CHP'nin farklı il ve ilçelerinden üst üste patlak veren taciz ve tecavüz skandallarına parti yönetiminden tepki gelmemesi kamuoyunda günlerce tartışıldı ve tartışılmaya devam ediyor. Dahası, CHP Muğla milletvekili Süleyman Girgin, bir kadın cinayetine kurban giden Pınar Gültekin'in babasını arayarak "şikayetini geri çek" demesi tartışmalara yeni bir boyut kazandı. Bu tartışmalar henüz bitmeden CHP'li Fikri Sağlar'ın başörtüsü yasağını yeniden gündeme getirmesi kamuoyunu bir kez daha ayağa kaldırdı. Yasakçı zihniyetin yeniden hortlatılmaya çalışılması toplumun geniş bir kesiminden tepki aldı. Bu yasağın mağdurlarından biri olan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin ile CHP'nin kadına bakışı ve başörtüsü düşmanlığını konuştuk.
-CHP'li Fikri Sağlar'ın başörtüsü yasağı konusunda söylediği sözler size neler düşündürdü?
Doğrusu hiç şaşırmadım ama herhangi bir şey söylemek de içimden gelmedi. Çünkü konuşmak için bir muhataplık lazım. Bu konuya dair yaşanacak ne varsa haksızlık adına, hukuksuzluk adına hepsini yaşadık. Söylenecek ne varsa sakin sakin anlattık, feryat ederek anlattık. Fakat nafile. Ne empati ne anlama çabası ne de pişmanlık…
Ve kendisinin televizyon programı üzerine Twitter'da tekrar verdiği cevaplarda görüyoruz ki hiç anlamamış ve hiç değişmemiş. Her şey 30 yıl evvelki gibi aynı yerde durmaya devam ediyor. Hala bir türban ve başörtüsü ayrımı… Her neyse bu ayrım? Onu da anlayabilmiş değiliz.
BU KABUS OLMALI!
-Başörtüsü konusunda hala bir hazımsızlık olduğunu hissediyor musunuz?
Beni daha da düşündüren şudur. Fikri Sağlar'ın açıklamalarını çok olumlayan Twitter mesajları vardı. Bu artık bir kabus olmalı diye düşünüyorum. Hadi bir kişi çıktı ona her şeyi biz söyleyelim. Ama hala Türkiye'de bir tür yasağı savunan insanların azımsanmayacak sayıda var olduğunu görmek gerçekten üzüntü verici. Demek ki daha çok çalışmamız daha çok başarmamız lazım .Bunu fark ediyorum.
BAŞÖRTÜSÜNÜ HALA ÇAĞDIŞI GÖRÜYORLAR
-Muhalefet partilerinde de var mı bu başörtüsü hazımsızlığı?
Gündelik hayatın içerisinde, özellikle Meclis'te hem CHP Milletvekillerinde hem de HDP Milletvekillerinde özellikle planlanmamış ani gelişen olaylar karşısındaki çıkışlarında zaten biz bunu hala görüyoruz. Yani başörtülü olmayı normal görmeyen, başörtülü olmayı çağdışı gören, normalin başörtülü olmamak, başı açık olmak olduğunu teyit eden "Siz türbanlı İslam soslu soyguncularsınız" derken türbanlı olmayı ayrıca bir aşağılayıcı ifade olarak kendince kullanan HDP'li kadın milletvekilleri var. Hala "Bu kadına haddini bildirin diyen" CHP'li Grup Başkanvekili var. Dikkatinizi çekerim bu ifadeleri Genel Kurul'da işittik işitiyoruz. Şimdi bütün bunlar yaşanırken maalesef bu olaylar karşısında sakin sakin bir şey anlatmanın artık az geldiğini görüyorum.
-Peki bu ayrımcılığın nasıl önüne geçilebilir?
Bu ayrımcılıkla ilgili olarak muhakkak bir ceza yaptırımı olmalı. Ben savcılarımızın harekete geçmesini ve artık bu konuyla alakalı toplumda böylesine kine, öfkeye, ayrışmaya sebep olan bu yasakçı açıklamaların artık bir ceza yaptırımıyla karşılaşması gerektiğine inanıyorum.
CHP'NİN KİRLİ SİCİLİ VAR
-Başörtüsü yasağı konusunda çok istekli davranan CHP, günümüzde geçmiş hiç yaşanmamış gibi davranıyor. Bu tavrı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tam bir ikiyüzlü siyaset anlayışıdır. Bir taraftan artık gelinen noktada aleni olarak bu yasakları savunamamak… Ama sıkışmış bir zamanda planlanmamış bir yerde kendi gerçek fikirlerini kusmaya devam etmek. Burada asıl sorun; Bu yasakların ortadan kalkmasıyla alakalı CHP'nin en ufak bir dahli yoktur. Bütün siyasi tarihi başörtüsüne dair meseleye baktığımızda bu problem çözülmesin diye ayak diremekle geçmiştir. Ne zaman ki AK Parti Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde problemi her alanda çözdü. O zaman sanki bu yasakları koyan, uygulayan, en şedit savunucularını Milletvekili yapan Parti değillermiş gibi, yasaklı günleri hiç yaşanmamış farz ederek ve bizim de öyle kabul etmemizi isteyerek davranmaya başladılar.
KILIÇDAROĞLU BAŞÖRTÜLÜLERDEN ÖZÜR DİLEMELİ
-CHP'nin eline fırsat geçse yine kamuda başörtüsü yasağının öncülüğünü yapar mı?
