Filistinliler Sabah Namazı'nı kıldıktan sonra Mescid-i Aksa'nın avlusunda tekbirler getirerek gösteri düzenledi. Filistinliler, gösteri sonrası fanatik Yahudilerin baskın yapmasını önlemek için Mescid-i Aksa'da nöbet tuttu. İsrail polisi, baskın düzenleyerek cemaate saldırdı. Saldırılarda yüzlerce kişi yaralandı. Mescid-i Aksa Vakfı Müdürü Şeyh Ömer El-Kisvani Harem-i Şerif'in hoparlörlerinden İslam dünyasına yardım çağrısında bulundu.
"FİLİSTİNLİLERİN SEÇİME KATILMASI ENGELLENDİ"
Filistin ve İsrail üzerine çalışmalarıyla bilinen Ortadoğu Uzmanı Haydar Oruç İsrail'in saldırılarıyla ilgili sabah.com.tr'ye açıklamalarda bulundu. Haydar Oruç, İsrail'in uzun zamandır işgal altındaki Filistin topraklarını ve Mescid-i Aksa'yı 'Filistinsizleştirme' projesi olduğunu belirtti. Oruç, bugünkü saldırıların arkasındaki plana dikkat çekti. Haydar Oruç, ilk olarak Filistin'de yapılacak seçimlere vurgu yaparak İsrail'in bu konudaki adımlarıyla ilgili şunları söyledi: Filistin'de 22 Mayıs'ta bir seçim yapılacaktı. Filistin yönetimi seçimin ertelendiğini duyurmak zorunda kaldı. Gerekçesi de; Doğu Küdüs'te yaşayan yaklaşık 400 bin civarındaki Filistin vatandaşının seçime katılmasının İsrail tarafından engellenmesiydi. Buradakiler seçime katılamayacağı için Filistin yönetimi seçimlerin yapılmasını ertelemek zorunda kaldı. Bu İsrail için uluslararası kamuoyunda sıkıntı yaratacak bir durumdu.
"KAOTİK BİR ORTAM YARATILMAK İSTENİYOR"
Haydar Oruç, İsrail'de yapılan seçimler sonrası halen hükümet kurulamadığını belirterek, "İsrail'de 23 Mart'ta yapılan seçimlerin ardından hükümet kurulamadı. Netanyahu'nun kendisine verilen hükümet kurma görevi süresinin sona erdi. Daha sonra İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin tarafından görev Yair Lapid'e verildi. Lapid'in de ay sonuna kadar hükümet kurmak için süresi olacak. Netanyahu'yu destekleyen sağ kanat, kendisinin kuramadığı bir hükümeti 'ben kuramıyorsam diğerleri de kurmasın' diyerek özellikle hem Şeyh Cerrah'taki hem de Mescid-i Aksa'daki baskınlar ile provoke edici bir faaliyete girişti. Çünkü Netanyahu burada kaotik bir ortam yaratarak hükümet kurma çalışmalarını da sekteye uğratmak istiyor" dedi.
"SALDIRILAR ABD'YE BİR MESAJ NİTELİĞİNDE"
Haydar Oruç, Mescid-i Aksa ve Şeyh Cerrah baskınları ile İsrail'in ABD'ye de bir mesaj vermeye çalıştığını söyledi. Oruç, yeni ABD yönetiminin Filistin sorununun çözümü için Trump yönetimine göre daha ilgili olduğunu belirterek, "Filistinlilerin de istek-görüşlerinin ele alınacağı bir açılımları vardı." dedi. Oruç, ABD'nin İran ile 'Nükleer Anlaşma'ya tekrar dönme çabası olduğu ifade ederek, "İsrail'in bu konuda çok büyük bir rahatsızlığı var. Kendisi için kırmızı çizgi olarak görüyor. ABD yönetimine de bunu her fırsatta söylüyor. Muhtemel anlaşmaları sabote etmek için İran ile arasında uzun süreden beri bir gerginlik var. İran'a yönelik adı konulmayan faili meçhul saldırılar düzenleniyor. Ama ABD yönetimini şimdiye kadar caydıramadı." diye konuştu. Oruç, "Türkiye-Mısır - Türkiye-Körfez normalleşmesi adımları ile ilgili de İsrail'in bir tür meydan okuması olduğunu görüyoruz." dedi.
