Hrant Dink 19 Ocak 2007'de İstanbul Şişli'deki Agos gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırıda öldürülmüştü. Cinayetin hemen ardından güvenlik kameralarından tespit edilen 17 yaşındaki Ogün Samast, 20 Ocak 2007'de Samsun Otogarında yakalandı. Cinayete ilişkin ilk soruşturmayı İstanbul Beşiktaş Adliyesindeki dönemin özel yetkili savcıları Selim Berna Altay ve şu an FETÖ firarisi olan Fikret Seçen yürüttü. Seçen ve Altay iddianamelerini 20 Nisan 2007'de hazırlayarak ilk davayı açtı. Bu davada tetikçi Ogün Samast'ın yanısıra onu azmettiren Yasin Hayal ve emniyet muhbiri Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu 18 sanık yer aldı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi bu iddianameyi, eksiklikler bulunduğu gerekçesiyle savcılığa iade etti. Ancak savcılığın itirazı üzerine mahkeme iddianameyi kabul etti.
İLK MAHKEME BAŞKANI TASFİYE EDİLDİ
İddianameyi savcılığa iade eden mahkeme heyeti Başkanı Erkan Canak, 4 Aralık 2010'da görevden alınarak Sakarya'ya sürüldü. Yerine aynı mahkemenin üye hakimi Rüstem Eryılmaz başkan yapıldı. Sanık Yasin Hayal'in ağabeyi Osman Hayal hakkında, 2008'de hazırlanan iddianamenin de birleşmesiyle sanık sayısı 20'ye yükseldi.
Daha sonra tetikçi Samast'ın dosyası, yaşının küçük olması nedeniyle ana davadan ayrıldı ve çocuk mahkemesine gönderildi. Samast 25 Temmuz 2011'de "tasarlayarak öldürme" ve "ruhsatsız silah taşıma" suçlarından 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki ana davada ise duruşma savcısı Hikmet Usta, cinayetin ulusalcı Ergenekon terör örgütünün Trabzon'daki hücresi tarafından işlendiğini iddia etti. Mahkeme ise kararını 17 Ocak 2012'de açıkladı. Cinayetten mahkumiyet kararı veren mahkeme, terör örgütü üyeliğinden ise beraat verdi. Yargıtay 13 Mayıs 2013'te örgüt yönünden verilen beraat kararını bozdu ve sanıkların "silahlı terör örgütü değil" de "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt üyesi" olarak yargılanmalarını istedi.
FETÖ SAVCISI 3 YIL SÜMENALTI ETTİ
Yargıtayın bozma kararı üzerine dava İstanbul'da yeniden görülmeye başlandı. Savcılıkta ise dönemin kamu görevlileri hakkında yürütülen soruşturmayı özel yetkili savcı Muammer Akkaş yürütüyordu. Akkaş, 2013 yılında hükümete karşı meşhur 25 Aralık operasyonunu yapacak olan savcıydı. Yargı ve emniyetteki FETÖ'cülerin 25 Aralık darbe girişiminin ardından görevden alınan Akkaş'ın, 3 yıl boyunca Dink cinayetindeki şüpheli kamu görevlileriyle ilgili hiç bir işlem yapmadığı, dosyayı sümen altı ettiği ortaya çıktı.
Akkaş'ın yerine görevlendirilen savcı Yusuf Hakkı Doğan, cinayete ilişkin önemli ayrıntılara ulaştı. Savcı Doğan'ın Yargıtay'a atanmasının ardından, soruşturmaya Gökalp Kökçü devam etti. Bu süreçte FETÖ'cü eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer tutuklandı. Savcı Kökçü, Akyürek ve Yılmazer'in yanı sıra Sabri Uzun, Celalettin Cerrah ve dönemin müfettişlerinin de aralarında olduğu 26 kamu görevlisi hakkında dava açtı. Bu iddianamede "FETÖ'nün Dink'e suikast yapılacağını bildiği ve cinayete yol verdiği" belirtildi. Emniyet İstihbarat Dairesinde C Şube Müdürü olan Yılmazer'in "C-5 Büro" adında hükümet onayı alınmadan gizli, yasadışı bir birim kurduğu da belirtildi.
