Irak Federal Hükümeti ve Erbil'deki Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Sincar'ın güvenliğini sağlamak ve bölgeyi yeniden inşa etmek için 9 Ekim 2020'de anlaşma imzaladı. Yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanma başlıkları altında imzalanan anlaşma ile Sincar'daki "PKK dahil" mevcut silahlı grupların çekilmesi de öngörülüyordu. Bunun ardından Irak merkezi yönetimi, 20 Kasım'da Sincar'a federal polise bağlı iki tugay gönderdi. Anlaşmanın uygulanmaya başlandığını bildiren yetkililer, yaptıkları açıklamalarla Irak güçlerinin Sincar'a konuşlandığını ve tüm silahlı yapıların (PKK) Sincar'ı terk ettiğini duyurmuştu. PKK'nın Sincar ilçe merkezini boşalttığı iddialarına karşın, terör unsurlarının bölgeden ayrılmadığı ve Sincar Dağı'nda varlığını sürdürdüğü ortaya çıktı.
Kontrol altında tuttuğu bina ve bölgeleri terk ettiği söylenen PKK'ya bağlı yaklaşık 3 bin 500 militanın bulunduğu Sincar Koruma Birlikleri'nin de ilçe sınırları içinde bir yerden başka bir yere taşındığını ve Haşdi Şabi'ye katıldığı belirlendi. Haşdi Şabi üniforması giyen PKK'nın İran'ın bir aracı haline geldiğini ifade eden Hasan Kalyoncu Üniversitesi Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Güvenlik Uzmanı Murat Aslan, bölgedeki son gelişmeleri SABAH'a değerlendirdi.
PKK'nın, Haşdi Şabi safında kendini gizlemesi ve Haşdi Şabi'nin bir parçası haline gelmesi Türkiye, ABD, Irak ve KBY açısından sonuçları olan bir konudur. Haşdi Şabi'nin Irak ordusuna katıldığının ilan edilmesine rağmen ABD tarafından tehdit olarak algılanması ve daha önce hava taarruzu ile etki altına alındığı bilinmektedir. Nihayetinde İran yanlısı Haşdi Şabi'nin PKK ile birlikte hareket etmesi ABD'nin doğal olarak tepkisini çekebilecektir. Haşdi Şabi üniforması giyecek PKK, artık İran'ın bir aracı haline dönüşmüş olacaktır. Böyle bir durum ABD'nin Suriye'deki PYD yapılanmasını gözden geçirmesi açısından önemli husustur. PYD'nin PKK ile bağını kopartmayı hedefleyen ABD, bu iddiasını başaramazsa İran ile iş birliği yapan bir terör örgütüne yardım eden ve kollayan devlet pozisyonunda olabilecektir.
"SÜLEYMANİYE'DEKİ GÖSTERİLENİN PERDE ARKASINDA SİNCAR ANLAŞMASI VAR"
Irak merkezi hükümeti ile Haşdi Şabi arasındaki ilişki ise Irak'taki Şii odaklı siyasetle ilgilidir. Irak, Haşdi Şabi'yi kaybetmek istememekte ancak Sincar anlaşmasına uymayan Haşdi Şabi'nin devlet otoritesine karşı gelmesini de önlemek istemektedir. Doğal olarak böyle bir resim gerilimi artırabilecektir. Haşdi Şabi ve PKK'yı tehdit olarak algılayan IKBY ise iki örgütün iş birliğine daha hassas yaklaşabilecektir. Nitekim Süleymaniye'deki gösterilerin sadece maaş ödemesi yapılmamasına yönelik olduğu iddiası eksik bir yorumlamaya dayanmaktadır. Süleymaniye'de PKK ve İran'ın etkisi olduğu bilinmektedir. Diğer bir ifadeyle Süleymaniye'deki olayların perde gerisinde Sincar anlaşmasının yansımaları olduğu ifade edilebilir. PKK'nın ne boyutta bir tehdit olduğu ve Haşdi Şabi ile iş birliği IKBY tarafından net bir şekilde okunuyor. Bu nedenle IKBY, Irak Hükümeti ile koordine içinde bu sorunları yönetmek isteyebilecektir.
"PKK İRAK İÇİNDE YOK EDİLMELİ"
PKK'nın Haşdi Şabi ile iş birliği yapması halinde, Türkiye'nin dolaylı bir yaklaşımla devreye girmesi beklenebilir. IKBY'nin ve Irak'ın Haşdi Şabi ve PKK iş birliğine karşı desteğe ihtiyacı olduğu bilinmektedir. Türkiye ABD ile koordine ederek yeni bir destek stratejisini Irak'taki paydaşlarına teklif edebilir. PKK'nın Irak'ta yok edilmesi Türkiye'nin nihai hedefi olduğu dikkate alındığında Sincar antlaşmasının uygulanmasını sağlamak ve PKK'nın Irak'ta marjinal hale getirilmesi için eyleme geçmek gerekebilir. Bu kapsamda Irak ve KBY'ye, ABD ile eşgüdüm içinde, PKK ile mücadelede istihbarat, eğitim ve hava desteği sağlamak muhtemel opsiyonlar olarak ortaya çıkmaktadır.