31 Mart 2019 yerel seçimlerinin hemen öncesinde patates soğan üzerinden bir gıda krizi yaratılmak istenmişti. Son günlerde yine benzer bir kriz ile karşı karşıyayız. Tüm Türkiye, market raflarındaki bazı ürünlerdeki fahiş fiyatlardan şikayetçi. Peki bunun sebebi nedir? Antalya'dan yola çıkan bir ürün, İstanbul Bayrampaşa halinden marketlere dağıtılırken nasıl oluyor da fiyatı 5-6 kat artabiliyor? Türkiye temel gıda ürünlerindeki enflasyonun arka planında ne yatıyor? Merak edilen tüm soruları, bu konuda önemli çalışmalar yapan Meclis Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı AK Parti Kars Milletvekili Prof. Yunus Kılıç ile konuştuk.
2019'DA PATATES SOĞANI STOK YAPTILAR
-Yunus Bey biraz geriye dönmek istiyorum. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin hemen öncesinde bugün çok anlamsız gelen bir patates soğan krizi yaşadık. Bunun sebebi neydi?
Türkiye'nin 31 Mart seçimleri öncesinde arz ve talep dengesi konusunda fiyat artışına neden olacak bir durum sözkonusu değildi. Bizim yıllık 2,5 milyon ton soğan ve 5 milyon ton patates üretimimiz vardı. Zaman zaman her eve giren temel gıda maddeleri üzerinden siyaset yapma alışkanlığı ile maalesef karşılaşıyoruz. Patatesin yoğun ihracatını da kullandılar. Böyle olunca stokçuların da iştahı kabardı. Patatesi depolara doldurmaya başladılar. Bu siyaset için de uygun bir malzemeydi. Suni bir arz açığı yarattılar ve piyasayı manipule etmeye çalıştılar. Hükümet anında müdahale etti. Seçimlerden sonra herşey normale döndü.
PANDEMİDE FIRSATÇILARA GÜN DOĞDU
-Dünyada özellikle pandemi döneminde temel gıda fiyatlarında anormal bir fiyat artışı gözlemlediniz mi?
Dünyadaki gıda ticaretini kontrol altında tutan güçlerin pandemi nedeniyle iştahları çok kabardı. Ürünleri piyasaya sürmek yerine, stoklamayı tercih ettiği bir süreçten geçiyoruz. Ülkeler hammaddeye ulaşamayacak mıyız korkusu yaşıyor. Tüketici ise açlık korkusu yaşıyor. Bu da ülkeler üzerinde baskı unsuru oluyor. Bu oluşturdukları psikolojiden dolayı mesela Çin, mısır alımını yüzde 135 arttırdı. İhtiyacı olduğu için değil. Mesela Rusya, tahıl ihracatında belli bir rakamın üzerinde yüzde 50 gümrük vergisi koydu. Bunlar tabi fiyatların da artışına neden oldu. Şuna dikkat çekmek istiyorum. Dünyada ve Türkiye'de geçtiğimiz yıl hiçbir ürünün üretiminde bir azalma olmadı. Hatta pandemi nedeniyle kapanmaya gidildi ve tüketim azaldı. Ancak suni olarak arzı azalttıkları için fiyatlar da anormal bir yükseliş oldu.
TÜKETİM DÜŞTÜĞÜ HALDE FİYATLARI ARTTIRDILAR
-Peki Türkiye'de fiyatlar neden artıyor? Antalya'dan Türkiye'ye dağılan bir tarım ürününün hangi aşamada fiyatı 5-6 kat artıyor?
Türkiye'de geçen yıl tarım ve hayvancılıkta önemli üretim artışı yaşandı. Peki ne oldu? 80 milyonluk ülke bir anda 160 milyona mı çıktı? Turist gelmedi, kurumlar kapandı tüketim azaldı. Peki neden fiyatlarda fahiş artışlar yaşandı? Yurtdışındaki sıkıntıları bir fırsata dönüştürmek isteyen bazı marketler var. Peki sadece bunların mı suçu var? Komisyoncular tacirler de suçlu olabilir. Ama asıl büyük alıcı ve büyük satıcılara dikkat çekmek istiyorum.
