Mamati, "Şu an örgütün atanan lideri İbrahim Seral Köprülü. Dışarıda lider olarak Adnan Oktar'a vekaleten o atandı. Altında da 4 kişilik bir imam konseyi kuruldu. Bu dört kişilik imam konseyi firarilerden oluşuyor. Birinin finans, birinin insan kaynağı, birinin davadan, birinin de örgütten şikayetçi olanlarla mücadeleden sorumlu olduğu yönünde duyumlar aldık. Örgütü şu an bu konsey yönetiyor. Konsey, Adnan Oktar ile irtibatı bazı avukatlar üzerinden sağlıyor. Avukatlar her gün Oktar'a gidiyorlar, talimatları alıp konseye iletiyorlar. Adnan Oktar, örgütünü cezaevinden yönetmeye devam ediyor" dedi.
Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü davasını 11 Ocak'ta karara bağlayan İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Oktar ile birlikte 14 elebaşına "örgüt yöneticiliği", "cinsel saldırı", "çocuğun cinsel istismarı", "eziyet" gibi birçok suçtan toplamda 9 bin 803 yıl 6'şar ay hapis cezaları vermişti. Mahkeme 236 sanıktan 3'üne beraat verirken, diğer sanıklara da "örgüt üyeliği" ve "cinsel suçlar" başta olmak üzere birçok suçtan ağır cezalar vermiş, örgüt mağdurları mahkemenin kararını ayakta alkışlamıştı. En ağır cezalara çarptırılan ve cezaevinde olan elebaşılar arasında Ulviye Didem Ürer ve Tarkan Yavaş da vardı. Örgütün kadın yapılanmasını Ürer'in yönettiği, erkek grubunun başında da Yavaş'ın olduğu belirtilmiş, bu kişiler örgütün Adnan Oktar'dan sonraki 2 numaralı isimleri olarak gösterilmişti.
Adnan Oktar örgütü nasıl çökertildi, Oktar yapılanması tamamen bitti mi, yeni bir yapılanmaları var mı? Tüm bu soruları ve daha fazlasını, davasının en önemli isimlerinden Özkan Mamati ile konuştuk. Örgütü çökerten kişi olarak bilinen Mamati, örgütün büyük darbe aldığını ancak yok olmadığını söyledi.
İŞTE ÖZKAN MAMATİ'NİN VERDİĞİ ÇOK ÖZEL BİLGİLER!
POLİSLERİ, SAVCILARI KORKUTTULAR
* Geçmişte savcılık ve emniyet aşamalarında rüşvetle, baskıyla dosyaları heba ediyorlardı. 90'lı yıllarda Adnan Oktar hukukun kıymetini, hukukun silah olarak kullanılabileceğini anladı. Çok güçlü bir hukuk yapılanması oluşturdu. Bu nedenle Oktar ile birlikte 10 tane avukat da yargılanıp ceza aldı.
* Adnan Oktar hukuk silahını öyle bir kullandı ki kamuya karşı, polise, ona dava açan savcıya karşı kullandı. 1985'ten 2017 yılına kadar şu mottoyu insanların kafasına soktu; "Bunlara bulaşılmaz, bunlara bulaşan yanar."
* Biz 2017 Eylül ayında örgütten ayrılıp, mücadeleye başladık. Çıkar çıkmaz bir Instagram hesabı açıp örgütün bütün hücrelerindeki olan biteni diğer hücrelerle olan ilişkileri, örgütün iç yüzünü, her şeyi örgüt üyelerine anlatmaya başladık ve onları uyandırmaya çalıştık. Bu Oktar'ın hiç beklemediği bir şeydi. Benim peşimden 10-15 kişi daha çıktı. Biz örgüte karşı çok ciddi faaliyet yaptık.
MİT'E VE EMNİYET'E İHBAR MAİLİ ATTIM
* MİT'e ve Emniyet'e mail attım. Dedim ki, "Benim elimde bu örgütü çökertecek bilgi ve belgeler var. Bu belgeler ile ben gelip devlete bilgi vermek istiyorum."
* Emniyet hemen bana dönüş yaptı. Beni çağırdılar. Uğur'la (Şahin) atladık gittik Mali Suçlarla Mücadele Şubesine. Onlar bize bakıyor, biz onlara bakıyoruz. Onlar bizden çekiniyor, biz onlardan çekiniyoruz. İki taraf birbirine güvenmiyor. Çünkü Adnan'ın adamı olabilir polisler. Onlar da bizi Adnan'ın yolladığını düşünüyorlar.
* Karşılıklı bakışmalardan sonra ifade verdik. Ben ifade verdikten sonra, anlattığımız her şeyin karşılığı olduğunu, doğru olduğunu gördüler ve karşılıklı bir güven tesis ettik.
