28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden tam 24 yıl geçti. 1997'nin 28 Şubatı'ndaki Milli Güvenlik Kurulu kararlarının açıklanmasından sonra başlayan darbeyle kurulan düzenin bin yıl süreci iddia edilmişti. Bu iddiayı darbe sürecinde Genelkurmay Başkanlığı yapan ikinci isim olan Hüseyin Kıvrıkoğlu, "28 Şubat gerekirse bin yıl sürecek" diye açık açık dile getirmişti.
Ne var ki dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın istifasını getiren 28 Şubat süreci; siyasetin yanı sıra sosyal ve ekonomik yaşam üzerinde de derin etkiler bıraktı. Milli iradeyi yok sayan o dönemin 'kudretli paşaları'nın aldığı kararlarla milyonlarca insan mağdur edildi. O mağdurlar o kara günlerin izini unutamıyor. SABAH, 24. Yıldönümünde hazırladığı 28 Şubat dizisi için o dönemin mağdurları ve tanıklarıyla konuştu.
SABAH, 24. Yıldönümünde hazırladığı 28 Şubat dizisi için o dönemin mağdurları ve tanıklarıyla konuştu. İşte mağdurların SABAH'a yaptığı açıklamalar:
28 Şubat döneminde açığa alınan ve 4 yıl 9 ay hapis alan dönemin Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız:
"Belirsiz bir gelecek söz konusu olduğu için geleceğe dair ne bir plan ne de bir hesap yapamadık. Ailecek hayatımız altüst edildi. Ne siyaset ne ticaret adına adım atamaz olduk. Memnu haklarımız kısıtlandı. 1997'den 2014'e kadar siyasi yasağımız kanunen devam etti. TV ve gazetelerin yapmış olduğu algı yüzünden de hem normal yaşamımızda hem siyasi geleceğimizde inanılmaz zorluklar yaşadık. 2014 yılında tekrar siyasi sürecim başladı. Sincan ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclis Üyeliği'ne seçildim. 2014-2019 arasında Ankara Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Başkanvekilliği görevi yaptım. 2019'da yine Sincan ve Büyükşehir üyeliğine seçildim. Allah adil-i mutlaktır. Kader-i ilahiden kaçış yoktur."
TÜRGEV Yönetim Kurulu Başkanı Fatmanur Altun:
"1996'da girdiğim İstanbul Üniversitesi'ne Kemal Alemdaroğlu'nun rektör olarak atanmasıyla, başörtülülerin okuldan atılacağı dedikoduları yayılmaya başladı. Bu dedikodular, bir süre sonra gerçek oldu. Yasak benim de öğrencisi olduğum Edebiyat Fakültesi'ne sıçradığında, okul idaresi büyük çaplı eylemlerle karşılaştı. Nur Serter önderliğinde kurulan ikna odalarında öğrenciler psikolojik travmalara maruz bırakıldı. O odalardan çıkan arkadaşlarımın paramparça halleri, o dönemin en acı sahneleri arasındadır. Başörtümü açmayı kabul etmediğim için 3. sınıfa kayıt yaptıramadım. Okul idaresi tarafından okuldan atıldım. Yayın dünyasına girerek bir yol çizdim ve orada kendime mütevazi bir kariyer inşa ettim. Bir meslek hayatının neredeyse yarısını geride bırakmışken hükümet üniversite affı çıkardı. Ben de aftan yararlanarak fakülteme kaydımı yeniden yaptırdım. Okulumu, bitirmem gereken zamandan 11 yıl sonra, dört çocuk annesi olarak ve büyük fedakarlıklarla bitirdim. Ardından yüksek lisansımı ve doktoramı da yaptım. Beraber okula başladığımız arkadaşlarımızdan çok azı geri dönüp okullarını bitirebildi. Böylece bir neslin hayatı çalınmış oldu. Başörtüsü ayrımcılığı ülkemizde hala kanayan bir yara. Bu toplumun kadınlarının yüzde yetmişine yakını bir biçimde başını örtüyor. Buna rağmen özel sektörde, akademide ve pek çok alanda çoğu zaman örtülü olarak devam eden bir ayrımcılık var."
YÜKSEK MİMAR ESRA ÖZDİL:
"Yapılanlar inanç özgürlüğüne saldırıydı, büyük bir haksızlıktı, bugünün moda tabiriyle ötekileştirmeydi. Tam anlamıyla adaletsizlikti aslında... İnsanı insan yapan bütün değerlere yapılmış zalimce bir saldırıydı. Ancak bugün geriye dönüp bakıyorum da şimdi, 28 Şubat benim için mücadele demekmiş. 28 Şubat mücadelesi ile yepyeni kapılar açılmasına vesile oldu. Bugün geldiğim noktada Avrupa'nın köklü bir üniversitesinde kaliteli bir eğitim almış biri olarak bir kamu kurumunda yönetici olarak çalışıyorum."
