Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan işgalinden kurtarılan Dağlık Karabağ'ın 'kalbi' olarak nitelendirilen Şuşa kentinin, Azerbaycan'ın kültür başkenti olarak ilan edilmesine ilişkin kararnameyi imzaladı.
Cumhurbaşkanı Aliyev, "Şuşa'daki kamu yönetiminin ve yasal düzenlemenin daha da iyileştirilmesi, yalnızca şehirdeki tarihi ve kültürel mirasın restorasyonuna ve korunmasına hizmet etmekle kalmayacak, aynı zamanda sürekli gelişimi için koşullar oluşturacaktır. Şuşa şehrinin tarihi görünümünü geri getirmek, eski ihtişamını geri kazanmak ve onu geleneksel zengin kültürel yaşamla yeniden birleştirmek ve ayrıca Azerbaycan'ın asırlık zengin kültürünün, mimarisinin ve şehir planlamasının parlayan incisi olarak uluslararası arenada tanıtmak için Şuşa'yı Azerbaycan'ın kültür başkenti ilan ediyorum" dedi.
Tüm bu gelişmeler ardından Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi ve Türkiye Azerbaycan Dostluk, İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı Aygün Attar, SABAH'a özel açıklamalarda bulundu.
Attar duygu dolu yazısında şunları kaydetti:
Şuşa, Azerbaycan 'ın medeniyet payitahtı. Şuşa.. Sülalemin ata yurdu.. İbrahim Handan süre gelen ceddimin memleketi.. Büyük Dedem Ağamirovların sevgili oğlu Seyyit Hasan Ağanın, Dedem Aliövset Ağanın mezarlarının bulunduğu şehir... Asaletin , nezaketin, müziğin sanatın şehri ,
Kafkasya 'nın Paris'i, Azerbaycan'ın doğal konservatuvarı, milli medeniyetimizin paha biçilemez tacı 8 Mayıs 1992 de terörist Ermeniler tarafından işgal edilmişti. Ben de Şuşa' nın işgalinden sonra kalp krizi geçirerek vefat eden, annemin kardeşi gibi sevdiği amcam için çaresizce ağıt yakışına tanık olmuştum..
Paşinyan 'ın serhoş halde Cıdır Düzünde raks ettiği görüntüleri izleyerek kahrolmuştum .. Gün geldi, çattı… Karabağ'dan yalın ayak sürgün edilenlerin, öldürülenlerin çocukları Muzaffer Ali baş Komandanın etrafında tek yürek olarak toplandılar ve Paşinyan 'ın raks görüntülerini izlerken sıkılmış yumruk işgalci Ermenilerin başına "demir yumruk" olarak indi.
ŞUŞA; AZİZ ŞEHİR, AZİZ KALE, AZİZ ANIT
Goynuna girmeye kalmıştır biraz
Gönül ferahlanıp eyledi pervaz
Ölmeyip göreydim seyrini her yaz…
Büyük şair Samed Vurğun'un şaheser bir şekilde dile getirdiği gibi, Şuşa, hicran, vuslat, hasret, aşk, karasevdadır… Şuşa, mertlik, yiğitlik helalliktir. Şuşa, şehitler yurdu, gaziler otağı, kahramanlar ocağıdır. Şuşa, tarihi boyunca hem Cenneti hem Cehennemi tatmış, talihin kimi zaman bahtına güldüğü, kimi zaman ağıtlar yaktırdığı bir beldedir. Şuşa hem Karabağ hem Azerbaycan'dır… Şuşa Karabağ Hanlığının kurucusu Penah Ali Han'ın kendine 'başkent'yaptığı, adına "Penahabad" dediği tarihi bir beldedir.
Karabağ Hanı olan Penah Ali Han tarafından 18. yüzyılın ikinci yarısında Şuşa kalesinin inşa edilmesiyle önemli bir Türk yurdu unvanını alan Şuşa, ikmal ve göç yolları üzerinde olması nedeniyle birçok farklı medeniyetin de uğrak yeri olmuştur.
Şuşa deyip geçmemek lazım. Nice binyılları sinesinde toplamış, nice kültürlere ev sahipliği yapmış, onlara nefes olmuş bir yerdir. Saklar, Hunlar, Doğu Romalılar, Hazarlar, Selçuklular, Moğollar ve Timur İmparatorluğu gibi birçok medeniyeti bağrında konuk etmiştir. Daha sonra Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi ve Osmanlı Devletlerininhâkimiyetiyle buram buram Türk-İslam kokan milli kültür hâkim olmuştur.
Bu şehir aynı zamanda Ermenilerin "Türksüz Ermenistan" idealini gerçekleştirmek için elde edilmek istenen stratejik bir yer, "Karabağ'ın Kudüs'ü" denilerek gasp edilmek istenen bölgedir.
Bu mana da Birinci Dünya Savaşı ve sonrasındangünümüze kadar Ermeniler tarafından üç yolizlenmiştir.
Birincisi, Şuşa'ya yaptıkları saldırılarla yerli Azerbaycan ahalisini yerinden-yurdundan ederek coğrafi temizlik yapmaktır.
İkincisi, Bu sindirme, korkutma, göçe zorlama gibi şiddet yöntemleri işe yaramıyorsa, saldırılar, toplu öldürmeler ve her çeşit tahribatlarla bölgede yaşayan Azerbaycan Türklerine karşı etnik temizlik uygulamaktır.
Üçüncü olarak da, yaktıkları ve yıktıklarıibadethanelerin, imarethanelerin, eğitim yapılarının, tarihi ve kültürel eserlerin izlerini yok ederek nihayetinde burada Türklerin değil,Ermenilerin yaşadığının propagandasını yapmaktır.
