650 MİLYONU KİMLERE DAĞITTINIZ?
Sayın Muharrem İnce'nin cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında 23 milyonluk bir bağış söz konusu. Bağışın hesabı YSK'ya verildi ve konu kapandı. Ancak CHP'de asılsız ve kötü niyetli bir iftira kampanyası başlatıldı. Ben de dedim ki, 2019-20-21 yıllarında Hazine'den alınan yardımlardan 650 milyon lira harcandı. Bu parayı siz nereye harcadınız? Yerel seçimlerde Tuncay Özkan'ın kontrolünde 100 milyon lira medyaya verilen para. Seyit Torun'un anketlerle ilgili harcanan para. Medyada kimler var? Halk TV, KRT, ANKA böyle uzar gider. Mesela anketçi İbrahim Uslu'ya, Mehmet Ali Kulat'a kaç para verdiniz? Biz biliyoruz bu meblağları. Anketi 10 milyona yaptırırken faturada 20 milyon lira nasıl gösterildi bunlar ortaya çıkacak. Bunlar benim somut olarak bildiğim, gördüğüm meseleler.
NECATİ ÖZKAN, İMAMOĞLU'NU CUMHURBAŞKANLIĞINA İNANDIRDI
İstifa dilekçesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki rahatsızlıklarımı dile getirdim. Ekrem İmamoğlu'nun danışmanı Necati Özkan'ın CHP'ye 2014 seçimlerinde açtığı dava hâlâ orada duruyor. Bu davalardan vazgeçsin diye Genel Başkan ve yardımcılarına not yazıyorum, bilgi veriyorum. "CHP'nin danışmanının CHP ile akçalı davaları var" diyorum. 2019 seçimlerinde yaklaşık 35 milyon lira bağış yapıldı. 55 milyon da ayrıca gönderildi. CHP Genel Merkezi, İstanbul seçimlerine 100 milyon katkı sağlamış.
İBB'DE KADROLARI DANIŞMANI DAĞITIYOR
Bu paranın büyük bir kısmı, Necati Özkan denilen adama gidiyor. Medya işini yürüten kişi. Bu adam kendini iletişim başkanı olarak görüyor. Bu adam kadroları dağıtıyor ve kimse dokunamıyor. Çünkü bu adam, İmamoğlu'nu cumhurbaşkanı olacağına inandırmış. Adam kendi otoritesini kurmuş, İmamoğlu ondan vazgeçemiyor. İmamoğlu, İstanbul'daki belediye faaliyetlerini anlatmak için CHP parti yönetiminin tamamını, bütün milletvekillerini aileleri ile birlikte İstanbul'a taşıyor. Lüks otellerde, yemesi, içmesi bütün masrafları İBB tarafından karşılanıyor. Bu görülmüş bir şey midir?
PARTİDE 50 TANE HİZİP VAR
Muharrem İnce zaten kazanamaz, kurtuluruz diye düşünüyorlardı. CHP kesinlikle İnce'nin cumhurbaşkanı olmasını istemiyordu. Seçimlere 55 gün kala cumhurbaşkanı adayı açıklanır mı? Muharrem İnce'nin bu performansı göstereceğini beklemiyorlardı. Yüzde 17 olan olan partinin oy oranını yüzde 31'e getirdi. Partide 50 tane hizip var. Herkes belli isimlerle hareket ediyor. Muharrem İnce gelseydi bunlara imkân vermeyecekti.
KAFTANCIOĞLU, HDP'NİN KIRMIZI ÇİZGİSİDİR
İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat favoriydi. Kılıçdaroğlu ise Canan Kaftancıoğlu'nun seçilmesini istiyordu. Beylikdüzü teşkilatını aradı ve Kaftancıoğlu'nun il başkanı olmasını sağladı. İmamoğlu için Kaftancıoğlu vazgeçilmez bir isim. Çünkü Kaftancıoğlu olduğu sürece HDP oyları CHP'ye gelir. Kaftancıoğlu, HDP ile CHP arasında köprü vazifesi görüyor. Normal şartlarda Canan Kaftancıoğlu'nun partide bir dakika tutulmaması lazım. Atatürk'e o lafları söyleyen, Ermeni soykırımı yalanını savunan birinin ne işi var partide. Kaftancıoğlu, HDP'nin CHP'deki kırmızı çizgisidir. Açık açık "Canan yoksa biz yokuz" diyebilmişlerdir.
