RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, çocukları ve gençleri zararlı içeriklerden korumak için önlemler aldıkları ifade etti. Ebubekir Şahin, "Yapılan düzenlemelerle internet üzerinden yapılan dijital isteğe bağlı yayıncılık alanımız çağ atladı. İsteğe bağlı yayıncılık platformları artık Türkiye'de aldıkları lisanslarıyla güvenle izleyici ve dinleyicileriyle buluşuyorlar" dedi.
Teşekkür ederim röportaj isteğimizi kabul ettiğiniz için. Nasılsınız, pandemi dönemini nasıl geçiriyorsunuz?
Pandemi dönemi fiziksel olarak daha az mesaili ama yoğun gündemli geçiyor. Hatta normal zamanlardan çok daha efor sarf ediyoruz desek yeridir. Çünkü pek çok toplantıya çevrimiçi katılıyoruz. İşlerin ilerlemesi lazım. Malumlarınız bizim alanımız yayıncılık 7/24 devam eden bir süreç. Hele ki internet radyo ve televizyon yayıncılığı da artık bizde. İsteğe bağlı yayıncılık alanının lisanslamasından tutun, rutin denetleme faaliyetlerine, alanımızla ilgili ulusal ve uluslararası toplantılara online katılım vs. derken yoğun ve aktif bir şekilde bu dönemi yaşıyoruz.
''PANDEMİDE KİİŞİLERİN GÜNLÜK EKRAN KULLANIM SÜRELERİNİN CİDDİ BOYUTLARA ULAŞTIĞI SÖYLENEBİLİR."
Pandemi süreci her sektör gibi medya sektörünü de etkiledi; televizyon izleme, radyo dinleme ya da dijitalde online olma alışkanlıkları nasıl şekillendi bu süreçte?
Pandemi dönemiyle birlikte televizyon birçok hane için daha da önemli hale gelmiştir. Kişilerin evde kalma süreleri uzadıkça ekran kullanım sürelerinin de artış gösterdiği belirlenmiştir. Televizyon reyting ölçümünü gerçekleştiren TİAK verilerine göre 2019 yılında kişi başı TV izleme süresi 4 saat 14 dakika iken, 2020 yılında özellikle Mart, Nisan ve Mayıs aylarında bu sürenin 5 saatin üzerine çıktığı tespit edilmiştir. 2020 yılının en uzun izleme süresi ise Nisan ayında gerçekleşmiştir. 2019 yılı Nisan ayında günlük ortalama izleme süresi 4 saat 34 dakika iken, 2020 yılında bu sürenin 6 saate çıktığı tespit edilmiştir. Televizyon izleme alışkanlıklarında yalnızca televizyon izleme sürelerinde değil izlenen içerik ve hanede birlikte televizyon izleme gibi diğer davranış kalıplarında da değişim meydana gelmiştir. Pandemi öncesi hanedeki televizyon izlemelerinin yüzde 74'ünü "birlikte izlemeler" oluştururken pandemi döneminde bu oranın yüzde 79'a yükseldiği görülmüştür. Ayrıca hem Avrupa'da hem de Türkiye'de pandemi sürecinde haber kanallarının ve haber programlarının izlenme oranlarının artış gösterdiği belirlenmiştir.
Pandemi sürecinde televizyon izleme sürelerinin yanı sıra farklı ekran izlemeleri için ayrılan süre de oldukça dikkat çekicidir. Buna göre 2020 yılı içerisinde RTÜK tarafından saha çalışması tamamlamış olan dijital platformları kullanım alışkanlıkları araştırması sonuçlarına göre günlük ortalama dijital platform kullanım süresi 3 saat olarak belirlenmiştir. Ayrıca bir başka ekran kullanım alışkanlığı olan sosyal medya kullanımı ise günlük ortalama 4 saat 11 dakikadır. Pandemi sürecinde televizyon izleme süreleri, dijital platform ve sosyal medya kullanım süreleri birlikte değerlendirildiğinde kişilerin günlük ekran kullanım sürelerinin ciddi boyutlara ulaştığı söylenebilir.
