Konuşmasına Gara'da bölücü terör örgütü mensupları tarafından haince katledilen Şehitlerimizi rahmetle minnetle yad ederek başlayan Başkan Ali İnci, "Ülkemizin bütünlüğüne kasteden bu benzeri katliamların devletimizin güvenlik güçleri tarafından en şiddetli şekilde intikamının alınacağına olan inancım sonsuzdur. Şehitlerimizin kanları asla yerde kalmayacaktır." diye konuştu.
Demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen ve 'post-modern darbe' olarak nitelendirilen 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu toplantısının üzerinden tam 24 yıl geçtiğini hatırlatan İnci, "Bu post modern darbenin yıkıcı tesirleri, en temel insan hakları ihlalleri hala zihinlerimizdeki yerini muhafaza etmektedir. Aziz milletimizin böyle bir imtihanı bir daha yaşamaması için, her türlü demokrasi dışı faaliyete karşı müteyakkız olmamız gerektiği için süreci kısaca hatırlatmakta fayda görüyorum. 28 Haziran 1996 tarihinde merhum Necmettin Erbakan'ın başbakanlığında Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi iş birliğinde koalisyon hükümeti kuruldu" dedi.
İnci, "Darbeci zihniyetin bahane ettiği en önemli gelişme, 'Savunan Adam' merhum Necmettin Erbakan hocamızın 1 Şubat 1997 tarihinde 'Üniversitelerde Baş Örtüsünü Serbest Bırakan' kararnameyi Bakanlar Kurulu'nda imzaya açmasıdır. Darbeci güçler, 4 Şubat 1997 tarihinde milletin parasıyla alınan 15 tankı milli iradeye karşı, milletin değerlerine karşı Sincan'da yürütmekten imtina etmemiştir. 21 Şubat'ta dönemin Genel Kurmay 2. Başkanı Çevik Bir'in 'Sincan'da demokrasiye balans ayarı yaptık' sözü, milli iradeye, demokrasiye karşı yapılan saldırının, saygısızlığın en acı belgesi olarak kayıt altındadır. Bu algı operasyonundan tam bir hafta sonra, 28 Şubat 1997'de Cumhurbaşkanı Süleymen Demirel'in başkanlığında 8 saat 45 dakikalık tarihi, çok uzun bir toplantı yapıldığını bugün gibi hatırlıyoruz" diye konuştu.
İnci, "Merhum Başbakan Necmettin Erbakan, şahsında bütün Türk milletine, demokrasimize, cumhuriyetimize dayatılan 20 maddeden oluşan kararları imzalamadı. Koalisyon ortağı Doğru Yol Partisi lideri Tansu Çiller'in başbakanlığı kendisine devretmesi şeklindeki teklifini reddeden Erbakan Hocamız, 5 Mart 1997'de kardeş kanı akmaması için, muhtemel bir iç savaşın çıkmaması için MGK kararlarını imzalamak zorunda bırakılmıştır. Kendisini bir kere daha rahmetle ve minnetle yad ediyorum" dedi.
İnci, "25 Şubat sürecinde üniversitelerin rolünün de çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Özellikle İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Alemdaroğlu ve rektör yardımcısı Nur Serter'in 'İKNA ODALARI' kurarak, başörtülü üniversite öğrencilerine yaptıkları psikolojik şiddetler, aşağılamalar ve tahkirler unutulmayacaktır. Eziyete maruz kalan bütün mütedeyyin ve vatansever başörtülü kadınlarımız 28 Şubat'ın çarpık ve habis zihniyetine karşı birer kahramandırlar. Ayrıca, Müslüm Gündüz gibi, Ali Kalkancı gibi, Fadime Şahin gibi kuklaların rol oynadığı mizansenler aracılığıyla, darbenin alt yapısının hazırlandığı, meşru gösterilmeye çalışıldığı da bir gerçektir. Bu demokrasi sınavında, medya da sınıfta kalmıştır. Zaten milletin değerleriyle barışık olmayan, çatışma halinde olan bir hareketin başarılı olma imkan ve kabiliyeti söz konusu değildir" diye konuştu.
İnci, "Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 28 Şubat'ın menfi izlerini önemli ölçüde silmeyi başardıklarını aktaran İnci, "En son 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde, canını hiç çekinmeden, korkmadan ortaya koyan sayın Cumhurbaşkanımız, ülkemizin kalkınması için gece gündüz gayret göstermektedir. Herkesin şunu çok iyi bilmesini istiyorum ki, başta şahsım ve 15 Temmuz Milli İrade Derneğinin mensupları olarak, dün olduğu gibi bugün de her türlü komploya ve demokrasi dışı harekete karşı sayın Cumhurbaşkanımızın yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz" dedi.
İnci "Biz, 15 Temmuz Milli İrade Derneği olarak, 27 Mayıs 1960 darbesine de, 12 Mart 1971 muhtırasına da, 12 Eylül 1980 darbesine de, 28 Şubat 1997 post-modern darbesine de, 27 Nisan 2007 e-muhtırasına da ve son olarak 15 Temmuz 2016 FETÖ'nün hain darbe girişimine de kanımızın son damlasına kadar, bütün bedenimizle, ruhumuzla, vicdanımızla, sarsılmaz imanımızla karşıyız. Ve alçak milli idare hırsızlarına diyoruz ki, "Yaptıklarınızı unutmadık! Unutmayacağız! ve de unutturmayacağız!" diye konuştu.