İnsani Yardım Atölyesince "İnsani Yardımda Türkiye Modeli - Türkiye'nin İnsani Yardım Modeli Mümkün mü?Fırsatlar ve İmkanlar" başlıklı çevrimiçi program düzenlendi.
Programa konuk olarak katılan Güllüoğlu, insani yardım ve kalkınmanın birbirini tamamlayarak ilerlemesinin yardım kuruluşları açısından ideal olduğunu söyledi.
Yeryüzü Doktorları'nda genel koordinatörlük yaptığı dönemden örnek veren Güllüoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesela fakir bir ülkeye ekip gönderdikten sonra o ekipteki insanlar geri döndüklerinde 'Oraya eğitim verelim, hastane yapalım' diyorlar, kalkınma yardımlarına dair. Kalkınma yardımlarının kolay olmadığını, uzun vadeli ve sürdürülebilir olması gerektiğini anlatıyoruz. Hepimiz 'balık vermeyi değil, balık tutmayı' öğretelim istiyoruz. Önce aç olan birisine 'Al şu oltayı, bak bu da tekne' diyemezsiniz. Adam aç zaten, önce bir karnını doyurmanız lazım."
İnsanoğlunun savaş, kıtlık, yoksulluk, afetler gibi sürekli krizlerle mücadele ettiğini söyleyen Güllüoğlu, tarih boyunca dünyanın her zaman bir kısmının afetlerle, savaşlarla uğraştığını diğer kısmının ise refah içerisinde olduğunu kaydetti.
Güllüoğlu, son yıllarda özellikle Somali'nin önemli parametrelerden biri olduğunu anlatarak, "İnsani yardım, daha çok acil yardım kategorisine giren, krizler sonrası yardımları içeriyor. Dünyada kompleks diye ifade edilen krizler var. Mesela, Suriye krizi böyle ifade ediliyor. Yani, bir taraftan barınmaya, gıdaya dair yardım yapılmalı, diğer taraftan meslek üretmemiz gereken insanlar, eğitime dair yapmamız gereken işler var." diye konuştu.
Yardım konusunda ikinci el kıyafet ya da elden sebze gönderme konusunda insanların hala ısrar ettiğini dile getiren Güllüoğlu, bunun bir sorun olduğunu ifade etti. Güllüoğlu, "Bizler, 'Elinizde ne varsa göndermeyin' deriz ama ısrarla ikinci el kıyafet gelir, sebze gelir. Patates göndererek yardım etmek isterler mesela ancak patates çürüyen, filizlenen bir şeydir. Onun yerine, illa göndereceklerse hazır gıda kolisi göndermelerini söylüyoruz." şeklinde konuştu.