KİLİT İSİM DARBEDE YARALANAN ALBAY
15 Temmuz darbe girişiminin ardından genişletilen soruşturmada ise dönemin İstanbul jandarma istihbarat görevlilerine uzandı. Darbe girişimi başarısız olunca örgüt tamamen açığa çıkmıştı. Cinayetin işlendiği tarihte İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü, ASAF Tim komutanı olarak görev yapan Yüzbaşı Muharrem Demirkale, Dink'i öldürmek için Agos gazetesi çevresinde bulunan Ogün Samast'ı takip eden jandarma görevlilerinin komutanıydı. Demirkale, 2016 yılında albay rütbesindeyken 15 Temmuz darbe girişimine katıldı ve Ankara Jandarma Genel Komutanlığı binasında çatışma sunucu yaralı olarak ele geçirildi. Demirkale'nin HTS (telefon görüşme trafiği) kayıtlarında Dink cinayetinden bir gün önce Zekeriya Öz ile bir hattından 3 kez, diğer cep telefonu hattından da 2 kez görüştüğü tespit edildi. Cinayetten bir gün sonra ise bir kez görüştüğü belirlendi. Onlar bu görüşmeleri yaparken, Demirkale'ye bağlı ASAF timleri de Agos gazetesi ve çevresinde keşif yapıyordu. Cinayetten sonra polislerin ihmaline ilişkin soruşturmayı da Öz yürütmüştü. Yüzbaşı Demirkale'nin FETÖ'nün "altın çocuğu" olduğu öne sürüldü.
SİS PERDESİ 10 YILDA ARALANDI
Savcı Gökalp Kökçü, Öz ile birlikte o dönem İstanbul İl Jandarma Komutanlığında görevli Tuğgeneral Hamza Celepoğlu ve gazeteciler Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz, Faruk Mercan, Ercan Gün'ün aralarında bulunduğu 28'i tutuklu 8'i firari 51 kişi hakkında üçüncü bir iddianame hazırladı. Bu iddianame İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ana dava ile birleştirildi. Bu son iddianamede, öncekilerden farklı olarak FETÖ'nün "cinayete yol verdiği" değil de "direk iştirak ettiğine" yönelik delillere yer verildi. Cinayetin doğrudan Gülen'in azmettirmesi ile işlendiği öne sürüldü.
DEŞİFRE OLUNCA TEHDİDE BAŞLADILAR
Öte yandan, Selim Berna Altay dışında Fikret Seçen, Muammer Akkaş, Hikmet Usta gibi ilk başta Dink soruşturması ve davasına bakan hakim ve savcıların tamamına yakını FETÖ'den tutuklandı veya yurtdışında kaçtı. Öte yandan Ali Fuat Yılmazer, 16 Mart 2017'de mahkemedeki savunmasında "Gülen grubu bugün de benim için terör örgütü değil. Siz ileride hiç yargılanmayacağınızı mı düşünüyorsunuz" diyerek mahkeme heyetini tehdit etmekten de geri kalmadı.
ŞUBAT'TA KARAR BEKLENİYOR
13 Haziran 2019'da tetikçi ve arkadaşlarının dosyası, zaman aşımı yakın olduğu için ayrıldı ve mahkeme 17 Temmuz'da dosyası ayrılan 9 sanıktan 7'sine 2.5 yıldan 99.5 yıla kadar hapis, 2 sanığın beraatine karar verdi. Kamu görevlileri ve gazetecilerin yargılanmasına devam edilen davada ise bugüne kadar 122 duruşma yapıldı. 14 Aralık 2020'de esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet savcısı, FETÖ'cü eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek ve eski tuğgeneral Hamza Celepoğlu'nun aralarında olduğu bazı sanıkların Dink cinayetine iştirak ettiklerini belirterek, ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmalarını istedi. Savcının mütalaasında sanıkların, önceden öldürüleceğini bildikleri halde Hrant Dink'in hayatını korumak için görevlerini yerine getirmedikleri, bu nedenle sanıkların eylemlerinin bir kişiyi tasarlayarak kasten öldürmeye iştirak suçunu oluşturduğu belirtildi. Duruşmaya 20 Ocak'ta sanıkların son savunmalarıyla devam edilecek. Şubat ayında davanın karara bağlanması bekleniyor.