Pandemi sürecinde tüm medya mecralarının kullanımı gibi radyonun kullanımın alışkanlıklarında da değişimler meydana gelmiştir. Kantar Grubu'nun pandemi döneminde 24 ülkede 64 bin 261 katılımcıyla gerçekleştirdiği ve 886 milyon kişinin medya tüketim alışkanlıklarını temsil eden "Kantar TGI" araştırması sonuçlarına göre radyo mecrasının tüm bölgelerde Covid- 19 döneminde eskiye nazaran ortalama yüzde 20 artış gösterdiği belirlenmiştir. Ayrıca bu süreçte esnek çalışma modelinin yaygınlaşmasıyla birlikte kişilerin işe gidiş dönüş saatlerindeki farklılaşma ve günün farklı saatlerinde araçlarını kullanmalarından dolayı drive time'da yoğunlaşan dinlemelerin gün içine yayılması söz konusu oldu.
''DİJİTAL YAYIN PLATFORMLARI ÇOK POPÜLER HALE GELDİ, YAYIN ŞEKİLLERİ DEĞİŞSE DE RADYO VE TELEVİZYONLARIMIZIN GÜCÜ KÖKLERİNDEN GELİYOR…
Sizin de belirttiğiniz gibi pandemi sürecinde dijital platformlarda epey vakit geçirildi; özellikle Y & Z kuşağı… Çağımızın gerekliliği haline gelen dijitalleşmeye karşı sizin düşünceleriniz neler?
Dijitalleşme kaçınılmaz. Çağın gereği olarak artık dijital dünyadayız. Yayıncılık alanımız da kendisini yeni şekle uyarlıyor. Dijital alan, sosyal medya, geleneksel medyanın rakibi olmaktan ziyade destekleyicisi rolüyle her kesim tarafından benimsendi. Unutmayalım ki, yine işin temelini geleneksel yayıncılarımız oluşturuyor. Yayın şekilleri değişse de radyo ve televizyonlarımızın gücü köklerinden geliyor. Dijital yayın platformları çok popüler hale geldi.
Kamuoyu araştırmamıza göre, Türkiye'de dijital yayın platformlarını kullananlar yüzde 25'lere çıktı. 18-24 yaş aralığındaki gençlerimiz yüzde 43 oranında dijital yayıncılık platformlarını takip etmektedir. Bu yaş gurubundaki öğrencilerin dijital yayın izleme oranıysa yüzde 52'dir. Dijital yayın mecralarına bağlanma, yüzde 63 oranıyla en çok akıllı telefonlarla sağlanmaktadır. Dijital yayınlar günde en az 2 saat izlenirken, yüzde 60 oranıyla en çok dizi filmlerin takip edildiği görülmektedir. Seç-izle platformlarında en çok izlenen 10 dizi filmin 4'ü yerli yapımdır.
''GEREKLİ TEDBİRLERİ ALARAK ÇOCUKLARA ZARARLI İÇERİKLERİ ENGELLEMEYİ BAŞARDIK. PIN UYGULAMASI NETFLİX İÇİN DÜNYADA İLKTİR.''
Dijital platform yayıncılığında çocukları korumak için önlemler alıyoruz diye bir açıklamanız oldu, neler olacak bu önlemler?
Devlet büyüklerimizin de desteğiyle dünyada yayıncılık alanında söz sahibi kuruluşları, olmaları gereken çizgiye getirerek düzenlemeye ve denetlemeye başladık. Medyaya da yansıyan bazı girişimlerimizle ve PIN uygulaması gibi tavsiyelerimizle gerekli tedbirler alınarak özellikle çocuklara zararlı içerikleri engellemeyi başardık. PIN uygulaması Netflix için dünyada ilktir. Ayrıca bu platformlarla sıkı bir diyalog süreci işletiyoruz. Bire bir iletişimle yayınlarla alakalı görüşlerimizi, tavsiyelerimizi kendilerine aktarıyoruz. Çocuk ve gençlerin korunmasına yönelik talep ve beklentilerimizi olumlu karşılıyorlar. Zaten akıllı işaretler gibi bilinen uygulamalarımız aktif olarak ekranlarında yer alıyor. Ebeveyn kontrollerine ilişkin önerilerimiz oluyor. Profil ayarlarından ebeveyn kontrollerini sağlayacak sistemleri devreye alıyorlar. Örneği oluşturulacak çocuk profili için ebeveyn izni talep ediliyor. Kullanıcı çocuk, aile büyüğünün izni olmadan yetişkin içeriklerini izleyemiyor. (örn: bein connet ve tivibu çocuk odası profilinde var..)
