Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Üyesi tarihçi Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak:
CAMİ PROJESİ 1860'LI YILLARA DAYANIR
Islahat Fermanı ile birlikte gayrimüslim vatandaşların kilise yapma ve tamir işleri kanunen kolaylaştı. Taksim Meydanı yakınında İstiklal Caddesinin başında eski Rum mezarlığının üzerine bir kilise inşa edilme girişimi bu sırada başladı. 1860'larda ortaya çıkan yapılaşma ve İstanbul'un genişlemesi esnasında şehrin en modern ve gözde yerine meydanına Görkemli kubbeli bir kilisenin inşa edilmesi birçok açıdan tartışma başlattı. Bu kilisenin yapılması İstiklal Caddesi'ndeki Ağa Camii'nin mütevazi silüetini gölgeliyordu. Taksim Meydanı'na bir cami yapma fikrinin kökenini bu döneme kadar geri götürmek mümkündür. Çünkü şehir mimarisine ve meydanlara ruhunu veren şehrin sahipleridir. Ama Taksim Meydanı'nda şehrin sahiplerinin bir kesimi temsil edilmiyordu.
NAZIM HİKMET AĞA CAMİİ'NİN YALNIZLIĞINI YAZDI
İstiklal Caddesi ve çevresinde anıtsal nitelikte çok sayıda kilise ve sinagog varken büyüklük ve estetik açıdan onlarla boy ölçüşen bir cami yoktu. Aya Triada'nın ihtişamı karşısında Ağa Camii'nin durumu Nazım Hikmet'i bile hüzünlendirmiştir. Nazım Hikmet de Ağa Camii'nin bu yalnızlığını 1921'de şiirlerine taşıyor ve "Havsalam almıyordu bu hazîn halî önce, Ah, ey zavallı camî, senî böyle görünce. " diyor. Henüz Cumhuriyet ilan edilmeden Nazım Hikmet'i de saran bu "İmansız muhitte yalnız kalmış cami" motivasyonu Taksim'e cami inşaa etme arzusunun mottolarının en akılda kalanıdır.
MENDERES'İ 27 MAYIS DARBESİ DURDURDU
Taksim Camii konusundaki ilk ciddi yaklaşım Menderes Hükümetleri döneminde gündeme geldi. 1952'de Cumhuriyet Gazetesi "Taksim'e büyük bir cami yapılacak" başlığını atmıştı. Ancak 27 Mayıs darbesi ile Menderes'in bu hayali gerçekleşmiyor. 1965 yılında Başbakan Süleyman Demirel somut ilk adımı atar. Bakanlar Kurulu'ndan Taksim Sular İdaresi'nin arkasındaki Ziraat Bankası ve Hazine'ye ait arazinin cami yapılmak şartıyla Vakıflar Müdürlüğü'ne satılması kararı çıkmıştır. 12 mart 1971 de Demirel Hükümeti Muhtıra görür. Muhtıra devrinin ve bürokrasinin kesintiye uğrattığı ortam içinde 1965'teki Bakanlar Kurulu tahsisinin öngördüğü 10 yıllık süre 1975 yılında dolar.
12 EYLÜL'DEN SONRA CAMİ PROJESİ OTOPARK OLDU
Milliyetçi Cephe Hükümeti zamanında 13 Mayıs 1977 de cami projesi imzalandı. Bunda Erbakan, Türkeş ve Demirel'in payı vardır. Ardından 5 haziran 1977 de kurulan Bülent Ecevit Başbakanlığındaki yeni hükümet zamanında Anıtlar Kurulu da camii projesini onaylamıştır. Proje için tek bir engel kalmıştı; arsadaki diğer mülk sahiplerinin rızası. İşte o mülk sahiplerinden biri 180 m2'lik alanın sahibi olan İstanbul Belediyesi'ydi. Projeyi uygun görmeyen Ahmet İsvan'ın yerine seçilen yine CHP'li Aytekin Kotil cami için arazi satışına onay vermeyince proje uygulanamadı. Ecevit'in Başbakanlığı 5 Mayıs 1980'de sona erince tekrar Başbakan olan Demirel bir adım daha attı ve arsadaki Ziraat Bankası arazisinin cami yapılmak üzere Vakıflar tarafından satın alınması ve paranın da Hayrat Fonu'ndan karşılanması için bir Bakanlar Kurulundan karar çıkarır. 12 Eylül darbesinden sonra ise cami planı otoparka çevriliyor.