TÜKETİCİYE HİSSETTİRDEMEDEN ZAM
-Peki sözünü ettiğiniz bu satıcılar fahiş artışı tüketiciye hissettirmeden nasıl yapıyor?
Bunun analizini yapıyorlar. Mesela yüzde 10 arttırıyorlar ve tüketicinin tepkisini ölçüyorlar. Sonra yüzde 20 arttırıp tekrar tepkisin ölçüyorlar. Bu arada satışın azalıp azalmadığını da kontrol ediyorlar. Bu marketler birbirlerinin raf fiyatlarını dakikalık izliyorlar. Döviz kuru gibi kontrol ediyorlar ve birbirleri ile aynı mantıkta çalışıyorlar. Almak zorunda olduğu için tüketicinin kaçacak hiçbir tarafı kalmıyor.
ÜRETİCİYE MERHAMETSİZ DAVRANIYORLAR
-Peki fırsatçılar kazanıyor. Üretici bu durumdan nasıl etkileniyor?
Emeğini veren, alınteri döken, geleceğini bu ürüne bağlayan üretici, ürünün satış aşamasında sahada yine bazı marketlerin temsilcileri ile karşılaşıyor. Sahadaki ekipleri geliyorlar ve "ben ürününe 20 bin lira veririm" diyor. Üretici ise "yapmayın zaten maliyetimiz 20 bin lira" diyor. Alıcı ise "işine gelirse" diyerek tarladan ayrılıyor. Bu alıcılar oradaki insan gücünü de kontrol altında tutuyor. Üretici ürününü toplatmak isteyince mevsimlik işçilerin temsilcileri "biz şu marketle anlaştık" diyorlar. Üretici de eli mahkum gidip o alıcıya zararına ürününü veriyor. Böyle bir merhametsiz sistemi üretici boyutunda hayata geçirdiler. Yani bu fiyat artışlarından üretici asla fayda sağlayamıyor.
FIRSATÇILARIN İŞTAHI KABARDI
-Peki Yunus bey hükümet bu konuda ne yapması gerekiyor?
'Serbest piyasa ekonomisidir isteyen istediği fiyata alır ve satar' diyebilirsiniz. Ama bunu ahlaklı ve iyi niyetli yapmak gerekir. Bunun sınırlarını aşarsanız yasalar devlete müdahale imkanını tanıyor. Pandemi dönemi bu fırsatçıların iştahını kabarttı. Sayın Cumhurbaşkanımız talimatı verdi. Tarladan sofraya kadar her aşamasında sorunun kaynağına inilsin. Üretici kazansın, aracılar merhametli bir kazanç elde etsin ve tüketici de fahiş fiyatlara maruz kalmasın. Bunun için çalışıyoruz.
KURALLARA UYMAYA ZORLAYACAĞIZ
-Peki aracılar buna uyacaklar mı?
Uymaya zorlayacağız. Devlet burada yaptırım gücünü kullanmak zorunda. Devlet bunu zaten kullanıyordu. Ama bu fahiş fiyat artışı pandemi döneminin son birkaç ayında kendini gösterdi.
YUMURTADA BİR İNSAFSIZLIK YAŞANIYOR
-Yumurta fiyatları neden anormal şekilde artıyor?
Yumurtada da bir başka insafsızlık yaşanıyor. Bakın yumurta üreticileri 6 ay önce zor bir süreç yaşadılar. Bakanlıklarımız devreye girdi, ihracat kanallarımız açıldı ve yumurta üreticisi nefes aldı. Üretici 50 kuruşa malettiği yumurtayı 53-55 kuruşa marketlere sattı. Bazı marketler ise ne yazık ki 55 kuruşa aldığı yumurtayı 1 lira 1 lira 15 kuruşa sattı. Biz de mecliste ve medyada bu fırsatçılığı ifşa edince yumurta fiyatları 1 liranın altına çekilmeye başladı. Haklı gerekçeleri olmadığı için fiyatları indirebiliyorlar. Bakanlık son derece kararlı şekilde bunun üzerine gidiyor.
