Son dakika... İBB'nin yüklenici firmanın kurduğu şantiye alanını mühürleme girişimine tepkiler çığ gibi büyürken muhalefetin Türkiye için yapılan her eserde olduğu gibi Kanal İstanbul'u da engellemek için akla hayale sığmayan algı operasyonları da artarak devam ediyor.
Oysa Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun projeyle ilgili sunumlarda verdiği bilgiler yapılan algı mühendisliklerini tek tek boşa çıkaran nitelikte. İşte yalanlar karşısında projenin gerçekleri:
YAPILAŞMADA GÖKDELENLER YOK: Kanal İstanbul'un etrafındaki yapılaşma gökdelenlerle değil ağırlıklı olarak yatay mimarı ile gerçekleştirilecek. İki yakada oluşacak şehirleşme ile İstanbul'a yeni bir çehre kazandırılırken, sosyal hayata ve ekonomiye büyük katkısı olacak.
İSTANBUL BOĞAZI KORUNACAK: Kanal İstanbul'un devreye girmesi ile birlikte İstanbul Boğazından hem gemi geçişleri azalacak hem boğazın güvenliği sağlanacak.
SON DAKİKA DEPREMİ TETİKLER İDDİASI ÇÜRÜTÜLDÜ: Projenin gerçekleştirilmesi için bin 595 sayfalık, ekleriyle birlikte 16 bin sayfa olan ÇED raporu kapsamında farklı üniversitelerde görevli 200 bilim adamı başta olmak üzere çok sayıda STK, belediye, kurum ve kuruluş uzmanlarının katkı sunduğu çalışmalarda tüm senaryo ve riskler masaya yatırıldı. Kanal İstanbul'un depremi tetikleyeceği iddialarının da çürütüldüğü ÇED raporunda Kanal İstanbul'a 11 kilometre mesafeden Kuzey Anadolu fay hattı, 30 kilometre mesafeden Çınarcık fay hattının geçtiği ifade edildi.
İstanbul'da bugün yerin 20 kilometre derinliğinde ve 7'nin üzerinde büyüklükte bir depreme dair hazırlık yapıldığı ifade edilirken, 21 metre derinliğinde bir kanalın kilometrelerce derinlikteki fay hattını tetiklemesinin bilimle izah edilemeyeceği savunuldu.
EKOSİSTEM KORUNACAK: Planın hedefleri doğrultusunda "Kentsel Meskun Alan", "Kentsel Gelişme Alanı" kullanımlarında ekosisteme duyarlı yapılaşmalar ve yaşam alanları oluşturulacak.
GÖÇ NÜFUSU DEĞİL YOĞUNLUK AZALTMA: Kanal İstanbul'un her iki yakasında yerleşecek nüfus, İstanbul'a başka şehirlerden gelebilecek "göç nüfusu" değil, İstanbul'un riskli yapılarının yoğun bulunduğu yerleşik alanlarındaki riskli yapı stokunu ve nüfus yoğunluğunu azaltmak öngörüsü çerçevesinde gelebilecek nüfus olacak. Bu sebeple İstanbul'un nüfusunun artması öngörülmüyor.