Ege'de büyük gerilim başladı. ABD, silahlandırılması yasak olan Dedeağaç'a Yunanistan ile birlikte yığınak yaptı. Helikopterler, ağır silahlar ve zırhlı araçlar bölgeye getirilirken, Yunanistan ilk kez Defender Europe-21 tatbikatına dahil edildi. Yunanistan bu gelişmeler tartışılırken, bugün Türkiye'nin bilimsel araştırma gemisi TCG Çeşme'ye 4 F-16 savaş uçağı ile tacizde bulundu. Konuyu 'Mavi Vatan' kelimesini literatüre sokan Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ile konuştuk. Gürdeniz, Yunanistan'ın küstah hamlesini, 'Planlı bir tahrik' sözleri ile yorumlarken, ABD'nin Dedeağaç hamlesini ise, "Burada gerek Doğu Akdeniz gerek Ege'de Türk-Yunan sorunları abartılarak, öne çıkarılarak ve Yunanistan'daki Türkiye düşmanlığı kullanılarak, Atina'nın geleneksel ABD karşıtlığı törpülenmiştir. Yunan kamuoyunda ABD'ye sempati artmış; AB üyesi bir ülkenin bir nevi ABD sömürgesi haline dönüşmesine yol açacak kanunların son 2 yılda geçmesine izin verilmiştir." ifadeleri ile değerlendirdi.
İşte Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz'in sabah.com.tr'ye özel açıklamaları...
"SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ ROLÜ BUYDU"
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, ABD'nin tek başına küresel güç olduğu dönemin geride kaldığını ifade etti, şöyle konuştu:
Hegemonya el değiştiriyor. ABD'nin tek kutuplu dünya düzeni artık ortadan kalktı. Çok kutuplu bir dünya düzenine geçildi. Bu yeni dünya düzeninde ABD yerini almaya çalışıyor. Asıl mücadele alanı Pasifik. Çünkü ABD için birincil tehdit Çin'dir. ABD deniz gücünün kabaca yüzde 60'ı zaten Pasifik harekât alanındadır. Akdeniz ve Atlantik bölgesi Pasifik'e nazaran ikinci plandadır. Ancak Akdeniz havzasında 3 jeopolitik çekim alanı ABD'yi bu bölgeden koparamamaktadır. Birincisi kenar kuşak jeopolitiğidir. İkincisi enerji jeopolitiği ve sonuncusu da İsrail'in güvenliğidir.
ABD için en önemli jeopolitik hedeflerden birisi, Rusya'nın Güney'den kuşatılmasıdır. Burada da en kritik bölge Türk boğazları ile birlikte Ege ve Doğu Akdeniz'dir. Soğu Savaş'ta Türkiye bu yüzden çok öne çıkarılmıştı, Türkiye'nin en önemli rolü buydu.
"TÜRKİYE YENİ BİR EKSEN ÇİZİP YENİ BİR GELECEK ARAYIŞINA GİRDİĞİNDE FETÖ ÜZERİNDEN KUMPAS DAVALAR VE ATEŞ GÜCÜYLE 15 TEMMUZ YAŞANDI"
Soğuk Savaş sonrası Türkiye'nin kendisine biçilen kılıftan sıyrılmaya başladığını ifade eden Gürdeniz, "Soğuk Savaş bittikten sonra Türkiye, kendine yeni bir jeopolitik eksen çizip, Asya'da da gelecek arayışına girdiğinde bu durum ABD'yi son derece rahatsız etti. FETÖ üzerinden önce kumpas davalar, daha sonra ateş gücünün kullanıldığı 15 Temmuz 2016 darbe girişimi yaşandı." dedi.
"ABD TÜRK BOĞAZLARINI VE TÜRK JEOPOLİTİĞİNİ KISA DEVRE YAPTIRACAK BİR ÇALIŞMA İÇİNE GİRDİ"
Gürdeniz, ABD'nin Türkiye'den istediğini elde edemeyeceğini gördüğünde alternatif çalışmalara yöneldiğini belirtti. Gürdeniz şu ifadeleri kullandı:
Bu darbenin temel nedeni Asya'ya yönelen Türkiye'nin kenar kuşakta, Rusya'nın Türk boğazlarını kullanarak Güney'e geçişini Atlantik sistemin iradesi doğrultusunda engelleyecek jeopolitik statüsünden vazgeçmesi ve kendi coğrafyasını artık kendi jeopolitiği için kullanma kararlılığıydı.
Görüyoruz ki, ABD bu hedefin Türkiye tarafından değişmediğini, kenar kuşakta kendisine biçilen rolü yerine getirmediğini görüyor. Böylece Yunanistan üzerinden Türk boğazlarını kısa devre yapacak bir yöneliş içine girdi. Bunun en somut olgusu Dedeağaç- Girit aksında görülüyor.
