Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, konuk olduğu programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Yargı reformuyla ilgili konuşan Bakan Gül, "Yargının pardonu olmaz, hedefimiz sıfır hata" ifadesini kullandı. Gül, İstanbul Sözleşmesi tartışmalarıyla ilgili de ,"Kadına yönelik şiddetleri, bu eylemleri nefretle kınıyorum. Kadına yönelik tüm suçlar, şiddet eylemleri insanlığa karşı işlenmiş suçlardır. Bu konuda en yetkili mücadeleyi, tüm insanlık ve kurumlar olarak kararlı bir şekilde sürdürmek durumundayız." ifadelerini kullandı.
Bakan Gül'ün konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
HER KESİMİN KANAYAN YARASI
Kadına yönelik şiddetleri, bu eylemleri nefretle kınıyorum. Kadına yönelik tüm suçlar, şiddet eylemleri insanlığa karşı işlenmiş suçlardır. Bu konuda en yetkili mücadeleyi, tüm insanlık ve kurumlar olarak kararlı bir şekilde sürdürmek durumundayız. 1 yıl boyunca bu konudaki bütün kararlılığı diri tutmak gerekiyor. Kadına karşı şiddet Avrupa dahil bu sorunla yüzleşmekte. Bunun temeline indiğimizde ya zihniyet anlamında, ya da eğitimden itibaren ele alıp değerlendirme lazım. Yargı sonuçtur. Yargı oradaki fiili cezalandırır. Bir kadın öldürüldüyse müebbet hapisle cezalandırılır. Eşe karşı işlenmişse ağırlaştırılmış müebbettir. Çok etkin bir şekilde kanunlarla müeyyidesi arttırılan bir konudur. İşin temelinde sivil toplum, medya, siyasi partilere, medyadaki duyarlılık, farkındalık, sivil toplum kuruluşlarının atacağı adımlar ve tüm kamu kurumları bu mücadeleyi sürdürmek zorundayız. Bu mesele bir kurumun değil toplumun her kesiminin kanayan yarası olduğu için siyaset üstü bir meseledir.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ MESAJI
AK Parti ile birlikte sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle kadınların, ailenin korunması çok önemli adımlar oldu. Uluslararası sözleşmeler, hazırladığımız kanun, bir kadını daha haksızlığa uğramasın, etkin mücadele nasıl yapılır şeklinde hukuki adımlar atıldı. Şiddeti önleme merkezleri kuruldu. İçişleri Bakanlığı'nın yoğun çalışmaları var. Adalet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı olarak Aile Bakanlığı koordinasyonunda önemli adımlar atıldı. Kadının bu anlamda almış olduğu hakları daha ileri götürecek hangi adımlar varsa bunları yapmaya hazırız. Kadına, ailenin korunmasına dair verilmiş haklarla geri adım asla olmaz.
Daha ziyade insanlığa karşı. Kadın-koca ilişkisi olmuştur. Mağdurun korunması hususlara kanun daha da önem vermiştir. Eşine karşı işlenmişse ağırlaştırılmış sebepler olur. 6284'de daha farklı tedbirleri ihtiva eden önlemler söz konusu.
O konuda kurullarımızın yapmış olduğu açıklamalar, sabıkası olmayan, daha önce vakası olmayan yoğun şiddet eylemlerine dair. Vaka analizini yaparak tüm kurumların ekranında S.O.S verecek, 'Bu kişi daha önce bu hikayeyle geldi' diye. Vaka vaka bakıldığında tedbir sonra. Bakıyorsunuz bazen tedbir süresi bitmiş, o konuda kadın tekrar başvurmamış. Başvurmasan bile ayrı kalacaksınız diye bir şek kendiliğinden yapılabiliyor. Ne olursa olsun şiddet önleme merkezleri Eylem Planı'nda var. Bu süreçte kadına avukat desteği verme, fiil devam ediyorsa kollukla, yargıyla, Aile Bakanlığı ile yakın işbirliği içinde olacak. Her vaka bizim bundan sonraki atacağımız adımlar için önemli bir done oluyor.
Samsun'daki hadiseye bakalım. Asla tasvip etmeyeceğimiz menfur hadisede konu savcıya intikal ediyor gözaltı kararı veriliyor ve mahkeme tutukluyor. Sokak ortasında bir kadın eski eşi tarafından bu hadiseyi nasıl yaşar? Bu büyük travma. Çocuk için, aile için, o mahalle için bir travma. Mahkemeye geldiğinde karar veriliyor, bir şekilde ceza veriliyor. Aslolan en ağır cezayı vermek mi, yoksa o fiilin hiç yaşanmaması mı? Yaşanınca da elbette etkin bir şekilde yargıda ihmal etmeksizin.