"ABD'NİN VERECEĞİ KARŞILIKTAN ANLAYACAĞIZ"
Oruç, "İsrail, Filistinlilere yönelik baskıyı arttırarak ABD'nin İran ile yeniden anlaşmasını engellemeye çalışıyor. Zira bu girişimler ABD'nin muhtemel barış çabalarını boşa çıkaracak ve ABD'yi uluslararası kamuoyunda güçsüz gösterecektir. Dolayısıyla İsrail ABD'ye verdiği mesajda, "eğer sen benim düşmanım olan İran ile anlaşırsan ben de senin desteklediğin Filistinlilere zarar verip, çözümü imkansızlaştırırım" diyor. Bunun ne kadar etkili olacağını ABD'nin vereceği karşılıktan anlayacağız."
"İSRAİL'İN SİSTEMATİK BİR POLİTİKASI VAR"
Haydar Oruç, Şeyh Cerrah Mahallesi'ne yönelik baskınlara dikkat çekerek, "Filistinlilerin topraksızlaştırılması ve bölgeden kovulması planının bir sonucu. İsrail yargısı kendi yargı yetkisinde olmadığı bölgelerde hükümler verdi. Alınan kararlar ile Filistinlerin kendi toprak ve mülklerinin terk edilmeye zorlandığını gördük. İsrail'in çok uzun zamandan beri sürdürdüğü sistematik bir politikası var. İşgal altında tuttuğu Filistin topraklarındaki mülklere kendine göre legal ama uluslararası hukuka göre illegal olan yollar ile İsrailli yerleşimcileri yerleştirmeye çalışıyor. Zaten Cenevre Sözleşmesi'ne göre burada İsrail mahkemelerinin hüküm yetkisi yok. Uluslararası hukuka aykırı. Buna rağmen kararlar veriliyor ve Filistinliler evlerinden ediliyor." sözlerini kullandı.
MESCİD-İ AKSA İMAMI BUGÜNÜ İŞARET ETMİŞTİ
Mescid-i Aksa İmamı Şeyh İkrime Sabri, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile İsrail'in Mescid-i Aksa'yı işgale hazırlandığını dile getirmiş ve bugünü işaret ederek "Pazartesi günü ne olacak bilmiyoruz." demişti. Oruç, bugünün İsrail için bir anlam ifade ettiğini belirterek, "İsrail'in 67 savaşından sonra bölgeyi ele geçirmesinin yıl dönümü. Aynı zamanda Kudüs gününe de tekabül ediyor." dedi.
DÜNYA SESSİZ KALDI
Oruç, İsrail'in saldırılarına dünyanın tepkisiz kalması konusunda, "İsrail'in bu kadar hoyrat davranmasının sebebi uluslararası toplumun sessizliği oldu. Bunun üzerine bir de bazı müslüman ülkelerin Trump'ın sözde planı gibi süreçte İsrail ile yanyana durması ve bu anlaşmaları desteklemesi İsrail'deki cesareti daha da artırdı." ifadelerini kulladı.
"İSRAİL BU TEHLİKEYİ GÖRÜRSE!"
Haydar Oruç, Birleşmiş Milletler'in konuyla ilgili olağanüstü toplanabileceğini söyleyerek, "BM İnsan Hakları Konseyi'nin ve UIuslararası Ceza Mahkemesi'nin süreci çok yakından takip ettiğini biliyoruz. İsrail hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yürüyen bir soruşturma var. İsrail'in Filistinlilere yönelik uyguladığı 'İnsan Hakları İhlalleri' ve 'İnsanlığa Karşı Suçlar' ile ilgili. 2014 Gazze saldırısı, 2018 Gazze'deki büyük dönüş yürüyüşündeki İsrail askerlerinin 60 Filistinliyi katletmesi ve Batı Şeria'daki işgal altındaki topraklardaki Filistinlilerin evlerinden edilmesi gibi şikayet dosyaları var. Bu kapsamda bunlar da şikayet dosyalarına eklenecek. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde belki İsrail aleyhinde yürüyen soruşturmada da bir karar çıkması söz konusu olabilecek. İsrail aleyhindeki ilk yargılama olabilir. İsrail bu tehlikeyi görür ve kendi aleyhinde karar çıkacağı yönünde bir algı olursa daha sonra da diğer süreçlerin önü açılabilir. Bu karardan sonra BM Güvenlik Konseyi de bir karar almak zorunda kalabilir. Uluslararası Ceza Mahkemesi, belki Avrupa Birliği, Türkiye'nin önderliğindeki İslam İşbirliği Teşkilatı'nın bir araya gelmesiyle bütün bu aktörler çerçevesinde ortak tepki gösterilirse geri adım atabilirler" dedi.
SON DAKİKA: Mescid-i Aksa'da İsrail saldırısı! O anlar canlı yayında
Müslüman Alimleri Birliği Genel Sekreteri'nden canlı yayında Mescid-i Aksa açıklaması