Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, sözde Ermeni soykırımı iddialarını SABAH'a değerlendirdi.
AÇIKLIK PRENSİBİ TEMEL ALINDI
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı'nın modern arşivciliğin ana ilkesi olan "açıklık" prensibini temel dayanak kabul ettiğini belirten Ünal, "Başkanlığımız, başta Ermeni sorunu olmak üzere ülkemiz arşivlerinde araştırma yapmadan yazılacak bir bölge ve dünya tarihinin eksik kalacağının bilinciyle, araştırmacılara sunulan hizmetlerde çağın gereklerine uygun yeni düzenlemeler yapmıştır. Bu çerçevede başta Ermeni sorunu olmak üzere birçok konuda tasnif çalışmalarını hızlandırarak, tamamlamış ve araştırmacıların hizmetine sunmuştur" dedi.
1981 YILINDA BAŞLATILDI
Osmanlı Arşivi'nde, Ermeni Meselesi ile ilgili ilk çalışma 1981 senesinde başlatıldığını belirten Ünal, "Bu kurulun amacı Osmanlı Arşivi'nde bulunan Ermenilerle ilgili belgeleri belli bir düzen ve sistem içerisinde bir araya getirerek yayınlamaktı. Bu çalışmalarda kullanılan belgeler o günün şartlarında tasnifi tamamlanmış ve devam eden fonlar taranarak tespit edilmiş, daha sonra bu belgeler kronolojik sıraya konulmuş, giriş, belge özetleri, görüntüleri ve indeks eklenerek Osmanlı Belgelerinde Ermeniler adıyla katalog kitap şeklinde basılmıştır. Hazırlanan katalogdan ilk 17 cildinin mikrofilmleri NATO üyesi ülkelerin Milli Kütüphanelerine gönderilmiştir. Söz konusu çalışma 3.000 civarında belgeyi ihtiva etmektedir" dedi.
2002 yılından itibaren Ermeni Meselesiyle ilgili yeni bir proje geliştirildiğini ve Ermeni Meselesi'ne ait belgelerin çevirilerinin yapılıp internet üzerinde yayımlanmasına karar verildiğini belirten Ünal, "İlk defa 2002 yılı Haziran ayında başlanan bu proje çerçevesinde 4 bin 643 belgeye çeviri yazıları ile birlikte internet üzerinden ulaşılmaktadır. Bugün itibariyle Osmanlı Arşivi veri tabanında "Ermeni" kelimesi kullanılarak yapılan bir arama sonucunda yüzbinlerce belgeye ulaşılmaktadır" diye konuştu.
ERMENİSTAN'DAN 5 KİŞİ GELDİ
2006-2020 yıl sonuna kadar geçen 14 yıllık süre içerisinde 518 yerli, 52 yabancı araştırmacının Ermeni konusunu arşivlerde araştırdığını belirten Ünal, "Gelen yabancı araştırmacıların sadece beş tanesi Ermenistan uyruklu kişilerden oluşmaktadır. 2015 yılının Ermenilerin sevk ve nakillerinin 100. Yılı olması dolayısıyla hemen öncesi ve sonrasında bir yoğunluk olsa da genel olarak araştırmacıların ilgisini çeken bir araştırma konusu olmaya devam ediyor" dedi.
KARS VE ARDAHAN'DA 30 BİN MÜSLÜMANI ÖLDÜRDÜLER
Ermeni örgütlerinin, I. Dünya Savaşı'nın çıkmasını kendileri için bir fırsat olarak değerlendirerek vatandaşı oldukları Osmanlı Devleti'ne karşı isyan başlattığını belirten Ünal, "21 Mart 1915'te Kars ve Ardahan'da Rusların tahrikiyle özellikle Ermeniler tarafından 30 bin Müslüman öldürülerek evleri yakılmıştır. Ordumuzu arkadan tehdit etmek maksadıyla Sivas vilayetinde 30 bin Ermeni silahlandırılmış, bunlardan 15 bini Rus ordusuna katılmış ve 15 bini de ordumuzu cephe gerisinden meşgul etmekle görevlendirilmiştir. Ermenilerden oluşan Hınçak ve Taşnak çeteleri, Ağrı ile hudut civarındaki Müslüman ahaliyi tamamen katletmişlerdir. Osmanlı Hükümeti I. Dünya Savaşı'nın başlarında bazı idarî tedbirlerle olayları önlemeye çalışmış, 24 Nisan 1915 tarihinde çıkardığı bir genelgeyle Ermeni komite merkezlerini kapatarak elebaşlarını tutuklamıştır. Devlet Arşivleri Başkanlığınca "Tehcire Giden Yol" adıyla yayımlanan kitapta Ermeni İsyanı ve süreçleri tüm detayları ile ortaya konulmuştur" dedi.
BELGELER ARAŞTIRMAYA AÇIK
Ünal, şöyle devam etti: "Devlet Arşivleri Başkanlığı olarak Tehcir uygulamasını gerçekleştiren Dâhiliye Nezareti'nin her iki müdüriyetine ait belgeleri araştırmaya açıktır. Fakat burada asıl sorun belgelerin çizdiği çerçevenin iddia sahipleri tarafından kabul edilip edilmemesidir. Sözde soykırım taraftarlarının iddiaları çoğunlukla hatıralara dayanmaktadır. İddianın belgeyle çeliştiği noktada resmî belgelerin sıhhatinin sorgulanması yoluna gidildiği görülmektedir. Ya belgeye anlatmak istediğinden farklı anlamlar yüklenmeye çalışılmakta ya da resmî yazışmaların gerçek olayları yansıtmadığı, devletin bu tür uygulamaları farklı bir haberleşme yoluyla yapmış olabileceği iddia edilerek belgelerin güvenirliğine şüphe düşürülmek istenmektedir. Hâlbuki, Osmanlı Devleti'nin bürokratik yapısının olağanüstü titizliği göz önüne alındığında arşiv malzemesinin sıhhatinden şüphe edilemez. Osmanlı Arşiv belgeleri olmasaydı sadece Ermeni Sorunu değil, I. Dünya Savaşı birçok yönüyle karanlıkta kalmış olacaktı."