İstanbul'da terör örgütü DEAŞ'ın eski elebaşı Ebu el-Bağdadi ile ilişkili olduğu iddiasıyla tutuklanan Ahmed Süleyman İbni Muhammed hakkındaki soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Ahmed Süleyman'ın 28 Nisan 2021'de gözaltına alındığı, 2 Mayıs 2021'de tutuklandığı kaydedildi.
İddianamede yer verilen 29 Nisan 2021 tarihli görüntü inceleme tutanağına göre Ahmed Süleyman, Tacik kökenli sanığın Rusya'dan Zarobiddin Kholeov adına düzenlenen sahte pasaportla 31 Aralık 2014'te Türkiye üzerinden Suriye'ye geçerek DEAŞ'a katıldı. Suriye'de silahlı eğitim alıp veren Ahmed Süleyman'ın daha sonra örgütte sorumlu düzeyde faaliyet gösterdiği belirlendi. Örgüt içinde Irak ve Suriye'nin çeşitli bölgelerinde askeri emir olarak birçok pozisyonda görev alan Ahmed Süleyman'ın, 60 kişilik örgüt militanlarından sorumlu komutan olduğu vurgulandı.
BACAĞINA PROTEZ TAKILDI
DEAŞ'ın yayınladığı şiddet içerikli propaganda videolarında ve çatışma bölgelerinde görüntüleri tespit edilen Ahmed Süleyman'ın, Suriye'de DEAŞ saflarında girdiği çatışmalarda sağ gözünü ve sağ bacağını kaybettiği, bu nedenle protez kullandığı belirtildi.
İddianamede Ahmed Süleyman'ın, DEAŞ'ın sözde karar organı olan Lecne içindeki DEAŞ mensubu pek çok sözde üst düzey emir ile Suriye'de bulunduğu dönemde müşterek hareket ettiği, örgütün 2019 yılında öldürülen elebaşı Ebu Bekir El Bağdadi'nin 2017'de Dey'r Zor ve Hama arasındaki güvenli bir yerden Hama'ya intikalinde rol aldığı anlatıldı. Aynı yıl Türkiye'ye geçiş yapan sanığın tutuklandığı dönemde Suriye'nin İdlip, Hama, Dey'r Zor ve El Bab şehirlerindeki aktif DEAŞ mensupları ile irtibatlı olarak hareket ettiği yönünde istihbari bilgiler olduğu aktarıldı.
TELEFONUNDAN İNFAZ GÖRÜNTÜLERİ ÇIKTI
İddianame yer alan bilgilere göre Ahmed Süleyman'a ait dijital materyaller üzerinde yapılan incelemede, çok sayıda infaz görüntülerine rastlandı. Ayrıca canlı bomba yeleğinin bulunduğu fotoğraf ile DEAŞ terör örgütüne ait flama altında konuşma yapan DEAŞ mensubu kişilere ait görüntü ve fotoğrafların bulunduğu tespit edildi. Ahmed Süleyman'ın çatışma bölgelerinde elinde kılıç, yanında 8-10 kadar silahlı DEAŞ mensubu ile fotoğrafları olduğu da görüldü. Yine Ahmed Süleyman'ın elinde pompalı tüfek ile çatışmadayken çekilmiş fotoğrafları ortaya çıktı.
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede Ahmed Süleyman'ın "resmi belgede sahtecilik" ve "silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçlarından 17 yıldan 27,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
"DUBAİ'DE KARAR VERDİM"
Ahmed Süleyman, iddianamede yer verilen ifadesinde, "2014 yılında IŞİD terör örgütüne katılmak ve Suriye'ye geçmek için temin ettiğim sahte pasaport aracılığıyla uçakla Türkiye'ye ilk kez geldim. Burada birkaç gün kaldıktan sonra yasa dışı yollarla Suriye'ye geçtim. Örgüte katılma düşüncem Dubai'de bulunurken internet ortamında tanıştığım Tacikistan uyruklu Musap isimli kişiyle görüşmelerimden sonra oluştu. Türkiye üzerinden örgüte katılmak üzere yola çıktım. Örgüte katıldıktan sonra aşama aşama yükseldim ve ayrıldığım dönemde 60 kişilik örgüt militanlarından sorumlu komutan düzeyindeydim. Bu şekilde 2017 yılına kadar örgüt içerisinde faaliyette bulundum. Örgüt içinde bir üstüm Hakka şehrinden sorumlu Ebu Saleh Iraki'idi. Örgüt içinde bulunduğum sürede pek çok kez PKK/PYD unsurları ve Suriye Devletine karşı savaştım. Bu mücadelelerde silahlı eylemlere katıldım" dedi.
HAVA SALDIRISINDA YARALANMIŞ
Fotoğraflarda elinde kılıç bulunan kişinin kendisi olduğunu kabul eden ancak görüntülerdeki infazlara katılmadığını iddia eden Ahmed Süleyman ifadesine şöyle devam etti: "Fotoğrafın çekildiği esnada silahlı mücadele içerisindeydik. Dijitallerimde çıkan video ve fotoğraflarda yer alan infaz görüntüleri başka ülkelerce IŞİD'e gönderilen casuslara aittir. Bu kişilerden birçoğunu tanıyorum. 2017'de Suriye'de bulunduğum bir eve yapılan hava saldırısında yaralandım. Bunun üzerinde örgütten ayrılmak istediğimi üstlerime söyledim. Kabul etmeleri üzerine ayrılarak Türkiye'ye geldim Yaklaşık 4 yıldır Türkiye'deyim. Türkiye'de bulunduğum süre içinde örgüt tarafından hiçbir şekilde aranmadım, bir talimat almadım. Bir eyleme ve suça karışmadım."