"ABD'NİN BÜYÜK BİR MANEVRA YAPTIĞINI GÖRÜYORUZ"
ABD'nin Yunanistan ile yaptığı anlaşmaya vurgu yapan Gürdeniz, "Rusya'nın ithalat ve ihracatının yüzde 65'i Türk boğazları üzerinden yapılır. Günde 3 milyon varil, Rus petrolü Türk boğazları üzerinden dünya pazarlarına akar. ABD için, stratejik Türk boğazları – Ege-Doğu Akdeniz - Süveyş aksı ile Türk boğazları - Doğu Akdeniz - Cebelitarık aksını Rusya'nın serbest kullanımı önlemek asli hedeftir. Dedeağaç ve Girit'te yığınaklanma/üslenme çabalarıyla, ikili anlaşmalar üzerinden Yunanistan'ın bütün askeri üslerini, hava alan ve limanlarını kullanma serbestisi elde etmesi ABD'nin ciddi kazanımlarıdır." diye konuştu.
"KENDİ ÜLKESİNİ SÖMÜRGELEŞTİREN ANLAŞMAYI İMZALADILAR"
Gürdeniz, ABD'nin Türk-Yunan sorunlarını kullanarak, ülkedeki Türkiye karşıtlığını da köpürterek kendisine yönelik düşmanca tutumu gölgelediğini vurguladı.
Gürdeniz şu ifadeleri kullandı:
Burada gerek Doğu Akdeniz gerek Ege'de Türk-Yunan sorunları abartılarak, öne çıkarılarak ve Yunanistan'daki Türkiye düşmanlığı kullanılarak, Atina'nın geleneksel ABD karşıtlığı törpülenmiştir. Yunan kamuoyunda ABD'ye sempati artmış; AB üyesi bir ülkenin bir nevi ABD sömürgesi haline dönüşmesine yol açacak kanunların son 2 yılda geçmesine izin verilmiştir.
"GÖRÜLMESİ GEREKEN EN ÖNEMLİ GERÇEK ŞUDUR"
Gürdeniz, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
Burada görülmesi gereken en önemli gerçek şudur; Dedeağaç ve Girit'teki üslenme, buradaki yığınaklanma aslen kenar kuşak jeopolitiğinin devamı; Avrupa'daki Rus doğalgaz tekelini kırmak için Doğu Akdeniz'deki enerji havzalarının kontrolü ve İsrail'in güvenliğinin sağlanması için ABD'nin 21. yüzyılda kullandığı büyük bir fırsat kazanımıdır. Yunanistan bu fırsatı ABD'ye sağlamıştır. ABD, Doğu Akdeniz havzasında Türkiye'nin kaybı söz konusu olursa bu kaybı telafi edecek bir yapılanmayı başlatmıştır.
YUNANİSTAN PROVOKASYONU: BİRİLERİ YUNANİSTAN'A SUFLE VERMİŞ
Yunanistan'ın 4 F-16 ile TCG Çeşme gemisine yaptığı tacizi değerlendiren Gürdeniz,"Bu planlı bir kışkırtma. Bunun ardında mutlaka Atlantik güçlerinin olduğunu ifade edebiliriz. ABD ile yapılan anlaşmaların yenilenmesi, ABD'lilerin yığınak yapması, üs kurması, belli ki Atina'ya birileri sufle veriyor. Açık denizlerde gemiyi saçmasapan bir tehdit gerçekleştirmesini başka bir şekilde değerlendiremiyorum. Çeşme gemimizin yaptığı iş su ile ilgili, kıta sahanlığı ile ilgili değil. Berlin mutabakatına aykırı değil. Onlar da yapıyor. Bunu bahane ederek, savaş uçağı uçurma Doğu Akdeniz'deki dikkati Ege'ye çekme olarak da yorumluyorum." dedi.
"ABD HUKUK TANIMAZLIĞINI EGE'DE DE SÜRDÜRMEKTEDİR"
Uluslararası hukuk ne yazık ki geçmişte olduğu gibi, bugün de güçlünün yorumuna tabidir. ABD, 1947 Paris Anlaşmasına taraf olmasına rağmen, 12 adaların silahlanmasına bugüne kadar hiçbir şekilde protestoda bulunmamıştır. Aksine uçak gemilerini bile Rodos'a ziyarete göndermeye devam etmektedir. ABD hukuk tanımazlığını Ege'de de devam ettirmektedir. Dedeağaç'ın statüsü ne olursa olsun, ABD'nin cam dükkanına giren bir fil gibi, sadece pragmatik bir şekilde hedefine kilitleneceğini, geri adım atmayacağını söyleyebiliriz. Türkiye'nin burada yapması gereken, Türk-Rus ilişkilerinin ABD tarafından bozulmasına fırsat tanımamak olmalıdır. Türk -Rus ilişkilerinin dengede ve iki ülkenin jeopolitik çıkarlarını koruyarak devam ettirilmesi esas alınmalıdır.