikte öbür tarafa gidecek. O hainlerle orada yüzleşeceğim. Bu vatanın birliğini, dirliğini, bütünlüğünü bozmaya kalkan hainler tekrar bir darbe girişiminde bulunursa, bu sefer çoluğumla çocuğumla, eşimle, dostumla birlikte dışarı çıkar ve ölüme yürürüm" diye konuştu.