AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun skandal sözlerine sert tepki gösterdi. Ömer Çelik, "Sn Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin milli güvenliğinin korunması için en kararlı ve güçlü siyasetlere imza atmaktadır. Bunun için Türkiye düşmanlarının ortak hedefi haline gelmiştir. Tehditler karşısında Cumhurbaşkanımız tavizsiz bir şekilde yoluna devam etmektedir." dedi.
Ömer Çelik'in sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalar şu şekilde:
"DEMOKRASİ SORUNU" HALİNE GELMİŞTİR
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Sn Cumhurbaşkanımız için "Türkiye için Milli Güvenlik Sorunudur," demiş. Yine Türkiye'nin hak ve menfaatlerine düşman olanların diliyle konuşmuş. Türkiye Cumhurbaşkanı'na karşı bu ifadeyi kullanan kişi bir "demokrasi sorunu" haline gelmiştir.
1. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Sn Cumhurbaşkanımız için "Türkiye için Milli Güvenlik Sorunudur," demiş. Yine Türkiye'nin hak ve menfaatlerine düşman olanların diliyle konuşmuş. Türkiye Cumhurbaşkanı'na karşı bu ifadeyi kullanan kişi bir "demokrasi sorunu" haline gelmiştir.
— Ömer Çelik (@omerrcelik) December 1, 2020
CUMHURBAŞKANIMIZ TAVİZSİZ BİR ŞEKİLDE YOLUNA DEVAM ETMEKTEDİR
Sn Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin milli güvenliğinin korunması için en kararlı ve güçlü siyasetlere imza atmaktadır. Bunun için Türkiye düşmanlarının ortak hedefi haline gelmiştir. Tehditler karşısında Cumhurbaşkanımız tavizsiz bir şekilde yoluna devam etmektedir.
MİLLİ GÜVENLİĞİMİZE DÜŞMAN OLANLARIN HEDEFİ CUMHURBAŞKANIMIZDIR
Kılıçdaroğlu'nun utanç verici şekilde Sn Cumhurbaşkanımız için "Türkiye için milli güvenlik sorunudur" dediği gün, yabancı bir yayında "Türkiye'nin sorunu Cumhurbaşkanının bizzat kendisidir" manşeti atıldı. Milli güvenliğimize düşman olanların hedefi Cumhurbaşkanımızdır.
TÜRKİYE KARŞITLARININ TEZİNİ SAVUNUYOR
Kılıçdaroğlu milli güvenliğimiz hakkında fikir öne sürmüyor. Milli güvenlik siyasetimize karşı demokratik eleştiri getirmiyor. Milli güvenliğimize karşı olanların tezlerinin savunuculuğunu yapıyor. Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz konularında Türkiye karşıtlarının tezini savunuyor
TSK'YA HAKARETİ SAVUNMUŞTUR
Bugün grup konuşmasında kendi milletvekilinin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yaptığı hakareti savunmuştur. Türk siyasi tarihi açısından, milli güvenliğimize karşı olanların dilini ve tavrını benimsemek bakımından Kılıçdaroğlu'nun birinci sıraya yerleştiği açıktır.
ÇARPIK TAVIRLARININ EN ÇARPICI ÖRNEĞİ...
Milli güvenliğimiz konusundaki çarpık tavırlarının en çarpıcı örneği Suriye'nin kuzeyinde PYD/PKK tarafından kurulmak istenen terör devleti konusundaki yaklaşımlarıdır. YPG/PYD/PKK için "YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur" demişlerdi.
TÜRKİYE KİMLE KARŞI KARŞIYA GELSE TÜRKİYE'NİN KARŞISINDAKİNİ SAVUNUYORLAR
"YPG, Türkiye'ye saldırmaz" diyerek terör devleti karşısında milli güvenliğimizi zaafa uğratmak istiyorlardı. Milli güvenlik siyaseti hakkında sürekli Türkiye karşıtlarının yanında duruyorlar. Türkiye kimle karşı karşıya gelse Türkiye'nin karşısındakini savunuyorlar.
HER KONUŞMASI DEMOKRASİ KONUSUNDAKİ CARİ AÇIĞINI BÜYÜTÜYOR
Kılıçdaroğlu en temel konularda bile hata yapmaya devam ediyor. Her konuşması demokrasi konusundaki cari açığını büyütüyor. Cumhurbaşkanımıza saldırmak için gerçekleri çarpıtıyor.
YABANCI DEVLETLERİN TEZLERİNİ SAVUNMAK İÇİN HEMEN SÖZCÜLÜĞE SOYUNUYOR
Türkiye'ye karşı yabancı devletlerin tezlerini savunmak için hemen sözcülüğe soyunuyor. "Bir ülkenin başka bir ülkenin ticaret gemisine çıkması için NATO'da işletildiği gibi bir sessizlik süreci kuralı yoktur" ilkesini bilmiyor. Karşımızdakilerin haksızlığını savunuyor
GEMİMİZE YAPILAN HAKSIZLIĞI MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR
Gemimize dönük gayrı meşru müdahaleyi Almanların dilinden anlatıyor. Gemimize yapılan haksızlığı meşrulaştırmaya çalışıyor. Türkiye'nin tezlerini savunmak yerine Türkiye karşıtı tezlere sözcülük yapıyor
ÜLKENİN AÇIK RIZASI OLMADAN ÇIKILAMAZ!
Şurası açıktır: Uluslararası hukuka göre bir ülkenin açık denizde seyreden ticaret gemisine o ülkenin açık rızası olmadan çıkılamaz!
Bu kural ülkemizin taraf olduğu 2005 Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Uluslararası Sözleşme Protokolü'nde açıkça zikredilmektedir.
4 saat uygulaması sadece bunu kabul ettiğini Uluslararası Denizcilik Örgütüne (IMO) bildiren ülkeler için geçerlidir. Türkiye'nin böyle bir bildirimi yoktur.
Türkiye, Roseline A isimli ticari gemimize yasadışı çıkılmasından önce AB yetkililerine rızamız olmadığını yazılı olarak bildirdik. Söz konusu operasyonun uluslararası hukuka aykırı olduğu açıktır.
BU ZİHNİYET MİLLİ GÜVENLİK SORUNU ÜRETMEKTEDİR
Durum böyle olmasına rağmen Kılıçdaroğlu Türkiye'nin tezlerini reddedip, gemimize hukuka aykırı şekilde çıkan odakların tezlerini savunuyor. İşte asıl bu zihniyet milli güvenlik sorunu üretmektedir.
Kılıçdaroğlu Türkiye karşıtlarının tezlerini dillendirmeye devam etsin. Böylece Türkiye'nin hangi zihniyetten uzak durması gerektiğini hergün görüyoruz. Bugünkü CHP grup konuşması, "Türkiye'nin hak ve menfaatlerine karşı olanların tezleri nasıl savunulur" konuşması oldu.
Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin hak ve menfaatleri ile milli güvenliği için kararlı siyasetlere imza atmayı sürdürüyor. Kara propoganda merkezleri her seferinde saldırsa da yolumuza devam ediyoruz. Gerisini kara propoganda merkezlerinin sözcüleri düşünsün.