DÜNYANIN SAYILI TIBBİ RESSAMINDAN BİRİ OLDU
Ordudan atılan Prof. Dr. Ahmet Sınav:
"GATA'da doçent binbaşıydım. Anatomi hocasıydım ve 'Tıp Ressamlığı' konusunda bir bölüm açmaya çalışıyordum. Bir hafta içinde, hiçbir soruşturma geçirmeden, sorgulanmadan ve savunma hakkı verilmeden re'sen emekli edildim. Ben de Amerika'ya gitmeye karar verdim. 'Ben Amerika'dayken... Sürgünde Doğmak' ismiyle Amerika'da yaşadıklarımı anlattığım kitabım yakında çıkacak. Amerika'da geçen 12 sene sonra yine kendi kararımla Türkiye'ye dönüp, birikimlerimi burada değerlendirmek, milletime daha yakından hizmet etmek ve çocuklarımı da burada büyütmek istedim. Burada da güzel şeyler yapmak nasip oldu."
MİMARLIKTA BİR İLKE İMZA ATTI
Dr. Öğretim Üyesi Mücella Ateş:
"Viyana Teknik Üniversitesi'nde mimarlık alanında lisans ve yüksek lisans eğitimimi tamamladım. 8 yıllık eğitimi 4,5 yılda tamamladım. Okuldaki bir hocamın 'Mimarsan, şantiyeden geçeceksin' sözünden ilham alarak, Türkiye'ye döndükten sonra özel sektörde görev yaptım. İnşaat ustalarıyla iskele tepelerinde duvar ördüm, sıva yaptım. Akıllı şehirler alanında yaptığım tezim, Türkiye'de mimarlık alanındaki ilk akıllı şehir çalışmalarındandır. Bu tez çalışmamla 2018'de doktor unvanını aldım. Sektörde geçen 10 yılın ardından, şu an bir doktor üyesi olarak öğrencilerimle birlikte gelecek hayalleri kuruyorum."
İstanbul Medipol Üniversitesi Siyaset ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Faik Tanrıkulu:
"Türkiye'nin 28 Şubat gerçeğini çok erken yaşta hissetmiştik ve kendimizi erken yaşta kavganın içinde bulmuştuk. Anlam veremiyordum tabii ki. Sadece din eğitimi almak bu ülkede bir suça mı karşılık geliyordu anlayamıyorduk. Üniversite sınavına çalışalım ama ciddi bir katsayı farkı oluyordu. Neden böyle bir haksızlığa uğradığımızı anlayamıyor ve dert ediniyorduk. ÖNDER'in başlattığı kampanya ile Avusturya Viyana'ya büyük umutlar ile gittik. Eğitim hakkımızın kısıtlanması karşısında okuma hevesim daha da artmıştı, yaşadıklarımız beni daha da okumaya teşvik etti. Yapılan haksız duruma karşı daha çok çalışmam gerektiğini biliyordum ve alacağım eğitimle ileride kendi ülkeme dönüp hizmet edeceğimin hayalini kuruyordum. Bu beni açıkçası daha da kamçıladı.
'CUMHURBAŞKANIMIZA ÇOK TEŞEKKÜRLER'
Ayşenur Çakmakoğlu:
"1997'de Atatürk Üniversitesi sınıf öğretmenliği öğrencisi olarak giriş yaptım. 3.sınıfa geldiğimizde başörtümüzü kabul edemeyen idareciler bize ağır hakaretler yapıp 'böyle giremezsiniz' diye mobingler uygulanmaya başlamıştı. Bize "Teröristsiniz" diyen, etüt dersinde sıraları yumruklayan, 'Çık dışarı defol' diyen hocalarımız olmuştu. 2016'da tekrar okula giderek eğitimimi tamamladım. Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Okullara başörtüsüyle girebilmek adına çok büyük bir adım yaptı. 28 Şubat'ı unutmadık, unutturmayacağız."
TRABZON 28 ŞUBAT ÖĞRENCİ DERNEĞİ BAŞKANI AYNUR ÖZDEMİR
"O dönemde ben Karadeniz Teknik Üniversitesi son sınıf öğrencisiydim. Bir neslin gözyaşları içerisinde hayatını sürdürmesine sebep olan bu darbeci zihniyeti kınıyoruz. Unutulmaması için bir daha aynı şeylerin yaşanmaması için her daim söylediğimiz gibi, kimden nereden gelirse gelsin, darbelerin karşısındayız. Allaha şükürler olsun ki çok güzel bir duruma geldik. Bu konuma gelmemizde özellikle sayın Cumhurbaşkanımıza ve devletimize çok teşekkür ediyorum."
DARBE SÜRECİNDE ÖĞRETMENLİKTEN ATILAN ELMAS SULA
"Akçaabat İmam Hatip Lisesi'nde matematik öğretmeni olarak çalışıyordum. Başörtülü çalıştığım için görevden çıkarıldım. O dönemde zulmü yapan zihniyet "Bin yıl sürecek" demişti. Değil bin yıl bu dinin sahibi Allah, 10 yıl bile sürmeden, özellikle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve kardeşlerimize vesile kılarak başörtü sorunu çözüldü. 2016'da tekrar öğretmenlik görevime başörtümle birlikte geri döndüm."