ASIL KAHRAMANLAR: EN MAHREM BİLGİLERİ VEREN KIZLAR
* İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, Mali Şube Müdürü Furkan Sezer, bu dosyanın Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz'dan Allah bin kere razı olsun. Çok büyük irade gösterdiler ve kamunun gücüyle bizim arkamızda durdular. Sonra örgüt itirafçıları gelip şikayetçi oldular.
* Şimdi en büyük hedefi benim Adnan Oktar'ın. Şöyle de bir algı var herkeste; "Özkan Mamati örgütü bitirdi." Halbuki buradaki en büyük kahramanlık, bizim arkamızdan gelip ifade veren 40-50 tane kızdır. En ağır suçların olduğu, mahrem bilgileri onlar verdi. Sonra da mahkemeye gelip bu örgütten korkmadan şikayetlerini devam ettirdiler. Yaşları 11-17 arası olan kızlar var.
DR. MOREAU'NUN ADASINI YOK ETTİK
* Biz zaten örgütte de çok cesurduk, çıktığımızda da... Bir de bize yapacağı ne kaldı ki bu örgütün. Ama o kızların, kadınların gösterdiği kahramanlık esas kahramanlıktır. Çünkü bizden önce çıkanların hepsi korkup kaçmıştı. Adnan'a karşı hiçbir şey yapmadılar, hiçbir şey yapmak istemediler. Biz korkmadık. Delikanlı gibi "Bu yapıyı yıkacağız" dedik. Adnan'a da bunu söyledik, "Yerle bir edeceğiz" dedik. Allah da nasip etti, devletimizle beraber bu "Dr. Moreau'nun Adası"nı yok ettik.
* Adnan Oktar, "Dr. Moreau'nun Adası" filmindeki gibi 40 yıldır laboratuvarında insan üzerine deney yapıyor ve her gördüğü insandan deneme yanılma metoduyla bir şey alıyordu. Sizin baktığınız gibi etrafa bakan biri değil.
ÇOK AĞIR TEHDİTLER, BASKILAR GÖRDÜK
* Tabi sonra çok zor süreçler oldu. Mahkeme, ifade süreçleri oldu. Dava sürecinde müştekilere yönelik baskı ve kara propaganda yapıldı. Bazı müştekilere para teklif ettiler, bazılarını tehdit ettiler, şikayetlerinden vazgeçmeleri için. Müştekilerden çok azı bu baskılara dayanamayıp şikayetini geri çekti. 140 müşteki dimdik durdu. Bu çok önemli. Biz taşın altına elimizi koyduk. Hiç korkmadık. Kızlar hiç korkmadı, diğer müştekiler de korkmadı. Çok ağır tehditler aldık, çok ağır baskılar gördük ama sapasağlam durduk.
* Örgüte 1999'da yapılan operasyonda 20 şikayetçi vardı ama mahkeme günü bir kişi dışına hepsi şikayetini geri çekti. Ancak bu kez kamunun gücünü görünce kimse korkmadı. Devletin gücünü göstermesi yetmiyor. Teknik olarak da ilerlemesi gerekiyor. Hukuka bağlı kalması gerekiyor. Bu kez mahkeme muazzam yönetildi ve çok ağır cezalar aldılar. Suç imparatorluğu tüm yönleriyle ortaya çıktı.
KÖPRÜLÜ VE 4'LÜ KONSEY
* Şu an örgütün atanan lideri İbrahim Seral Köprülü isimli birisi. Elebaşı cezaevinde olduğu için dışarıda lider olarak o atandı. Vekaleten imam bu kişi ve altında 4 kişilik bir imam konseyi kuruldu. Bu dört kişilik imam konseyi firarilerden oluşuyor. Birinin finans, birinin insan kaynağı, birinin davadan, birinin de örgütten şikayetçi olanlarla mücadeleden sorumlu olduğu yönünde duyumlar aldık.
* Örgütü şu an bu konsey yönetiyor. Konsey, Adnan Oktar ile irtibatı bazı avukatlar üzerinden sağlıyor. Avukatlar her gün Oktar'a gidiyorlar, talimatları alıp konseye iletiyorlar. Adnan Oktar, örgütünü cezaevinden yönetmeye devam ediyor.
İŞTE İMAMLAR KONSEYİ
Özkan Mamati'nin verdiği bilgilere göre, örgütün velaketen imamı olan İbrahim Seral Köprülü, halen Türkiye'de firari olarak aranıyor. Köprülü'nün altındaki imamlar konseyi ise şu isimlerden oluşuyor:
Emre Çalıkoğlu: Sosyal medya imamı. Cezayir'de firari.
Hasan Basri Güner: Hukuk imamı ve davanın sorumlusu. Çin'de firari.
Ali Tulum: Sempatizanları koordine eden imam. Türkiye'de firari olarak aranıyor.
Tahsin Akkaş: Maddi konulardan ve örgütün fonundan sorumlu imam. Almanya'da firari.