Daha önceki vakaların bir yerde görülmesi, ihtisaslaşması adına 2019'da önemli adımlar attık. Tedbir kararı verecek hakimlerin HSK kararları ile ona göre eğitimler verildi, ihtisaslaştırılma yapıldı. Kadının mağduriyetini çok daha iyi anlatması için hangi adımlar atılması gerekiyor? Şimdi her adliyede tedbire karar vereceksiniz. Tedbir telafisi zor konu. Kolluk tedbiri veriyor ve hakimlere geliyor. O konuda tedbiri ilgili kişi belki yeterli görüyor ya daha önce vakası yok. Olayların çoğunda böyle vakalar da var. Tüm bunlara bütüncül yaklaşımla çok etkin bir şekilde mücadele yapılıyor.
Basın özgürlüğü anayasada da güvence alınmıştır. Faaliyetleri sansürlemez. Kamu hizmeti yapan bir meslektir. Gazeteci güvenliği İnsan Hakları Eylem Planı'nda geniş bir şekilde yer aldı. Gazetesi doğası gereği eleştirmeye müsaittir. Bu konuda gazeteci güvenliği önem verilmesi gereken bir konudur. Bu hususta önemli adımların atılacağı bir hedef olarak karşımıza aldık.
SİHİRLİ DEĞNEK VAAD ETMİYORUZ
Heyecanlanın. Gazeteci güvenliğine yönelik her türlü saldırı kabul edilemez. Etkin mücadele, soruşturmaların etkin yapılıp, yapılmadığı gibi başlık olarak alınması çok değerli. Gazeteci güvenliğiyle ilgili çok önemli adımlar var Eylem Planı'nda. Bu konudaki bir fiil TCK'da cezasız kalmıyor. Genel itibariyle tutuksuz oldu, cezasız kaldı diye bir algı var. Kanunlarımız, mevzuatımız bu hususta önemli düzenlemeler getirmiş durumda. Hiç kimse düşüncesinden dolayı, eleştiriden dolayı özgürlüğünden mahrum bırakılamaz. Bu evrensel bir ilkedir, Eylem Planı'na, kanuna bile yazmaya gerek yoktur. Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde bir hedef olarak vardı. Şimdi de Eylem Planı'na koyuyoruz. Bir ifadenin eleştiri mi, düşünce mi, yoksa hakaret mi? Terör propagandası mı, nefret suçu mu, ayrımcılık suçu mu? Bunun kararını verecek olan yargı merciidir. Sizin terör propagandası dediğiniz eleştiri olabilir, nefret suçu dediğiniz düşünce olabilir. Biz bu konuyla ilgili eğitimler yapacağız, farkındalık oluşturacağız. Bir sihirli değnek var her şeyi düzelecek, öyle bir şey vaad etmiyoruz. Ama Türkiye'de herkes düşüncesini açık bir şekilde ifade etme özgürlüğüne sahiptir. Herkes aynı şeyi söylese orada demokrasi olmaz. Eleştiri olacaktır, farklı görüşler olacaktır ve hukukun koruması altındadır.
DÜŞÜNCE VE İFADE SUÇ DEĞİLDİR
Yazısını yazmış, tutuklamaya başvurmak doğru olmadığını, tutuklamanın istisna olduğu noktada tavrımız açıktır. Ama bu hakaret mi, eleştiri mi? Mahkeme bu bir düşünce açıklamasıdır diyebilir, Yargıtay bu bir eleştiridir diye bozabiliyor. Düşünce ve ifade suç değildir.
Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği takvim konusunda yaş skalasına bağlı olarak aşılar yapılıyor. Bu konuda dezenformasyon var. Mahkemeler delile göre karar verir. Eksik olduğunu düşünen Anayasa Mahkemesi'ne, Yargıtay'a gidebilir. Bu konuda yorum yapmak doğru olmaz.