Genç nesil geleneksel mecralardan uzaklaşmaya başladı, çağı yakalayabilmek adına da gençlerin sesine kulak vermek gerekiyor; radyo ve televizyoncular olarak bu anlamda neler yapabiliriz?
ÇOK ÖNEM VERDİĞİMİZ ARAŞTIRMALARIMIZ OLDU
Çocuklar ve gençliğe adım atmış olanlar ile ilgili çok önem verdiğimiz araştırmalarımız oldu bu süreçte; neler izliyorlar, ekran başında ne kadar süre geçiriyorlar diye… Bu çerçevede de gençlerin klasik anlamda yayın yapan mecralardan uzaklaştığını da gördük. İnsanlık bu süreçten geçerken çocuklarımızın, gençlerimizin rahatlıkla seyredebileceği programlara daha da ağırlık verilmesi gerektiğini düşünerek bu anlamda çalışmalarımızı hızlandırdık. Biz RTÜK olarak yaptığımız araştırmalar sonucunda Kültür Ve Turizm Bakanımızın da başkanlığında yönetmenlerimiz, yapımcılarımız, senaristlerimiz ile bir araya gelip araştırmalarımızın sonuçlarını onlara aktarıyoruz. Bizlere gelen şikayetleri de onlarla paylaşıyoruz, onlara da kulak veriyoruz; bunun geri dönüşünü çok güzel şekilde aldık.
'ÖNLEMLERİMİZİ ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLAMAK İÇİN DEĞİL AKSİNE ÖZGÜRLÜKLERİ GÜVENCE ALTINA ALMAK İÇİN ALIYORUZ.''
İnternet artık ana akım medyanın bir parçası haline geldi… Uluslararası alanda ifade özgürlüğü anlamında bu alanda bir çifte standart var… Küresel şirketler yeri geldiğinde siyasetçileri internet üzerinden susturabiliyorlar bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Sosyal medyadan bazen ben de muzdarip olabiliyorum, sınırsız bir hakaret alanı olarak görülüyor fakat ben öyle düşünmüyorum. Devlet başkanına çok rahat bir şekilde hakaret ediliyor, bu engellenmiyor fakat diğer taraftan bakıyorsun diğer bir devlet başkanı düşüncelerini paylaştı diye engellenebiliyor. Türkiye'de de bunu gördük. Sayın Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi bunun adı artık dijital faşizm. Kendi istediğini söyletiyor, kendi istemediğini söyletmiyor… Bu anlamda biz de önlemlerimizi alıyoruz. Özgürlükleri kısıtlamak için değil aksine özgürlükleri güvence altına almak için yapıyoruz bunu.
Geçtiğimiz aylarda RTÜK'ün dijital platformlardan birinde yayınlanacak bir diziye sansür getirdiği ve sonrasında yapımın iptal edildiği iddia edildi. Uluslararası yayıncılar Türkiye'den çekilecek gibi söylemler de vardı… Hepimizin merak ettiği bu konuda işin özünü sizden dinleyebilir miyiz?
Yapılan düzenlemelerle internet üzerinden yapılan dijital isteğe bağlı yayıncılık alanımız çağ atladı.
İsteğe bağlı yayıncılık platformları artık Türkiye'de aldıkları lisanslarıyla güvenle izleyici ve dinleyicileriyle buluşuyorlar. Bakınız daha düne kadar adı uluslararası çapta bilinen seç-izle platformları kayıt dışı olarak, hiçbir mali ve hukuki sorumluluğa tabi olmadan yayınlarını gerçekleştiriyordu.
Bu alanın düzenlenmesi ve denetlenmesi görevi Üst Kurulumuza verilmesinden itibaren ilgili yönetmeliğimizi çıkardık ve yaptığımız çağrıyla yerli ve yabancı isteğe bağlı yayıncılık platformlarıyla görüşmelere başladık. Lisans başvurularını hızla gerçekleştirdiler ve pek çoğu bugün lisansını aldı. Bazılarının süreçleri devam ediyor. İnternet üzerinden radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayıncılık yapan 46 uluslararası ve yerli kuruluşa lisanslarını verdik.
