Geçtiğimiz hafta İl Genel Meclisinde AK Parti ve HDP'li üyeler arasında tartışma çıktı. Yaşanan tartışma sonrasında HDP'liler yaşanan olaydan Ak Partilileri sorumlu tutan açıklamalarda bulundu. AK Partililer ise bugün parti binasında yaşanan olaylar ile ilgili açıklamalarda bulundu.
AK Parti adına açıklamalarda bulunan İl Başkanı İbrahim Halil Erkan, AK Parti grubunun verdiği yüzlerce önergenin hiçbir gerekçe gösterilmeden HDP grubu tarafından red edildiğini söyledi.
AK Parti İl Başkanı İbrahim Halil Erkan; "Ak parti hizmet için çabalarken, Ak parti grubunun sunmuş olduğu bütün önergeler hiçbir gerekçe gösterilmeden red edilmeye başlandı. Ve bu alışkanlık il genel meclis grubu kurulduktan sonra bugüne kadar devam etti. Ak parti grubunun sayısız önerisi var. Ve bunlar hiçbir gerekçe gösterilmeden HDP grubu tarafından red edilmekte. En son geçtiğimiz hafta yapılan birleşimde meydana gelen bir tartışma tamamen saptırılarak, usul dışı, gerçek dışı, yalanlarla halka arz edilmeye çalışılmıştır. HDP'nin milletvekilleri Hüseyin Kaçmaz ve Hasan Özgüneş hakikati bildikleri halde bunu tamamen örtbas etmek suretiyle kendilerini sözde Ak Parti Meclis Üyelerinin HDP'nin meclis üyelerini tehdit ettiği yalan ve iftirasını esasen kendileri uygulamaktadır. Ve HDP'nin tehdit ve baskıları sadece bugün değil İl genel meclis grubunun kurulduğu günden bugüne kadar mütemadi olarak devam etmektedir. O gün meydana gelen hadise tutanak altındadır. Kayıt altındadır. Kameralar önündedir. Ve kamera kayıtlarından görüntü kayıtlarından net bir şekilde süsülmüş olan toplantı tutanağını HDP il genel meclis üyeleri imza altına almamaktadırlar. Çünkü yalanları ortaya çıkacaktır" dedi.
HDP'nin milletvekilleri Hüseyin Kaçmaz ve Hasan Özgüneş birçok defa yaptıkları açıklamalarda AK Parti grubunu net birşekilde tehdit etmektedirler. Net bir şekilde halkın gözünde olmadığı şekilde göstermelerinin yanı sıra bugüne kadar arkalarını dayadığı dağa teröre de şikayet etmektedirler. Hüseyin Kaçmaz yaptığı açıklamada hem hukuk hemde halk önünde gerekli hesabı vereceklerini iddia etmiştir. Hüseyin Kaçmaz'a sormak istiyorum. Hukukun üstünlüğüne inanıyor mu? Eğer hukukun üstünlüğüne inanıyorsa bütün dünyanın, bütün uluslararası devletlerin terör örgütü olarak nitelemiş olduğu bir örgütün terör örgütü olduğunu söylemekten neden imtina etmektedir. Kendisi siyaset yaparken yerel bazda halkın iradesi ile mi seçilmiştir? Yoksa tanınmışlığı ile mi seçilmiştir? Hizmeti ile mi seçilmiştir. Yoksa arkasına dayandığı kesimlerin insiyatifi ile mi? Eğer hukukun üstünlüğüne inanıyorsa PKK'nın işlediği cinayetlere neden sessiz kalmaktadır. Çünkü PKK'nın işlediği her türlü cinayeti meşru gören bir anlayıştır" dedi.
"BASİRETSİZLİK OLARAK GÖRÜYORUM"
HDP'nin artık kendini Kürt milletinin temsilcisi görmekten vazgeçmesi gerektiğini belirten Başkan Erkan; "Bizim yüzlerce önergemiz hiçbir gerekçe gösterilmeden red edilmektedir. Ve bunu yaparkende adeta icazet mercisiymiş gibi bizim grubumuza siz önergelerinizi sunmadan bize danışmalısınız gibi bir yaklaşım sergilemektedir. Bunun gerekçesini de sayısal üstünlüklerini göstermektedirler. Ve bizim arkadaşlarımızın demokratik manada halkın teveccühü ile bu sayısal üstünlüğünde eninde sonunda gideceği yönündeki beyanlarını saptırıp, bunu tamamen bir tehditmiş gibi halka arz etmenin büyük bir vicdani suç olduğunu iletiyorum. Bizler bu toplumun huzuru, refahı, bu toplumun kalkınması için elimizden gelen çabayı sarf edeceğiz. Bu toplumun gelişmesi yönünde atılacak her adımı bizzatti AK parti grubu olarak destekleyeceğiz. Ama artık HDP'nin de bunu çok net bilmesi gerekir ki kendilerini Kürt milletinin, Kürt vatandaşlarımızı temsilcileri gibi görmelerine hiç gerek yok. Veya bütün Kürt vatandaşlarımızın temsiliyetini kendi üstelerinde görme gibi bir haklarının olmadığını arz ediyorum. Ve kendilerinin yapmış olduğu açıklamalarda açık net bir tehdit dilini kullandıklarını, özellikle il genel meclis üyelerimizi ve Ak parti grubunu terör ile tehdit edecek kadar da cüretkarlaştıklarını laflarını ve kelimelerini gizleyip tamamen bilinçli bir şekilde halka yaşanan olayları saptırırcasına aktarmalarını da bir siyasi yetersizlik, basiretsizlik olarak görüyorum" dedi.