Türkiye'deki 2018 yılına ait deprem yönetmeliğine uygun bir şekilde yapılacak olan binaların yaşanan depremde yıkılmayacağı belirtiliyor. Peki Türkiye'de binalar neden yıkılıyor? Binalar genel anlamda eksik malzemeden kaynaklı mı yıkılıyor yoksa bina inşa edilirken ne tür kusurlar işleniyor? İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Doç Dr. Murat Serdar Kırçıl ile Yıldız Teknik Üniversitesi Yapı Malzemeleri Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç Dr. Özgür Çakır genel olarak binaların neden yıkıldığını SABAH'a anlattı.
*DOÇ DR. MURAT SERDAR KIRÇIL: DEPREM YÖNETMELİĞİNE UYGUN YAPILIRSA YIKILMAZ
*En son deprem yönetmeliği 2018 yılına ait. Bu yönetmelik yeterli bir yönetmeliktir, uyulursa binalar yıkılmaz. Şart ise yönetmeliğin tarif ettiği kalitede malzeme kullanacaksınız. Türkiye'nin yeni deprem haritası neredeyse parsel bazında tasarımında dikkate alacağımız ivme değerlerini veriyor. Bu anlamda Türkiye'de 1996-1997'den beri bir sıkıntı yok. Deprem yönetmeliğine uyularak projelendirilmiş ve o projesi yerinde harfiyle uygulanmış bir bina depremde yıkılmaz. Hasar görebilir hatta bina kullanılmayacak ağır hasar görebilir ama içinde insanlar sağ çıkarlar can kaybı olmaz.
BİNALARLA İLGİLİ DÖRT SIKINTI VAR
*Türkiye'deki binalarla ilgili sıkıntı şu: Bir proje yerinde tam olarak uygulanmıyor, iki malzeme kalitesinde sorun olabiliyor, üç işçilik sıkıntılı olabiliyor, dört denetim tam yapılmıyor. Yani projeyi yerinde uygulanıyor mu uygulanmıyor mu, bunun denetimi çok zayıf Türkiye'de. Bina malzemesinden bir şey çalındığını zannetmiyorum. 20 katlı bina yapıyorsunuz, kolona beş tane demir az koyarak para kazanamazsınız. Özellikle kesme kuvvetini karşılamak için ihtiyaç duyduğumuz yanal donatılar, eksik koyulabiliyor. Örneğin demirler tam koyulmuştur ama onları birbirine tutturacak kancaları yetersiz kalabiliyor.
ZEMİN BÜYÜTMESİ BÜYÜK PROBLEM
*Zemin büyütmesi de bir problemdir. Bu son İzmir'in Bayraklı ilçesinde bir dolgu zemin olması önemliydi. Çünkü ana kayada deprem olduğu zaman binaya gelene kadar bir takım etkiler büyüyerek gelir. Eskiden bunlar hesaplarda dikkate alınamıyordu ama şimdi yürürlükteki yönetmeliklerde dikkate alınabiliyor.
*Demiri yeniden eritip yeniden üretilmesi yaygın bir şekilde yapılıyor mu bilmiyorum ama demiri ikinci bir işleme tabii tutmak malzeme kalitesinde dayanımında ve sürekliliğinde azalmaya sebep olabilir, sakıncalı bir şeydir. İstanbul'da bir buçuk ile iki milyon arasında bina olduğu söyleniyor. Hızlıca denetlenip göçecek olan 45 bin binanın bulunması gerek.