AYÇİÇEK YAĞINDAKİ FİYAT ARTIŞI KÜRESEL
-Ayçiçek yağındaki fiyat artışı sosyal medyada bile espiri konusu olmaya başladı. Bunun nedenini tespit edebildiniz mi?
Bakın uluslararası gıda ticaretini elinde bulunduranlar yağın tonuna 390 dolar istiyorlardı. Bugün 750-800 dolar istiyorlar. Biz tarımda ihracatçıyız ama yağlı tohumlar gibi ürünlerde alım yapıyoruz. Bazı dönemlerde uluslararası fiyat spekülatörlerinin fırsatçılığına biz de maruz kalıyoruz. Biz bu konuda toplanarak üretici ve tüketiciyi korumak için aksiyon alıyoruz.
HAL YASASI GÜNDEMDE
-Tüketiciye bu ürünleri daha ucuza ulaştırmanın başka yolları yok mu?
Devlet kurum ve kuruluşları ile müdahale ediyor. Devlet, kendi sermayesi ve gücüne gerek kalmadan rekabeti devreye sokarak bunu sağlayabilir. Üretici birlikleri daha fazla devreye girebilir. Hal yasasını getirmek için gayret ediyoruz. Üretici birliklerini ve kooperatifçiliği güçlendirmeyi hedefliyoruz.
DÜNYADA GÜBRE ÜRETİMİ DE FIRSATÇILARIN ELİNDE
-Üretici gübre fiyatlarındaki fahiş artışlardan da çok şikayetçi. Gübre fiyatları neden artıyor?
Dünyada gübrenin kitlesel olarak üretildiği 4-5 tane tesis var. Bu tesisler de yine aynı fırsatçıların elinde. Türkiye'de kullanılan gübre, fosfat kayasından ve doğalgazdan üretiliyor. Bunlar maden ve doğalgaz. Türkiye'de olmadığı için bunları almak zorundasın. Tarımsal kimyasalları pazarlayan mahşerin dört atlısı gibi dört firma var. Her birinin tespit edilen cirosu 150 milyar doların üzerinde. Hububat ekimi üzerinde bir artış olduğu için fırsattan istifade fiyatları arttırıyorlar. Dünyaya yıllardır dayattıkları hibrit tohumu gübresiz üretmen mümkün değil. Pandemi döneminde stoğa yönelen dünya daha çok hububat üretiyor, talep arttıkça gübre fiyatları da artıyor. Ülkeler de gübre bulamayacağım paniği ile bulduğu fiyata gübre alıyor. Bakanlıklarımız bununla ilgili toplantılar yapıyor ve tedbirlerini alıyor.
TARIM KÜLTÜRÜ GELİŞMELİ
-Tarım üretimini daha profesyonel ve daha yaygın şekilde yapmak çok mu zor?
Ülkemizde elimizde mevcut bir toprağımız var ve üreteceğimiz tarım ürünü belli. Türkiye bundan fazlasını üretemez iddiasında değilim. Türkiye daha fazlasını elbette üretebilir. Büyük bir tarım potansiyelimiz var. Ancak Türkiye 1975'ten bugüne tarım nüfus oranı yüzde 45'ten yüzde 20'ye düştü. Dünyada da gelişmiş ülkelerde köylü nüfusu azaldı. Üretimimiz arttırılması için kırsalda bir kültür oluşturulması gerekiyor. Köylülük ve tarım bir kültürdür. Tarımı herkez yapamaz. İnsan popülasyonu oluşturma yönünde bakanlığımızın ve hükümetimizin çalışmaları var. Özellikle yağlı tohumlar üzerine biraz kafa yoruyoruz.