ADALETTE ÇOK ÖNEMLİ ADIMLARI ATIYORUZ
Çok önemli bir değerlendirme. Türkiye vesayetle mücadele eden bir iradesi var. Ne zaman ileri gitmeye çalışsa darbelerle geri götürülmüş. AK Parti de iktidara geldiği günden itibaren 2002'de OHAL'i ortadan kaldırdı. Türkiye'de red, inkar, asimilasyon politikaları vardı. Kürtçe kaset gizli kapaklı, başıma iş gelir diye insanlar doğduğu dille şarkı dinleyemezlerdi. Bugün Ahmed-i Hani'nin kitapları devlet eliyle basılıyor. AK Parti geldiği günden itibaren özgürlükler dedi, millet dedi. Makbul, makbul olmayan insan anlayışını ortadan kaldırdı. Bunu yaparken vesayetçileri karşısında buldu. Parti kapatmaktan kurtulduk. En son 15 Temmuz darbe girişimi. AK Parti özgürlükler için adım atarken, AB perspektifi derken içeride ve dışarıda vesayet tarafından engellenmeye çalışıldı. AK Parti vesayetle ilgili çok önemli başarılar elde etti. Cumhurbaşkanımızın karizmatik liderliği, güçlü sağlam iradesi en büyük başarılardan biridir. Terörle etkin mücadele yaptık. Şimdi tam da özgürlükleri, güvenlik anlamında Türkiye'nin bağımsızlığını koruduk, şimdi özgürlükleri bu anlamda daha normalleşerek önemli bir imkana sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Ekonomi adımları önümüzdeki günlerde atılacak. 2021 bunların adım adım uygulanacağı bir yıl olacaktır. Bu kabinemizin bir taahhüdüdür. Recep Tayyip Erdoğan'ın taahhüdüdür anlamında çok önemli bir belgedir. Şimdi yeni bir döneme giriyoruz. Türkiye'nin mevcudiyetini ayakta tuttuk, şimdi özgürlük, adalette çok önemli bir adımları atıyoruz.
ŞİMDİ EYLEM ZAMANI
Bu konuda eksiklik varsa her eylemin karşısında faaliyetin adı var. Eğitim mi, denetim mi olacak. Tüm bunlarla ilgili çok önemli adımlar var. Zihniyet dönüşümü, değişimi. Bugün şu programı yapıyor olmamız bile değişim ve dönüşümün olduğunu biliyoruz. 2 yıl bitmeden yapacağız. Bunlar kağıtta kalmayacak. Şimdi eylem zamanı.
OHAL'i kaldıran, özgürlükleri genişlettiren AK Parti değil mi? AK Parti'nin mevcudiyeti zaten bu. AK Parti insana temas eden hikayesiyle yoluna devam ediyor.
Bu konuda çok olumsuz düşünmüyorum. Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan'ın özgürlükçü tutumunu hepimiz biliyoruz. Atmış olduğu adımları biliyoruz. Bu konuda tüm ilkelerle, mevzuatla bunları destekleyeceğiz. Önümüzdeki dönem bunu herkes görür. Zaten siyaset bu taahhüdü yerine getirmezse millet hesap görür. Burada AK Parti olarak yaptıklarımız 18 yılda ortada. Bu konularda söyleyince demek ki yapılabiliyor. Bundan sonrası için takvime bağlı olarak taahhüdümüz var. İklim sadece iktidarla oluşabilecek iklim değil. Muhalefet, sivil toplum, medyası ile birlikte oluşturmamız lazım. Özgürlükler, insan hakları, terörle mesafe koyması gerekenler de bu iklime katkıda bulunması lazım. Başörtüsü temel bir hak değil midir? Ama iklim adına her olumlu adıma karşı çıkan bir yaklaşım da var. Biz AK Parti olarak bu adımları atma yönünde taahhüdümüzü verdik. Çok uzak değil yakında adım adım bunların Meclis'e geldiğini hep birlikte göreceğiz. Birkaç ay sonra bunların yansımasını konuşacağız. Bu belgenin yüzde 50'si hayata geçti, pandemiye rağmen. Bir arkadaş tutuklandı, iddianame hala hazırlanmamış. Sen bu kişiyle azami şu kadar ayda davayı açmalısın diye zorunluluk getirdik. 1 yıldır bu uygulanıyor. Sen o davayı şu kadar süre içerisinde açmazsan o kişiyi serbest bırakmak zorunda bırakmalısın diye kanun çıkardık.
