Marmara Denizi'ni etkisi altına alan deniz salyalarıyla (müsilaj) ilgili olarak bir yandan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı harekete geçerken diğer yandan da çevre örgütleri sorunun çözümüne yönelik önerilerini dile getirmeye devam ediyor. İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Baran Bozoğlu, "İklim değişikliği, Marmara Denizi'nde bir baskı unsuru olarak ele alınmalı ve buna göre mücadele planı geliştirilmeli. Önlem alınmazsa, denizlerimizin sadece üzerinde büyük tonajlı gemilerin dolaştığı cansız bir yapıya dönüşmesi kaçınılmaz" dedi.
Bozoğlu, dernek olarak hazırladıkları "Özelleştirilmiş Termik Santraller ve Çevre Mevzuatına Uyum Süreçleri" raporunu tanıttığı toplantıda basın mensuplarının soruları da yanıtladı. Türkiye'nin hızla fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye doğru geçtiğini anlatan Bozoğlu, "Türkiye'nin şu an rüzgar ve güneş kurulu gücü geçmiş yıllara göre 3 kat gelişim gösterdi. Bu anlamda iyi bir gelişme var. Şu anda 60 bin megavatın üzerinde kurulu güç olduğunu biliyoruz. Şu andaki elektrik tüketim oranlarına bakıldığında Türkiye'nin kömürlü termik santrallere tam olarak ihtiyacı yok" dedi.
MARMARA'DA SICAKLIK 2.5 SANTİGRAT DERECE ARTTI
Bozoğlu, Çevre Bakanlığı'nın düzenleyeceği "Marmara Denizi'ndeki Müsilaj Sorunu ve Çözüm Önerileri" konulu çalıştayında önemine vurgu yaparak, "Yıllardır var olan iklim krizinin yarattığı sonuçlar şu anda belirgin şekilde yaşanıyor. Marmara Denizi'nin sıcaklığının bu yıl normal şartlardan 2,5 santigrat derece daha yüksek seyretmesi salyaya neden oldu ve sıcaklıkla denizdeki tuz miktarı da arttı. Hava sıcaklığının artmasının yanında koşullar da uygun. Denizler kirli. Özellikle Ukrayna, Rusya, Gürcistan ve Türkiye'nin sahil şeridindeki kentlerden atık sular Karadeniz ve Marmara Denizi'ne dökülüyor. Marmara Denizinin çeperinde neredeyse ülkemizdeki nüfusun 4'te 1'i yaşıyor ve sanayicilerimizin atık suları yeterince ileri teknolojilerle arıtılmadan Marmara Denizi'ne veriliyor. Kirlilik yükü de bir yandan arttıkça bu gibi olaylar, buradaki mikroorganizmalara besin sağlıyor. İklim krizine bir yandan kızıyoruz ancak etkilerinin artmasına sebep olacak koşulları da insan olarak biz yaratıyoruz" dedi.
Salya meselesiyle karşı karşıya kalınmaması için denizlerin temiz tutulması gerektiğini belirten Bozoğlu şunları söyledi:
"Atık su arıtma tesislerinin yaygınlaşması, ileri arıtma teknolojilerine yatırım yapılması, büyükşehir belediyelerinin mutlaka atık su arıtma tesislerini en iyi hale getirmesi ve sanayi kuruluşlarının daha sıkı denetlenmesi gerekiyor. Bütüncül bir çevre yönetimi anlayışıyla denizlerimizi korumalıyız. Bunu yapmadığımız sürece, bu kriz hepimizin başını çok daha fazla ağrıtacak. Bugün salyalar, yarın denizlerde oksijen kalmaması nedeniyle toplu balık ölümleri ve daha sonrasında da denize giremeyecek hale geleceğiz. İklim değişikliği, Marmara Denizi'nde bir baskı unsuru olarak ele alınmalı ve buna göre mücadele planı geliştirilmeli. Önlem alınmazsa, denizlerimizin sadece üzerinde büyük tonajlı gemilerin dolaştığı cansız bir yapıya dönüşmesi kaçınılmaz."