DOÇ DR. ÖZGÜR ÇAKIR: BETONARME BİNALARIN 50 YILLIK ÖMRÜ VAR
* Betonarme yapılar 50 yıllık bir servis ömrüne göre projelendiriliyor. Zaman içerisinde kalitesiz işçilik ya da yapının kullanım amacının değiştirilmesinden kaynaklı durumlar yaşanıyor. Örneğin konuk olarak inşaat edilmiş yapının daha sonra hastane ve dershane binasına dönüştürülmesi veya projede ön görülen izin verilmiş olan kat sayılarının arttırılmış veya taşıyıcı sistem elemanlarında kolonların, kirişlerin kesilmesi, duvarların yıkılması hatta kirişlerin içerilerinden tesisat geçirilmesi gibi faktörler yapının sahip olmuş olduğu dayanım kriterlerini ciddi anlamda bozan durumlar.
TÜRKİYE'DEKİ GENEL UYGULAMADA KÜRDE HASSASİYET YOK
* Betona mutlaka belirli bir süre dayanım kazanana kadar kür uygulanması gerekiyor ama Türkiye'deki genel uygulamaya baktığımız zaman kür konusunda hassasiyet gösterilmediği görülüyor. Bu da betonun dayanım kazanma seviyesini oldukça düşürüyor. Zeminden itibaren sıfırdan inşasında betonlar, kolonlar, tabliyeler ve kirişler dökülüyor. Üstüne kat çıkabilmesi için bir süre geçmesi gerekiyor. Kür dediğimiz şey elemanlarımızı su ve kür uygulayarak dayanım kazanma hızını arttırmak. Belirli taşıma kalitesine ulaşsın ki üst katları da o şekilde güvenli bir şekilde oluşsun. Özellikle betonarme yapılarda kolon, kiriş gibi bölgelerde çok hassas bölgelerde uygun sıkıştırma ve döküm tekniklerinin uygulanmamasına bağlı olarak da yine ana taşıyıcı madde olan betonda kusurlar oluşabiliyor. İşçilikte uygun pas paylarının yani örtü betonunun uygulanmış olması gerekiyor, uygulanmayınca sorun oluyor. İncelediğimiz birçok yapıda mevcut bir proje var ama ne yazık ki projede donatı sayılarına ve çaplarına pek uyulmamış olduğunu görüyoruz. Bütün bunları topladığını zamanda betorname yapılarda bir anlamda deprem karşısında hasarlar oluşuyor.
BETON BİLEŞENLERİNDE EKSİKLER ÇIKINCA BİNA YIKILIYOR
*Van, Erzincan, Elazığ depreminde binalar çöktü hatta İstanbul'da deprem olmadan yakın zamanda çok bina göçtü. Bunlar beton kalitesiyle alakalı, beton bileşenlerinde çimento miktarı az olabiliyor, agrega (betonda kullanılan taşlara verilen isim) uygun olmayabiliyor, çok fazla su katılabiliyor. Yani uygun tasarlanmamış bir beton malzeme hem yapı görevini göremiyor hem de hasar olduğu zaman böyle çok vahim durumlar ortaya çıkabiliyor, Betonda basınç C30 dayanımında olması gerekirken, toz haline gelen malzemelerin dayanımları ne yazık ki 3-4 megapaskal dayanımın sınıfında."
İŞÇİLİK KALİTESİ OLDUKÇA ÖNEMLİ
* Kolon kiriş birleşim bölgelerinde hassaslaşma oluşabilecek bölgelerde sıklaştırılmış olması gerekiyor. O donatıyı bağlayan, betonla buluşturan, betonu döken, betonu işleyen kişiler olduğu için işçilik kalitesine mutlaka dikkat etmek gerekiyor.
*Betonarme elemanlar kompozit yapı malzemeleri yani beton ve çelikten oluşuyor. İki malzemenin beraber çalışması önemli. Eğer donatılarda herhangi sebeple paslanma dediğimiz hasar varsa o zaman betonarme elemanlarda hem çatlaklar oluşabiliyor hem de deprem karşısında betonarme eleman olarak davranamayabiliyor. Bu da yapı hasarlarından yapı göçmelerine varan hasarlara neden olabiliyor.
İşte İzmir'deki yıkımın bilançosu! Havadan böyle görüntülendi...