Organize suç örgütü lideri suçlamasıyla 2018 yılında önce tutuklanan daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilince kayıplara karışan İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti ile 20 adamı hakkında açılan davanın duruşması bugün görülmeye devam etti.
SUÇU ÜSTLENDİ
İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Efkan Öveç ve Cem Dursun, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yöntemiyle bağlandı.
Bazı tutuksuz sanıklar ile müştekilerden Orhan Ünğan ile taraf avukatları da salonda huzur bulundu. Sanık İsmail Güçlü, Ses ve Görüntü (SEGBİS) ile katılım sağladı. Savunmasında Güçlü, "Olay bana mahalleden tanıdığım aracılığıyla anlatıldı. Zindaştiyi tanımıyorum, bilgi sahibi değilim . Beni bir eve götürdüler olayı anlattılar. Sarıyer'de bir yaralamaydı Zindaşti'nin iş insanı olduğu, medyaya ismi yansıması gerektiğini söyleyip suçu üstlenmem için teklifte bulundular. Bende maddi açıdan sıkıntılı olduğum için kabul ettim ve silahı bana verdiler. Sonrasında emniyete gidip 'Ben yaptım' diyerek teslim oldum. Birkaç gün emniyette kaldım. Arkadaşları nezarethanede kalırken bin 500 lira verdiler. Ama asıl teklif edilen parayı almadım" dedi.
"MESAJLAR CİNAYETİ ÇÖZMEK İÇİN"
Sanık Güçlü'nün ardından tutuksuz sanıklardan emekli polis Ergün Kapukaya'nın savunmasına geçildi.
Sanık Kapukaya, 2014 yılında cinayet büroda görevli olduğunu belirterek, "Nöbetçi olduğum gece Büyükçekmece'de bir cinayet oldu. Olay yerine gittik. Naci Şerifi Zindaşti de oradaydı. Kızı öldürülmüştü. Kendisini ilk kez orada gördüm, kimden şüphelendiğini sorduk. Dosyaya 4 ay baktım, sonra başkası devraldı." dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, Zindaşti ile sanık Kapukaya arasındaki mesajlaşmaların içeriğini okuyarak, savunmasını sordu. Sanık, masa başı değil sokak polisi olduğunu, cinayeti çözmeleri için üstelerinden baskı yapıldığını bu yüzden Zindaşti ile mesajlaştığını söyledi.
REDDİ HAKİM TALEBİ
Sanığın savunmasının ardından söz alan müşteki Orhan Ünğan, "Sanık eşiyle birlikte bir bara gidiyor. Arka masada benim kardeşim oturuyor. Kardeşimin kesinleşmiş cezası var, aranıyor. Sanık, kardeşimin fotoğrafını çekip Zindaşti'ye gönderiyor, neden yapmış sorulmasını istiyorum" dedi. Sanık ise böyle bir olayı hatırlamadığını söyledi.Sanığın avukatının beyanda bulunduğu sırada, Ünğan'ın avukatı tepki gösterdi. Mahkeme başkanı avukatın salondan çıkarılmasına karar verince, avukat reddi hakim talebinde bulunduklarını söyledi.
"GÖNDERİLDİM" İDDİASI
Sanık Erkan Kocabaş savunmasını gerçekleştirdi. 2017 yılında Zindaşti dosyasında bazı isimlerin çıkarılması, bazı isimlerin ise eklenmesi talebini kabul etmediği için çalıştığı organize şubeden gönderildiğini söyledi.
TEHDİT ETTİ
Sanığa soru sormak isteyen müşteki Orhan Ünğan talebi reddedilince "Ben müştekiyim. Benim kardeşim öldü. Bu namussuzlar öldürttü. Ya bırakın hesaplaşalım ya sokakta öldürtürüm bunları. Bırakın meramımı anlatayım. Gencecik kardeşim öldü. 17 sene hapis yattım nasıl ifade verilir biliyorum" dedi.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU
Firari sanıkların yakalama kararlarının devamına hükmeden heyet, sanıklar Ekrem Öztunç ve Tolga Hakan Ceyhan hakkında kırmızı bülten çıkarılması için ilgili kurumlara yazı yazılmasına karar verdi. Duruşmada sanıkları öldürmekle tehdit eden müşteki Orhan Ünğan hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştıran heyet, tutuksuz sanıkların can ve mal güvenliğinin sağlanması için İstanbul Valiliği'ne yazı yazılmasına hükmetti.
KIZININ ÖLDÜRÜLMESİYLE BAŞLADI
İddianamede, 26 Eylül 2014 tarihinde Büyükçekmece'de seyir halinde bulunan Porsche marka araca düzenlenen silahlı saldırıda Zindaşti'nin kızı Arzu Şerifi Zindaşti ve Devrim Öztunç öldürüldüğü, olayın failleri olduğu düşünülen Hacı Osman Sezen ile Turgay Akar'ın da yaklaşık üç ay sonra Küçükçekmece'de bir balıkçıda uğradıkları silahlı saldırı sonucu öldürüldüğü ve faillerinin tespit edilemediği anlatılıyor. Zindaşti'nin, Sarıyer'de 26 Mart 2016'da karıştığı olayla ilgili devam eden soruşturma kapsamında yapılan incelemelerde "tasarlayarak öldürme" olaylarıyla ilgisi olabileceğini gösteren bazı bulgulara rastlandığı belirtiliyor. İddianamede, Zindaşti ile cinayet soruşturmasının yapıldığı dönemde İstanbul Asayiş̧ Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru şüpheli Ergül Kapukaya arasında söz konusu cinayetlerle ilgili bilgi ve belge paylaşımı yapıldığı tespitine yer veriliyor.
ÇETE MUHBİRİ POLİS MEMURU
İddianamede, Arzu Zindaşti'nin katil zanlısı Hacı Osman Sezen'in kimlik bilgilerine ilişkin fotoğraflarının, Sezen öldürülmeden önce polis memuru Ergül Kapukaya tarafından Zindaşti'ye gönderildiği kaydediliyor. Kapukaya'nın 4 Aralık 2014 tarihi itibariyle bazı mesajlar yazdığı, bu mesajlaşmadan 18 gün sonra 22 Aralık 2014'te Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar'ın, Faruk Balıkçılık isimli iş yerinde öldürüldükleri vurgulanıyor.
ZEKERİYA ÖZ'ÜN GİZLİ TANIĞI
İddianamede Zindaşti'nin 24 Eylül 2007'de Büyükçekmece'de düzenlenen bir operasyonda 77 bin 300 kilogram eroinle yakalandığı, üzerinde "Kemal Şerifi Seydani" kimliği çıkan Zindaşti'nin cezaevine girdikten sonra Büyükçekmece Jandarma Bölük Komutanlığına uyuşturucu madde trafiğinin ne şekilde ilerlediği yönünde bilgiler aktaran bir ihbar mektubu yazınca muhbir statüsü kazandığı anlatılıyor. Zindaşti'nin 2010 yılında dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde "Kemal Şerifi Seydani" sahte kimliğiyle yargılandığı ve şu an FETÖ firarisi olan dönemin özel yetkili savcısı Zekeriya Öz tarafından Ergenekon soruşturmasında gizli tanık yapıldığı, ardından da tahliye edildiği belirtiliyor.