YARGININ PARDONU OLMAZ
Adaleti tecelli ettirecek olan yargıçlar, yargı mensupları gözü kapalı bir şekilde süreci işletirler. Adaletin gözü kapalı, vicdanı açıktır. Faile bakmaz, kimliğine, düşüncesine, mezhebine, meşrebine, siyasi görüşüne, kılık kıyafetine bakmaz. Delile bakar ve ona göre karar verir. Geçtiğimiz yıl 10 milyonun üzerinde yargının önünden geçen dosya var. Kimse şikayet etmemiş. Burada iyi bir işleyen sistem var demek. Eksikler yok mu? Yok deseydik bu reforma girmezdik. Elbette eksiklikler var. Mevzuattan da kaynaklanıyor. Şimdi tutuklama itirazlarıyla ilgili çok önemli bir devrim getiriyoruz. Yargının pardonu olmaz, hedefimiz sıfır hatadır. Savcının karırı, sulh ceza bir süreçtir. Yanlışlık varsa niye Yargıtay var? İstinafta kesinleşmiyor, Yargıtay'a gidiyor. Niye üst merciler var, çünkü o kararın yanlış olma ihtimali vardır. Gelelim Berberoğlu meselesine. Yargı reformunda konuştuğumuz bir meseleydi. Tüm bunlardan bağımsız AYM, AİHM'in verdiği kararları uygulama zorunluluğunu, o karar ilgili yargı mensubuna tebliğ edilecek. Ocak ayından itibaren faaliyetler başladı. Bugün diyelim ki Trabzon'da görev yapıyor yarın İstanbul'a geliyor. Senin verdiğin karar AYM'de bozuldu diye ona tebliği yapıyoruz, bir daha o kararı vermesin diye. Bu verilen kararlar Adalet Bakanı'na geliyor, Bakan HSK'ya gönderiyor. İlgili hakim savcıya senin verdiğin karar böyle çıktı. Terfi ettirip ettirmemeyi değerlendiriyoruz denilecek.
ÇIPLAK ARAMA TARTIŞMALARI
İşkence suçlarına karşı zaman aşımını kaldırıyoruz diyen nadir ülkelerden biriyiz. İşkence kötü muameleden dolayı kamu yöneticisine disiplin cezalarında zaman aşamını kaldırıyoruz. Öncelikle Türkiye'de işkence, kötü muameleye ilişkin gerek kollukta, gerek cezaevinde iddiaları kabul etmiyoruz. Sistematik bir işkence Türkiye'de asla yoktur.Bir kişiye bile kötü muamele varsa sonuna kadar takipçisi olarak hukuk devleti ve AK Parti hükümeti olarak takipçisiyiz. Diyelim ki AYM kötü muameleyi tespit etti. O işi yapan kişiye disiplin soruşturması yapacakken zaman aşımından cezasız kalıyor. Biz burada Eylem Planı'nda işkence konusunda zaman aşımını kaldırıyoruz.
ÖZLEM HANIMA HAKSIZLIK YAPILDI
Uşak'ta emniyetteki olayla ilgili gündeme geldi. İçişleri Bakanlığımız tüm belgeleri ile asılsız olduğunu ispat etti. Bu konuda Özlem Hanım'a büyük haksızlık yapıldı. Kendisi özgürlükçüdür, hukuk insanıdır. O da 'sonuna kadar mücadele ederiz' demesine rağmen çok ağır bir linçe tutuldu. Bizim mevzuatlarımız uluslararası standartlardadır. Bu mevzuatın vermiş olduğu alanın dışında keyfilik, yani keyfi bir şekilde uygulama varsa sonuna kadar soruşturmasını, takibini yapıyoruz, kim keyfi davranmışsa gerekli adımları atıyoruz. Nitekim Eylem Planı'na hem eğitim, hem mevzuatla ilgili dahil olmak üzere yeni bir müesses olarak Cezaevleri İzleme Komisyonu'nu kuruyoruz. İllerde var ama merkezi bir teşkilat olarak insan hakları temelinde sivil toplum, baro, üniversitelerden katılımcı şekilde olacaktır. Biz merkezi bir komisyon kuruyoruz, bu kurul tüm Türkiye'deki uygulamalarla ilgili kararlar alabilecek. Denetlemeler yapabilecek ve sivil toplumla katılımcı şekilde bağımsız bir kurul oluşturacağız. Devlet olarak tüm eylemlerimizi orada bir denetime daha tabi tutacağız.
Terör örgütlerinin 'şunu söyleyin' diye bir talimat verdiği açıktır. FETÖ, PKK'nın kampanyasına Türkiye'yi alet etmeyiz. İnsan onuru bizim için önemlidir. Cezaevine, kolluğa, devlete emanet edilmiş bir kimse en iyi muameleyi hak etmektedir. Onun cezasını zaten mahkeme veriyor. Bu konuda biz sonuna kadar takipçisi oluyoruz.