28 ŞUBAT DARBESİNİN GEREKÇELERİNDENDİ
Turgut Özal 80'li yıllarda bir vakıf kuruyor ama bu teşebbüs de kesintiye uğruyor. 1994 yılında Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olması ile Taksim Camii bir kez daha gündeme gelir. 1996 yılında Erbakan'ın Başbakanlığında kurulan REFAHYOL Hükümeti ile artık temel atma aşamasına gelinir. 28 Şubat 1997 MGK kararları ile bu planlar da alt üst olur. Taksim Camii 2012 yılına kadar bir daha Türkiye gündemine gelmez.
TAKSİM MEYDANI DEĞER KAZANDI
2013 yılında Başbakan Erdoğan Taksim'e bir cami yapımı için harekete geçtiklerini açıklar. 19 Ocak 2017'de İstanbul 2 Numaralı Kültür varlıklarını Koruma Kurulu'nun onayına kadar ise bu konuda bir adım atılmamıştı. Planlama sürecinde birçok mimar gibi merhum ünlü Mimar Ahmet Vefik ALP in de görüşleri alındı. 17 Şubat 2017'de Taksim Camii'nin temeli atıldı. Nazım'ın Ağa Camii şiirinden ise 100 yıl sonra Taksim Camii'nin yapımı tamamlandı. Taksim Meydanı yeni bir değer daha kazandı.
REFAHYOL Hükümeti Kültür Bakanı İsmail Kahraman:
ERDOĞAN'DAN BAŞKASI YAPAMAZDI
1950'li yılarda Taksim Camii Derneği kurulur ama aslında hikaye 1878 yılına yani 93 harbine kadar dayanır. Bu savaş sonunda yapılan anlaşmada Ruslar'ın Taksim'e bir kilise yapımı konusunda bir talebi vardır. Osmanlı Devleti de bir Pera'da bir camii yapmak için kolları sıvar. Aya Triada Kilisesi yapılır ama biz Taksim'e cami yapmayı nedense gerçekleştiremeyiz.
Menderes, Demirel ve Özal döneminde de Anıtlar Kurulu kararına rağmen cami yapımı gerçekleştirilemez. Atılan her adım bürokratik engellere takılır. Biz 1997 yılında Taksim Camii yapılmasının yolunu açtık. Beyoğlu Belediye Başkanı Nusret Bayraktar projelendirir. CHP'li meclis üyelerinin hepsi ayağa kalkar. Dönemin Anıtlar Kurulu Başkanı Semavi Eyice karşı çıktı ve görevinden ayrıldı. 28 Şubat'ta darbeci askerlerin gerekçelerinden biridir Taksim Camii.
Şimdi bir yiğit çıktı bu hayali gerçekleştirdi. Ben yaparım dedi yaptı. Bu yiğidin adı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Erdoğan'dan başkası da açamazdı. Taksim'de büyük bir ihtiyaçtı. Allah razı olsun.
Eski Beyoğlu Belediye Başkanı Nusret Bayraktar:
PROJE YARIŞMASI YAPTIK ASKERLER ÜZERİMİZE GELDİ
Şuna çok inanıyorum. Eğer Mimar Sinan bugün hayatta olsaydı kesinlikle Taksim'e böyle bir eser bırakmayı çok isterdi. Şişli Camii ile Beyoğlu Ağa Cami arasında tek bir Cami yok. Ama bu güzergahta 49 tane kilise ve havra var. Bunlar elbette olsun ama olmalı da. Ama Taksim'de gerçekten böyle bir esere ihtiyaç vardı. Taksim bölgesinde kalan turistler ezan sesi duyamadıkları için bize sık sık şikayetlerini dile getiriyorlardı.
28 Şubatçıların baskılarının arttığı bir dönemde ben Beyoğlu Belediye Başkanı'ydım. Taksim Camii için yarışma yaptık ama ne yazık ki sonunu getiremedik. 28 Şubat döneminde Taksim Camii üzerinden tansiyonu yükseltmeye çalıştılar. Medya ve askerler çok üzerimize geldi.
Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki güçlü iktidar, İstanbulluların ihtiyacı olan Taksim Camii'ni en güzel şekilde hayata geçirdi. Sadece İstanbulluların değil İstanbul'a gelen yerli ve yabancı milyonlarca turistin ihtiyacıydı. İddia edildiği gibi ne Gezi Parkı'na, ne AKM'ye, ne otellere ne de Atatürk heykeline bir zarar verilmedi. Estetik ve mimari açıdan Taksim'e de çok yakıştı. Ne oldu dünyanın sonu mu geldi? Kıyamet mi koptu?
Biz gayret sarfettik ama olmadı. Bugün başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.