Başkan Recep Tayyip Erdoğan dün 1. Uluslararası Medya ve İslamofobi Sempozyumu'na katıldı. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
PEK ÇOK ÖRNEĞİ VAR: Karşımızdaki mesele İslam korkusu değil, düpedüz İslam düşmanlığı. İslam düşmanlığı hastalığı tıpkı kanser hücresi gibi hızla yayılmakta. Anadolu'yu ve Kudüs'ü ele geçirme hülyasıyla gerçekleştirilen Haçlı seferleri yıkımlarla dünya tarihinin seyrini değiştirmiştir. Batı, Türklerin şahsında somutlaştırdığı Doğulu toplumlara karşı kinini oryantalizm adı altında korumuştur. Son örneği de Avusturya, başbakanlık binasına terörist İsrail'in bayrağını çekiyorsa, bunun nereye varacağını anlamak mümkündür. Bu yaklaşım içerdiği dini ve ırkçılık sebebiyle geniş taban tutmakta muvaffak olamamıştır.
DEVLETLER HİMAYE EDİYOR: Batı'da tüm vatandaşlarının güvenliğini sağlamakla sorumlu kamu otoriteleri adeta bir İslam düşmanlığı yarışına girişmiştir. Batı'nın bu tehdidin boyutlarını tartışmak yerine ırkçı ve ayrımcı akımların etkisine girmesi işin kolayına kaçmaktan başka bir şey değildir. Asırlar boyu bizzat aydınlarını kullanarak kuşaklar boyunca kendi toplumlarını İslam'la özdeşleştirdikleri Türk korkusuyla yetiştiren Avrupa, böylece siyasi dağınıklığının yol açtığı sorunları saklamayı başarmıştır. Günümüzdeki İslam düşmanlığı dalgası çok daha sinsi ve örtülü yöntemlerle yürütülmektedir.
AYRIMCILIK YAPIYORLAR: Azalan nüfus artışı hızları sebebiyle demografik tehditlerle karşı karşıya kalan Batı ülkeleri kendi kamuoylarını faşist söylemlerle oyalayarak geçiştirmeye çalışıyor. Batı'da ırkçı ve İslam düşmanı saldırılar son beş yıl içinde yüzde 250, saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı yüzde 700 arttı. Son 5 yılda en büyük 5 AB ülkesinde STK'lara 15 binin üzerinde İslam düşmanlığı vakası bildirilmiştir. Önceleri İslam'ı terör yaftasıyla sunanlar artık tüm Müslümanları hedef almaktan kaçınmıyor.
DÜŞMANLIK YARIŞI: Bir süre öncesine kadar sadece göz yumulan İslam düşmanlığı artık anayasalara ve kanunlara dercedilmeye başlanmıştır. Ülkeyi yöneten siyasi partilerle, polis teşkilatları başta olmak üzere tüm vatandaşların güvenliğini sağlamakla sorumlu kamu otoriteleri, adeta bir İslam düşmanlığı yarışına girişmiştir. Halbuki özgürlüklerin ortadan kalktığı bir yerde, refahın da uzun süre varlığını sürdüremeyeceği gerçeğine sırtını dönenler, aslında İslam'a değil, kendi geleceklerine düşmanlık etmektedir.
DEVAM EDECEK: Gelişmeler Avrupa'nın sahip olduğu ekonomik zenginliği koruma ve güvenlik kaygılarını daha artıracak yönde ilerliyor. Bu da İslam düşmanlığının devam edeceği anlamına gelmekte.
ÜLKEMİZDE BİLE...: Kendi ülkemizde bile bu hastalığın çeşitli tezahürleri ile karşılaştığımız gerçeğini unutmamalıyız. Ülkemizde yıllardır süren laiklik tartışmalarının gerisinde dini özgürlüklerin korunmasından ziyade yasaklanması niyetlerinin yol açtığı gerilimler vardır.
11 EYLÜL SONRASI, İSLAM DÜŞMANLIĞI VİRÜSÜ TETİKLENDİ
Amerikan yönetiminin 11 Eylül saldırılarının ardından başlattığı Müslümanları şeytanlaştırma stratejisi, pek çok toplumun kültürel yapısında zaten var olan İslam düşmanlığı virüsünü tetikleyen bir işlev görmüştür. İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan Yahudi soykırımını kendilerince özel bir paranteze alanlar bu defa hedef tahtasına Müslümanları yerleştirmişlerdir. Müslümanlara yönelik bu yeni ırkçılık, Batılıların kendileri tarafından 'İslamofobia' adıyla yumuşatılmak istense de biz gerçekte yapılanın İslam düşmanlığı olduğunu gayet biliyoruz.
'YALANA KARŞI GERÇEKLER ILE MÜCADELE ETMELIYIZ'
SEMPOZYUMDA yapılan diğer konuşmalar şöyle:
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy: "Yüzlerce milyon dolarlık sinema filmleriyle oluşturulan stereotipler ile İslam'ı ve Müslümanları terörle, şiddetle, insanlık düşmanı olmakla özdeşleştirme çabaları bugün de yoğun şekilde sürmektedir. Yalana karşı gerçekleri ve doğruları aynı mecralar içerisinde ve yoğun şekilde vererek mücadele etmek, atılması gereken önemli bir adımdır."
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: "Avrupa'da İslam düşmanlığı üzerinden üretilen nefret dili, yazılı ve görsel basında ve siyasi söylemlerde sorumsuz bir şekilde kullanılmaktadır. DEAŞ, FETÖ, Boko Haram, Eş-Şebab, El-Kaide ve benzeri terör örgütleri, İslamofobi endüstrisine malzeme üreten örgütlerdir."
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin: "Demokrasinin beşiği kabul edilen ülkelerde ırkçılık ve İslam düşmanlığı zehirli sarmaşık gibi yayılıyor. İslamofobi ürünler maalesef durmadan devam etmektedir ve sapkın saldırılar içimizi kanatmaktadır."
GÜÇLÜ ILETİŞIM AĞI ŞART
İSRAİL'İN Filistin şehirlerinde yol açtığı yıkımın ve katliamın üstünü örterken, kendi hayat hakkını koruyan insanların direnişlerine terör yaftası yapıştıran medya düzeninde işimiz zor. Dünyadaki mültecilerin çoğunluğunu Müslümanlar oluşturuyorsa, öncelikle çözülmesi gereken birlik, dayanışma sorunu var demektir. İslam dünyası kendi arasında vahdeti tesis ettiğinde İslam düşmanlığına karşı verilecek mücadele kısa sürede neticeye ulaşacaktır. Bu tehdide maruz kalan tüm toplumların ve ülkelerin uluslararası alanda güçlü bir iletişim ağı kurmaları şarttır.