Tanrı şahit, tarih şahit, mezar taşları, binlerce yıllık abideler şahit, şehit kanlarıyla sulanarak büyümüş otlar, çiçekler ağaçlar şahit ki bu kadim topraklar Türk'ten başkasına yar olmamış, ona yurt olmamıştır. Bunun içindir ki şair S. Vurğun der ki;
El bilir ki, sen benimsin, Yurdum, yuvam, meskenimsin,
Ana, doğma vetenimsen, Ayrılar mı gönül candan?
Azerbaycan, Azerbaycan!
Bir kültür ve turizm şehridir Şuşa ve sadece Şuşa da yaşayan halk için değil, merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in ifadesiyle, tüm Azerbaycanlılar için "aziz şehir, aziz kale, aziz anıttır."
Azerbaycanlı şaire ve yönetici "Han Kızı" Hurşid Banu Nâtevan (1830-1897), Azerbaycanlı besteci ve müzikolog Üzeyir Hacıbeyli (1885-1948), İttihat ve Terakki üyesi olup önce Sovyet işgaline kadar Azerbaycan parlamentosunda, sonra da Türkiye Cumhuriyeti'nde gazeteciliğini ve siyasi faaliyetlerini sürdüren milletvekili olmuş Ahmet Ağaoğlu, Şuşa doğumlutanınmış simalardır.
Azerbaycan'ın Karabağ bölgesi, özellikle Şuşa şehri musiki faaliyetlerinin merkezi sayılmış, Azerbaycan musikisinin belli başlı simalarından çoğu Karabağ'da yetişmiştir. Derler ki Şuşa Azerbaycan'ın sanat ve sanatçı fabrikasıdır.Azerbaycan'da ilk defa tiyatro, şiir ve konserlere ev sahipliği yaptığı için "Doğu'nun Konservatuarı, Avrupa'nın İtalya'sı, Azerbaycan Müziğinin Beşiği" olarak adlandırılır.
Polad Bülbüloğlu'nun babası Murtaza Memmedov, Üzeyir Hacıbeyli, Seyyid Ahmed Karabâğî, Reşit Behbudov, gibi ünlü Azerbaycanlı müzisyenlerin vatanıdır.
Şuşa, Hurşudbanu Natavan, Kasım Bey Zakir, Süleyman Sani Ahundov, Abdurrahim Hakverdiyev, Necef Bey Vezirov gibi ünlü yazar ve düşünürler de Şuşa'da yetişmiş sanatkârlar olarak tarihe geçmişlerdir.
Şuşa'daki mimari abideler Azerbaycan'ın yüzlerce yıllık tarihinin, kültürünün, geleneğinin göstergesidir. Şuşa'nın en tanınmış camileri arasında olan Yukarı Gövher Ağa Camii ve Aşağı Gövher Ağa Camii burada bulunmaktadır. Şuşa uluslararası ticaret merkezlerinden biridir. Bu nedenle Kahraman Mirsiyab Ağa Kervansarayı gibi birçok kervansaray burada yer almaktadır.
İşte böyle bir kadim tarihi özelliklere sahip Şuşa'nın otuz yıllık bir Ermeni işgalinden kurtarılması, Ermenistan'ın hezimeti, dinmeyek yürek sızımızın sevince dönmesi, şehit ve gazilerimizin bize hakkını helal etmesidir. Topraklarından koparılanların rahmet yağmuru gibi yurduna akmasıdır.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ali Başkumandan İlham Aliyev'in "Bugün 8 Kasım 2020 Azerbaycan bayrağı Şuşa'da dalgalanıyor. 28 yıl sonra Şuşa'da ezan sesi duyulacak" sözleri savaşın gidişatını, ordunun zaferinin ilanı olmuştur."
Yaşasın: 8 Mayıs 1992'de bağrımızdan koparılan Şuşa'nın 28. işgal yıl dönümünü bize zafer olarak yaşatan ve 7 Mayıs 2021'de imzaladığı "Şuşa şehrini Azerbaycan 'ın medeniyet payitahtı" kararıyla malumu ilam eden Âli Başkumandan İlham Aliyev ve şanlı Azerbaycan ordusu.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın beklenen Şuşa ziyareti öncesinde Karabağ Zaferini taçlandıran güzel Şuşa'nın zaten yüzyıllardır sürdürdüğü kültür başkenti ünvanıyla resmen tescillenmesi sadece Azerbaycan değil Türk Dünyası açısından çok önemli tarihi karar olmuştur .
Şuşa'da TÜRKSOY ve Türk Keneşi'nin büroları ve Türkiye Baş Konsolosluğunun açılması elzemdir.
Türkiye Azerbaycan Dostluk, İşbirliği ve Dayanışma Vakfı olarak Şuşa'da Kültür Evimizin açılması için temaslara başladık bile. Her sene eleme bürünerek dünyanın başımıza yıkıldığı 8 Mayıs gününü böylesi sevinçli yaşadığımız için şükürler olsun.
Gözümüz aydın , yolumuz açık olsun !
Not: Söylemeden edemiyeceğim: "Şuşa'da Parlament binası tikirdin, noldu Paşinyan ?"
NE OLMUŞTU?
Karabağ'ın incisi olarak adlandırılan Şuşa, Ermenistan tarafından 1992 yılında işgal edilmişti. Azerbaycan ordusu ise, 8 Kasım'da Şuşa kentini işgalci Ermenistan'dan kurtarmıştı. Cumhurbaşkanı Aliyev, Ermenistan'ın işgalinden kurtarılan Karabağ'ın incisi Şuşa'yı Azerbaycan'ın kültür başkenti ilan edeceğini duyurmuştu