Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün AK Parti'nin TBMM Grup toplantısına katıldı. Erdoğan'ın burada yaptığı konuşmadan satırbaşları şöyle:
Darbecinin emeklisi-muvazzafı olmayacağını bilmeyecek kadar bunlar cahil. Yoksa bu bir sinsilik mi? Teröristlerle al takke-ver külah ilişkisi içinde oldukları için teröriste "terörist" dememizden rahatsız oluyorlar.
Teröristlerle ve darbecilerle mücadelemizi ekonomiyle ilişkilendirerek, güya kendi akıllarınca, bir taşla iki kuş vurmanın hesabını yapıyorlar. Hem teröristleri ve darbecileri aklıyorlar hem de ekonomi üzerinden ülkemizi güven ve istikrar yerine kaos iklimine yönlendirmeye çalışıyorlar. Türkiye, daha 15 Temmuz acısının yaralarını saramamışken bir grup emekli askerin, aslı astarı olmayan meseleler üzerinden milli iradeyi, seçilmiş yönetimi tehdit etmelerini küçümseyen, darbecinin ta kendisidir. Bu emekli amirallerin merkezinde CHP'nin kendisi vardır.
15 Temmuz'da Bay Kemal, tankların arasından sıvışıp milletin sokakta verdiği mücadeleyi koltuğunda kahve içerek televizyonda seyretmiş olabilirsin. Bu senin korkaklığın. Ama bundan sonra yemezler... Zira darbe heveslilerini bu derece hararetli bir şekilde savunmanıza asla millet müsaade etmez, biz hiç müsaade etmeyiz. Oturduğu koltuğa, mide bulandırıcı bir kaset kumpasıyla getirilen bu zata, diyet olarak darbecilerin sözcülüğü vazifesinin tevdi edildiği anlaşılıyor. Kendi iktidarını, ülkenin ve milletin felaketinde gören bu habis zihniyeti, en az teröristler ve darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz.
Mavi vatanını korumak için aylardır denizlerde bayrağımızı dalgalandıran, hak ve menfaatlerimize göz dikenlere göz açtırmayan denizcilerimizi ayrıca selamlıyorum. Rabb'ime, bana böyle bir ordunun 'başkomutanı' sıfatını bahşettiği için binlerce kez hamdüsenalar ediyorum. Tabii, bu emekli amiraller falan, onlar bu işin dışında. Bu emekli amiraller, ne yazık ki talimatı kendi başkomutanları Kılıçdaroğlu'ndan alıyor. Zaten onun imzası var.
Kılıçdaroğlu işi salgınla mücadelede en önemli referans kaynağımız olan, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu'na saldırmaya kadar vardırdı. Sağlıkta bugüne kadar ölen nice kardeşlerimiz, arkadaşlarımız oldu. Kılıçdaroğlu'nun bir dakikalık şov uğruna, bunca emeği silip atmasının, bilimin konuşulması gereken yerde, bilimi ayaklar altına almasının takdirini sağlık çalışanlarımıza ve milletimize bırakıyorum.
Türkiye'nin, Kılıçdaroğlu'nun ısrarla göstermeye çalıştığı gibi dizlerinin üstüne çökmüş, yerle yeksan olmuş bir ülke haline gelmesini sabırsızlıkla bekleyenler var. İşin acı tarafı, düşmanın kılıcıyla ülkesine saldıran profile sahip bir ekibin, ülkenin ikinci büyük partisini işgal etmiş olmasıdır. Bunlar, Türkiye işgal edilse, keyifle kadeh kaldıracak kadar kendi ülkelerinden nefret eder hale gelmiştir.
TÜRKİYE EKONOMİSİ ŞOKLARA KARŞI DAYANIKLILIK KAZANDI
Her
şeyden önce Türkiye ekonomisi, şoklara karşı önemli ölçüde dayanıklılık kazanmıştır. Küresel çapta meydana gelen krizleri dahi, daha az hasarla ve daha kısa sürede atlatma kabiliyetine kavuşmuştur. Güçlü sanayi altyapımız ve yenilik yapma kabiliyetimizle pek çok gelişmekte olan ülkeyi geride bıraktık, gelişmiş ülkelerle rekabete başladık. Son dönemde bir miktar artış gösteren enflasyonu, yeniden tek haneli rakamlara düşürmekte kararlıyız. 2002'de bankacılık sektörü, reel sektörü desteklemek bir yana, sağlıksız yapısıyla ekonominin üzerinde ciddi bir yüke dönüşmüştü. Bugün ise bankacılık sektörümüz, finansmana erişimin kesintisiz devamını sağlayarak, büyüme ve kalkınmamızı destekleyen bir konumda bulunuyor.
Son bir yılda ülke genelinde 3 milyon 115 bin esnaf ve sanatkarımıza toplamda 165 milyar lira tutarında faiz indirimli kredi kullandırdık. Bunları Sayın Kılıçdaroğlu takip ediyor mu bilmiyorum. Devamlı "Çiftçiyi şöyle batırdılar, böyle batırdılar", bunları anlatıyor. Resmi rakamlarla değil, uçuk saçık rakamlarla konuşmak, bu milleti yalanla aldatmak sana hiçbir şey kazandırmayacak. Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz yıl 99 bin 588 esnafımızın terkin yaptığını söyledi. Esnafımızın derdini, sıkıntısını, beklentisini dile getirmek başka şeydir, rakamları eğip bükerek yalan söylemek, kışkırtıcılık yapmak başka şeydir.
KANAL İSTANBUL'UN TEMELİNİ YAZ AYLARINDA ATIYORUZ
Ülkemizin en büyük ve en stratejik altyapı projesi olan Kanal İstanbul'la ilgili hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamladık. Projenin ÇED raporu, 56 kurum ve kuruluşun, 200'den fazla bilim insanının, medyanın ve vatandaşlarımızın katkılarıyla tamamlandı. Kanalın iki yakasında kurulacak toplam 500 bin nüfuslu şehir, aynı zamanda İstanbul'un depreme hazırlık sürecini de hızlandıracaktır. Bu proje, aynı zamanda İstanbul'a kazandırdığımız yeni havalimanı, köprü, otoyol, metro hatları gibi ulaşım ağlarıyla da bütünlük arz edecek. Dünya ticaretinin yüzde 90'ının denizyolu ile gerçekleştirilmesi, boğazlarımızın da en önemli deniz ticaret yollarından biri niteliğini taşıması, Kanal İstanbul projesinin önemini artırıyor. Kanal İstanbul, bölge için yeni bir nefes borusu olacaktır. İsteseniz de istemeseniz de biz Kanal İstanbul'a başlıyoruz, yapacağız ve milletimizin emrine amade edeceğiz. İnşallah bu önemli projenin, etaplar halinde yapılacak ihalesine çok yakında çıkıyor, yaz aylarında da temelini atıyoruz.
ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'Nİ 29 EKİM'DE AÇIYORUZ
Taksim Meydanı'ndaki yeni Atatürk Kültür Merkezi'ni, inşallah 29 Ekim'de hizmete açıyoruz. Yine Taksim Meydanı'nda hamdolsun muhteşem bir camiyi de ramazanın son cumasında, Müslümanların hizmetine alacağız. Yine aynı şekilde, Kadir Gecesi'nde, Zonguldak'ta Uzun Mehmet Camii'ni de orada Müslümanların hizmetine alacağız.