Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla 15 Temmuz'da meydanlara inen binlerce demokrasi kahramanından biri de Arnavutköy Hacı Salih Sultan Camisi'nde imam Orhan Gazi Ümmetimuhammed'di. Azerbaycan Nahcivan'da doğan ve 1990'da İstanbul'a gelen Ümmetimuhammed, o gece yaşadıklarını SABAH'a anlattı:
5 yıl geçti ama etkisi hâlâ geçmedi. Aynı heyecanla duruyoruz. Eminim tüm gazilerimiz de aynı heyecandadır. Biz gaziliği öğrendik, öğretmemiz de gerekiyor. Sanki hâlâ gözümüz, gönlümüz bir şey arıyor. Şehadet hususunda eksik kaldık. Arkadaşım şehit oldu, ben ise gazi, bize şehitlik nasip olmadı.
Şehit Astsubay Ömer Halisdemir bayrağı gençlere devretti. O gün kim Ömer Halisdemir'e kuvvet verdiyse biz de ondan güç aldık. Halisdemir bize çok güç verdi. Hatırlayınca bile tüylerim diken diken oluyor. Yaz Kuran kursunda ilk dersimde çocuklara Ömer Halisdemir'i anlatıyorum. Vatandaş kendini çok basit görmemeli. Bu vatan için ne yapmayalım diye düşünmeli.
O destansı gecede Vatan Caddesi'ne yaklaştığımda baktım ki askerler yolu kesmiş ve ateş ediyorlar. Havaya değil bize doğru. Arabayı yolun ortasında terk ettim. Anahtarı üstünde bıraktım ki askeri araç hareket edemesin diye. Anahtarı bırakmamın sebebi de birinin ihtiyacı olursa ambulans gibi kullansın. Dedik iş başa düştü herhalde. En büyük silah müminin duasıdır. Başladık dua etmeye.
Bir araç gözüme kestirdim. APT dediğimiz askeri personel taşıma aracı. Terk etmiş askerler. Polisin biri dedi ki "Mühimmatımız tükeniyor." "Ben size mühimmat getireceğim" dedim. Fırladım, gittim o araca, mühimmat yok. Bir baktım aracın kontağı üstünde.
Aracı kendimize siper yapmak istedim. "Memur bey bunu çalıştır, çevirelim, attıkları bu arabaya gelsin" dedim. Polis çalıştıramadı arabayı. Oturdum, anahtarı tuttum, başladım Ayetel Kürsi okumaya. Bana göre mucizeydi hakikaten. Okudum. Bittiği anda araba çalıştı. Çevirdim arabayı. O sırada vuruldum. Attıkları mermi kaputa, kaputtan aracın camına, camdan bana.
Bu sebeple yavaşlayarak geldi mermi. Ben vurulmak nedir bilmem. Nefesim kesildi bir anda. Karnına yumruk atarlar, nefes alamazsın. Öyle bir hal oldu. Ben nefesim açılsın diye bekliyorum. Ben öldüğümü zannediyordum. Ondan sonra ambulansla hastaneye götürdüler. Orada müdahale oldu. Sonrasında hastaneye gittik. O günden bu yana 8 ameliyat oldum, yakında 9'uncu ameliyatımı olacağım.
Fotoğraf: Hatice Çinar