Mevcut 903 medya hizmet sağlayıcı kuruluşlarımıza ise Üst Kurulumuz tarafından diğer ortamlardaki yayın lisansı ve haklarına istinaden ücretsiz olarak internet ortamından yayın izni verildi. Böylelikle neyi sağlamış olduk. RTÜK, hiçbir alanın kayıt dışı olmaması gerektiğinden hareketle bu platformları resmileştirdi.
Daha önce tek kuruş vergi ödemeyen, hukuksal anlamda muhatap olunamayan bu kurumlar aldıkları lisanslarıyla mali ve hukuki sorumluluklarını yerine getirmek durumunda oldular. Türkiye'de ofis ya da temsilcilik açarak istihdama da katkı sağlanmış oldu.
"Türkiye'den uluslararası yayıncılar çekilecek" tarzında sosyal mecralarda yaygaralar koparılsa da Üst Kurulumuz yerli ya da yabancı fark etmez bütün yayıncıları paydaşı görerek iş birliği içinde çalışmalarını sürdürüyor. Ulusal güvenliğimizle milli ve manevi değerlerimizin korunması ayrıca çocuk ve gençlerimiz başta olmak üzere vatandaşlarımızın zararlı yayın içeriklerinden muhafaza edilmesi adına yürüttüğümüz çalışmaları uzman ekibimizle 7/24 yerine getiriyoruz.
''TÜRKİYE DÜNYADA AMERİKA'DAN SONRA DİZİ İHRACATINDA İKİNCİ ÜLKE.''
Radyo ve televizyonculuk adına profesyönel bir iş yapıyorsunuz ama aynı zamanda her birimiz gibi bir seyircisiniz de; kişisel olarak sevdiğiniz bir yapım, aktris ya da aktör var mı?
Olmaz olur mu ben de insanım ve çok da ilgiliyim bu konuya. Genellikle çok vaktim olmasa da özetlere bakıyorum. İsim vermeyeyim ama bana kalsın, kimsenin gönlü kalsın istemem. Türkiye dünyada Amerika'dan sonra dizi ihracatında ikinci ülke. Bu noktada bu başarıyı elde eden bir dizi sektörü varsa hiç kötü olabilir mi...
Yapımlarla, dizilerle, senaryolarla işiniz gereği iç içe bir insan olarak sizin de ilerleyen zamanlarda yapmak istediğiniz projeler olur mu? Örneğin bir senaryo yazacak olsaydınız neyi anlatmak isterdiniz?
İlk defa bana böyle bir soru soruldu, hiç düşünmemiştim… 15 Temmuz Destanını yazmak isterdim, milletin varoluş hikayesidir…
''İMKâN BULUNCA GİDİP DİYARBAKIRLI ANNELERİMİZİ DESTEKLEMEK İSTİYORUM, ORADA BİR DESTAN YAZIYORLAR.''
Basında çıkan haberlerde gördüm Diyarbakırlı annelerin yaşadıkları da bir film oluyor…
Ne güzel… Diyarbakırlı annelerimiz de bir destan yazıyor. Bu tür kendiliğinden oluşup destansı hale gelen her hareketi desteklememiz gerekiyor. Pandemiden dolayı gidemedim ama imkân bulunca gidip orada onları desteklemek istiyorum; film olacağını duyduğuma da çok sevindim.
Medya sektöründe yer almak isteyen gençlerin sayısı hayli fazla, onlara neler söylemek istersiniz, tavsiyeleriniz olur mu?
Ben tavsiye ediyorum, kendi adıma memnunum iletişim fakültesi mezunu olduğum için ama önemli olan şu; bu fakülteleri bitirmek yetmeyebilir. Stajlarını iyi değerlendirsinler, yeni diller öğrensinler. RTÜK olarak da iletişim fakültesi mezunlarımıza önem veriyoruz, yeter ki kendilerini geliştirsinler. Gençliğin çok güzel işler yapacağına eminim…