Anayasa Mahkemesi (AYM), kuduz hastalığına yönelik karantina kapsamında işletmesindeki sütlerin imha edilmesine karar verilen ve bu nedenle oluşan zararı karşılanmayan başvurucunun, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararına göre, Manisa'nın Gördes ilçesinde bulunan bir işletmede, 2016 yılında bir büyükbaş hayvanın kuduz hastalığından ölmesi üzerine Hayvan Sağlığı Zabıta Komisyonu, hastalığın yayılmasının önlenmesi amacıyla kuduz risk alanı içindeki işletme ile başka hayvancılık işletmelerinin bulunduğu mahalleyi karantina altına aldı.
Komisyon, karantina tedbirleri altında işletmedeki hayvanların sütlerinin imha edilmesine karar verirken, işletme sahibi Gördes Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne başvurarak, karantina sebebiyle günlük 200 litre sütü imha etmek zorunda kaldığını, maddi zararının karşılanmasını talep etti.
Söz konusu talep, müdürlük tarafından, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile Hayvan Hastalıklarında Tazminat Yönetmeliği hükümlerine uygun olmadığı gerekçesiyle reddedildi. İşletme sahibi bunun üzerine, uğradığı zararın karşılanmamasının hukuka aykırı olduğunu öne sürerek dava açtı. Manisa 1. İdare Mahkemesi, oy çokluğuyla idarenin işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna vararak davayı reddetti. Kararın gerekçesinde, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile Tazminat Yönetmeliği hükümlerine göre karantina boyunca imha edilen hayvansal ürünler için tazminat ödenmeyeceğinin açık olduğu belirtilerek, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldı.
Kararın, istinaf mahkemesine taşınması sonrasında İzmir Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesi mahkeme kararını hukuka uygun buldu. Bunun ardından işletme sahibi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın yeniden yargılama yapılmak üzere Manisa 1. İdare Mahkemesine gönderilmesine hükmetti.
Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, hastalığın yayılmasında risk teşkil edebilecek hayvanlardan elde edilen sütün imha edilmesinin, makul bir tedbir olarak değerlendirilebileceği, müdahalenin gerekli olmadığının söylenemeyeceğine değinildi.
Kanunda, hastalık sebebiyle imha edilen hayvansal ürünlerin bedellerinin bütçe imkanları çerçevesinde ilgili bakanlıkça belirlenerek tazminat olarak ödeneceğinin düzenlendiği belirtilen gerekçede, mahkemenin, imha edilen hayvansal ürün için "Yönetmeliğin ilgili maddesi uyarınca tazminat talebini reddettiği" belirtildi.
Gerekçede, kanunda tazminat ödenmesi öngörülmüşken, yönetmelik hükümleri uyarınca bu istemin reddedilmesinin "kanun-yönetmelik çatışması" çerçevesinde sorun teşkil ettiğinin dikkate alınması gerektiği bildirildi.
SÜTÜN İMHA EDİLMESİ BAŞVURUCUYA MALİ KÜLFET SAYILDI
Gerekçede, mahkemelerin değerlendirmesiyle, başvurucunun ortaya çıkan zararının tazmin edilmesi imkanından yoksun bırakıldığına vurgu yapılarak, kuduz riski sebebiyle karantina altına alınan hayvanlardan elde edilen sütün imha edilmiş olmasının hayvan ve hayvansal ürünlerin alım satımı alanında faaliyet gösteren başvurucuya mali külfet yüklediği belirtildi.
SÜTLER ZORUNLULUKTAN İMHA EDİLDİ
Başvurucuya ait hayvanlardan elde edilen sütün şartlar itibarıyla imha edilmesinin zorunluluk arz ettiğinin kamu makamlarınca ortaya konulmadığının kaydedildiği gerekçede, tedbirlerden dolayı başvuranın uğradığı zarar için de bir giderim imkanı sağlanmadığı belirtildi.
Gerekçede, kuduz hastalığının ortaya çıkması sebebiyle başvurucu hakkında adli veya idari yaptırım uygulandığına yönelik herhangi bir bilgi veya belgenin idare ile derece mahkemelerince gösterilmediği belirtildi.
"TÜM KÜLFETİN BAŞVURUCUYA YÜKLENDİĞİ GÖRÜŞMEKTEDİR"
Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, "Kuduz hastalığının yayılmasının engellenmesi için alınan tedbirler kapsamında başvurucuya ait hayvanlardan elde edilen sütün imha edilmesi ve adil dengeyi sağlayabilecek bir tazminatın ödenmemiş olması göz önüne alındığında, somut olayda tüm külfetin başvurucuya yüklendiği görülmektedir" tespitine yer verildi.
HAK İHLALİ SAYILDI
Gerekçede, mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçüsüz olduğu ve başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiği bildirildi.