2008 yılında hiç unutmayalım "411 El Kaosa Kalktı" manşetiyle beraber, özgürlükleri ortaya koyan başörtüsüyle ilgili kanunu CHP Anayasa Mahkemesine götürdü. Bunlar daha dün denecek tarihte olaylar. Hayatın akışı içerisinde görüyoruz ki en ufak bir fırsat olsa yine aynı şeyleri yapacaklarının emaresi de var ifadesi de var. Bu tavrı bir iki yüzlülük olarak görüyorum. Şu an siyaseten kendileri için bu yaklaşımı daha faydalı buldukları için bunu tercih ediyorlar. Yoksa bunun içselleştirilmiş gerçek manada kendilerinin inandığı bir mesele olduğu kanaatinde değilim. Eğer samimi ise Sayın Kılıçdaroğlu bugüne kadar hayatları alt üst olan, hakları gasp edilen baş örtülü kadınlardan öncelikle özür dilemeli.
-CHP ile birlikte hareket eden ve geçmişte başörtüsü yasağından çok muzdarip olan Gelecek, Deva, Saadet Partisi'ne ne söylemek istersiniz?
CHP'nin yasaklarla ilgili sicili gerçekten kabarık. Ama ona rağmen bir grup siyasetçide öylesine büyük bir AK Parti ve Erdoğan düşmanlığı var ki bu düşmanlık onları birleştirmek için kafi. Baktığınız zaman mantıken partilerin nasıl yan yana geldiğini anlamakta zorlanıyorsunuz. İnsanların ve kurumların bir ilkesel duruşu olur. Bu ilkesel yaklaşımlar bazı şeylere asla yapmanıza müsaade etmez. Bedeli ne olursa olsun.
HAKİMLİK SINAVINA BİLE GİREMEDİM
-Başörtüsü yasağı konusunda avukatlık mesleğinizde sizde benzer yasaklarla karşılaştınız mı?
Avukatlık stajından başlayın hakimlik sınavına girememekten mesleğinizi icra ederken yaşadığımız problemlere kadar... Şu konuyu ifade etmek lazım; özellikle geçmişte hani şu özgürlükçü olduğu iddia edilen, hukukun asli temsilcisi olduğu iddia edilen, malum barolar; onlar başörtülü avukatları duruşmalardan atarken; başörtülüdür diye bir şey yazamadıkları için,"avukatlık mesleğinin onuruna yakışmayan hal ve tavır içerisinde olmak" cezasını veriyorlardı.
-Peki başörtülü avukatları duruşma salonundan atan hakimler tarafsız mıydı?
Evet şimdi Fikri Sağlar söylüyor. "Ben başörtülü hakimin tarafsızlığına nasıl güvenirim?" Ben değil duruşma salonuna, bir hakimin kendisine ayrılmış çalışma odasına, kapısını çalarak girmek isteyen bir başörtülü kadına "Benim odama asla bir başörtülü giremez." dediğini kendi kulaklarıyla duymuş bir insanım. Bakın avukat demiyor, herhangi bir başörtülü giremez diyor. Peki bu hakim tarafsız mıydı? İhtimalden değil yaşanmışlıklardan bahsediyorum. Böyle bir sürü örnek size anlatabilirim.
CHP TACİZ VE TECAVÜZÜ SIRADANLAŞTIRIYOR
-Son dönemde CHP ve HDP yönetiminde patlak veren taciz ve tecavüz skandalları ve bunu kapatma gayretleri… Bu konuda ne söylemek istersiniz?
CHP ve HDP Genel Kurul'da kadınlarla ilgili siyaset yapma anlayışlarında ve kamuoyunda kadına dair kullandıkları dilde çok belirgin bir üslupla şunu ifade ediyorlar. AK Parti'nin ve alttan alta dindar insanların hayatında kadınlara karşı ayrımcılık olduğunu, kadınlara karşı kötü muamelenin altında mütedeyyin hayatın hatta İslam'ın yattığını ifade eden bunun altını çizen bir yaklaşımları var. Bunları böyle bağıra bağıra anlatırken, gördük ki HDP'de de CHP'de de kendi milletvekili arkadaşları arasında aynı zamanda beraber siyaset yaptıkları teşkilattaki insanlar arasında çok ızdırablı, tahammülü zor, tacizden tecavüze pek çok konu yaşanmış. Ve bu olan bitenlerle ilgili de pek çok kişinin bilgisi olmuş, buna rağmen skandalları gizlemeye gayret etmişler. Ama kamuoyu önüne döküldükten CHP bu konuyu normalleştirmeye sıradanlaştırmaya çalıştı. Yani bir utanma yok. Gerçek bir üzülme yok. Partideki çalışma şartlarını tekrar gözden geçirme yok. Tablo böyle.
SÜLEYMAN GİRGİN İHRAÇ EDİLMELİ!
- Son olarak korkunç bir cinayete kurban giden Pınar Gültekin'in acılı babasını arayarak "şikayetten vazgeç" diyen CHP'li vekil Süleyman Girgin gündemin üst sıralarına yerleşti. Bir vekilin böyle bir korkunç olayı kapatmak için acılı bir aileyi aramasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Muğla'daki hadiseye geldiğimizde de canı yanmış bir babanın feryadı var. Feryat karşısında hala "ispatlanırsa, öyle olursa böyle olursa" diye bir yaklaşım. Ne olursa olsun. Bu olay o kadar vahim bir şey ki; ispatlamayı da beklemeden o Milletvekilinin muhakkak CHP'den istifası eğer istifa etmiyorsa da ihracı gerekir. Bu konuya samimi ciddi yaklaşım bunu gerektirir. Buradaki tavrı da oyalayıcı, olayın vahametiyle uyumlu olmayan bir tavır üslup içerisinde görüyorum.
Farkındaysanız CHP'nin başörtüsü meselesinde olduğu gibi kadınların yaşadığı diğer mağduriyetlerde de söyledikleriyle eylemleri arasında bir uçurum olduğunu görüyoruz.