KILIÇDAROĞLU'NU ADAY YAPIP KURTULMAK İSTİYORLAR
CHP'de şöyle bir rahatsızlık var: Cumhurbaşkanı adayı olmuyorsun, o zaman neden partinin koltuğunda oturuyorsun, deniliyor. Kılıçdaroğlu bunların önünü kesmek için "Ben adayım" lafını ortaya attı. Bakın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olmaz, olamaz. Milletvekilliği ve Genel Başkanlığı kaybetmek istemez. Belediye başkanlarının daha çok çalışmaları için gazlıyorlar ama İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı konusunda hırsını kimse dizginleyemez.
PARTİLİLER, TACİZ-TECAVÜZ HABERLERİNDEN RAHATSIZ
CHP 1 milyon üyesi olan bir yapı. Bu tür davranışlar kamuoyunda infial yaratıyor. Kendi adamını, kendi yakınını değil liyakatli insanları belli yerlere getirmek gerekiyor. Sonra istifa ettirmekle bunlardan kurtulamazsınız. Partinin tüzel kişiliğine, maneviyatına zarar veriyor. Disiplin kuralları iyi işletilmeli ve liyakatli insanlar getirilmeli. Menfaat ilişkileri içerisinde kapatılanlar oluyor, kapatılamayanlar oluyor. Parti bu iddialardan rahatsız.
ÇOK ŞEY BİLDİĞİM İÇİN BENİ TASFİYE EDEMEDİLER
Ben CHP'ye Atatürk'ün vasiyetnamesinde yer verdiği bir parti diye dahil oldum. Hâkim ve savcılık sınavlarından elenmiştim. Siyaset yaparak hakkımı almak istedim. Bizi eleyen FETÖ'cüler daha sonra birer birer ortaya çıktı. CHP'de bana güven duydular, iyi bir avukat olduğumu söylediler ve partinin vekâletini verdiler. 10 yıllık bir süreçte CHP'nin avukatlığını yapmaya başladım. 2013 yılından sonra Kemal Kılıçdaroğlu'nun vekâletini aldım. Daha sonra Muharrem İnce'nin avukatlığını yaptım. CHP'de "Muharrem İnce saraya gitti" iftirası üzerine avukatlığını yaptım. Bu partide rahatsızlık uyandırdı. Ancak birçok önemli hususu bildiğim için beni tasfiye edemediler. Mobbing uygulamaya başlayarak kendim gitmem istendi. Atatürkçülerin dışlanmasıyla benim de bir rahatsızlığım vardı. Giderken de gerçekleri CHP'ye gönül veren tabanın da bilmesini istedim.
KILIÇDAROĞLU'NUN YERİNE GÖZ DİKENLER VAR
Şu anda CHP'de herkes Kılıçdaroğlu'nu, emanetçi ve gidici statüsüne koymuş. "Genel Başkan zaten gidecek" gözüyle bakılıyor. Gidişini hızlandırmak için cumhurbaşkanı adayı yapıp kurtulmak isteyenler de var. Herkes Kılıçdaroğlu'nun gidişine göre konumunu almış durumda. Oğuz Kaan Salıcı, Özgür Özel, Faik Öztrak şimdiden Genel Başkan adayı. İmamoğlu'nun yakınındakiler, "Sen cumhurbaşkanı ol, biz Genel Başkan olalım" diyebilirler. İmamoğlu'nun partide destekçileri var ama Mansur Yavaş'ın yok. Çünkü Mansur Yavaş'ın CHP'de kimseyle diyaloğu yok. CHP içinde Mansur Yavaş'ın bu yaklaşımından dolayı bir rahatsızlık var ama güç ve para olduğu için kimse belli etmiyor.