Olay, FETÖ üyeliğinden 10 yıl hapis cezasına mahkum edilen eski Ergenekon hakimi Hüsnü Çalmuk'un davasında, emekli hakim Köksal Şengün'ün tanık olarak dinlenilmesi sırasında ortaya çıktı. İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada Çalmuk'la ilgili tanıklık yapan Şengün, "Silivri'de Ergenekon diye tabir edilen dava dosyasında sanıkla birlikte çalıştık. Ben mahkeme başkanıydım. Yalnız kendisi ile çok uzun süreli çalışmadım. Ben 2011 yılının Temmuz ayında ayrıldım. Ayırdılar beni. Ondan sonraki gelişmelerden haberim yok" dedi.
BİRLİKTE HAREKET EDİYORLARDI
Üye Hakim ''Heyette sanığın da içinde olduğu, sizin haricinizdeki diğer üyeler ile ilgili birlikte hareket etme gibi bir durum var mıydı, kararlar verilirken veya benzer usul işlemleri yaparken'' diye bir soru yöneltti.
Şengün de "Verilen kararlar ortada, gayet tabi birlikte hareket söz konusu" diye cevap verdi.
Mahkeme heyetinin sorularının ardından sanık Çalmuk, tanık Şengün'e soru sormak için söz aldı.
Ergenekon davasında yargılama yaparken gizli belgelerin, devlet sırlarının saklandığı mahkeme kasasından bahseden Çalmuk, Şengün'e bu kasanın anahtarının kimde durduğunu açıklamasını istedi.
Şengün ise "Ben böyle bir kasa, anahtar görmedim" yanıtını verdi.
Gerekçeli karara da giren Çalmuk ile Şengün arasında şu diyalog yaşandı.
SIR KASA
* Çalmuk: Küçük beyaz bir kasa vardı.
* Şengün: Bilmiyorum.
* Çalmuk: Yani içinde gizli belgelerin, devlet sırlarının saklandığı, bu Ergenekon ile ilgili belgelerin saklandığı.
* Şengün: ...Ara kararlarda verilen, gönderilen yazıların büyük bir kısmının daha sonra geldiği, okunduğu benden sonra okunduğu ortaya çıktı. Yani benim dönemimde de yazılmalarına rağmen o zaman cevaplar geldi mi gelmedi mi bilmiyorum. Yalnız geldiği söyleniyor o zaman okunmadı, daha sonraki dönemde hepsi beraber birkaç sene sonra okundular.
* Çalmuk: Mahkeme başkanı olarak ilk başladığınızda, Ergenekon davasına ilk birkaç ay içerisinde Ergenekon diye bir örgüt var mı diye MİT'e ve Genelkurmay'a sorular sorulmuş ve oradan cevaplar alınmış, bunların da kasalara konulduğu söylenmiş ve hatta birinde havaleniz var. Ben onu bir dilekçemde fotokopisini şeye eklemiştim. Onları sakladığınız yer neresi onu merak etmiştim. Yani bu bizim suçlanma sebebimiz. Diyorlar ki '2008 yılında gelen evrakı niye 2012 yılına kadar sakladınız.' Biz de diyoruz ki 'devlet sırrıydı bunlar, o kasanın içinde duruyordu. Mahkeme başkanından sonra biz bunları açtık.
* Şengün: Nerede duruyor bu kasa bilmiyorum.
* Çalmuk: Beyaz bir kasaydı, küçük.
* Şengün: Nerdedir bu kasa sizin odanızda mı?
ŞENGÜN'ÜN ÜZERİNE ATMAYA ÇALIŞTI
* Çalmuk: Önce sizin odanızdaydı, sonra benim odamdaydı. Anahtarı kimdeydi diye soruyorum. Hatta buzdolabının yanındaydı.
* Şengün: Hatırlamıyorum. Yani kasa size niye gitti?
* Çalmuk: Sizin odanızda buzdolabına yer kalmamıştı...
* Şengün: Öyle mi gitti, başka şekilde mi gitti bilmiyorum. Anahtarı bende, kasa sizde, niçin?
* Çalmuk: Yer kazanmak için.
* Şengün: Odada bir şey yok ki yer kazansın.
* Çalmuk: Yani kapının girişinde solda hemen köşedeydi. Oraya sonra buzdolabı koyunca…
* Şengün: O kadar detayları şu an hatırlamıyorum.
* Çalmuk: Yok biz suçlandığımız için…
* Şengün: Hatırlamam mümkün değil onları. Yalnız belgelerin geldiği ve daha sonra yayıldığı, zamanında okunmadığı söylendi. Kamuoyunda söylendi. Ne derece doğrudur, nedir, ne değil bilmiyorum.
* Çalmuk: Ben savunmada 'başkan beyin kasasında duruyordu bu evraklar' diye bir savunma yaptım da, onu ispat etmek için size soruyorum başkanım.
* Şengün: Başkan beyin kasası yok.
* Çalmuk: Yani mahkeme başkanının denetiminde.
* Şengün: Hayır efendim, öyle birşey yok. Mahkeme kasası olsa sizin orada ne işi var.
* Çalmuk: Kasa benim odada duruyordu, anahtar sizdeydi.
* Şengün: Olmaz öyle birşey.