Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "suyu korumak, vatanı korumaktır" sözleriyle başlattığı 1. su Şurası çalışmaları sürerken, su konusunda farkındalık oluşturmak için tüm paydaşlar da harekete geçti. İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın su Kanunu hazırlanması için ortaya koyduğu kararlılığı önemli bulduklarını belirterek, "Taslak çalışması 6 yıl önce başlatılan su Kanunu çalışmasının tamamlanarak Meclis'e sunulması büyük önem arzetmektedir" dedi.
Hafta başında Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde toplanan 1. su Şurası ile birlikte suyla alakalı toplumdaki farkındalıkta artmaya başladı. Bozoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın su kanunu hazırlanacağına dair açıklamasını oldukça önemli buluyorum. 2015'de çevre mühendisleri odası başkanı olarak ülkemizin bir su kanununa ihtiyacı olduğunu birçok platformda dile getirmiş, konunun uzmanları ile çalıştay ve toplantılar yapmıştık. Mecliste tüm parti gruplarını ziyaret ederek konunun önemini anlatmıştık. Taslak çalışması 6 yıl önce başlatılan su Kanunu çalışmasının tamamlanarak Meclis'e sunulması büyük önem arzetmektedir" diye konuştu.
"Hedef suyun korunması, su kaynaklarımızdaki kirliliğin önlenmesi, verimliliğin arttırılması ise bu konuda hızlanmakta hatta ışık hızına çıkmakta yarar var çünkü yüzey sularımızın en az yüzde 76'sı kirlenmiş, Ergene, Gediz, Büyük ve Küçük Menderes, Kızılırmak, Sakarya gibi yediğimiz besinleri sulayan birçok havzamız sanayi ve evsel atıkla kirlenmiş durumda. Arıtılmış sularımızın sadece yüzde 1,5-2'sini sulamada kullanabiliyoruz. su kaynaklarımızın, barajlarımızın dolmasını umut ederken kentlerde şebekede kaybolan su miktarları ise yüzde 40-50'leri buluyor. Atıksularımızın sadece yüzde 36'sını doğru yöntemlerle arıtabiliyoruz."
Yetki çatışmasının giderilmesi noktasında ise tek sesliliğin yakalanmasının önemine değinen Bozoğlu, "Birçok farklı kurum, farklı mevzuatlarla su yönetimine katılıyor. İller Bankası, Devlet su İşleri Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye su Enstitüsü, su ve Kanalizasyon İdareleri, Tarım Orman Bakanlığı, Enerji Bakanlığı gibi birçok kurumun konuya dair mevzuatı var. su paylaşılamıyor. Kanun hazırlarken kanunun diğer mevzuatlarla ilişkisini planlamak, kurumsal yapıları yeniden ele almak ve en önemlisi uygulamaya geçirmek gerekiyor" diye konuştu.
KANUN DOĞANIN VE İNSANIN OLMALI
Su Kanunu'nun mutlaka kentte, kırda, sanayide, tarımda, evde, enerjide suyun nasıl paylaşılması gerektiğini belirlemesi gerektiğini söyleyen Bozoğlu, "Kanunda öncelik hiç kuşkusuz, doğanın ve insanın olmalı. İçme ve kullanma suyunun korunması öncelikli halde tutulmalı. Sanayi, tarım ve enerji sektörlerinin de ihtiyaçları, yerel düzeyde değerlendirilerek belirlenmeli. Bu konuda, göç de mutlaka ele alınmalı. İklim krizine uyum su Kanunu'nun ana hedeflerinden olmalı. Dünya iklim rejiminin en temel anlaşmalarından olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris İklim Anlaşması su kanununun içeriğini belirleyen metinler arasında yer almalı. su kaynaklarımızı koruyan, 3-5 yılı değil, 50 yılı, 100 yılı hedefleyen bir su Kanunu olmalı. su, çevre ve iklim alanında çalışan kişi ve kurumlar sürece dahil edilmeli" şeklinde konuştu.