Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, " Yargı süreci devam ederken bir hakimin, mahkemenin önündeki konuyla ilgili Adalet Bakanı olarak yorum yapmam hiç uygun düşmez. Çünkü hakim, savcının amiri değiliz. Hakim, savcı dosyayı delillerine göre değerlendirir ve kararını verir" dedi.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, TBMM'de gazetecilerin sorularını cevapladı. Gül, Berberoğlu kararına ilişkin olarak Kılıçdaroğlu'nun eleştirilerine, "Yargı süreci devam ederken bir hakimin, mahkemenin önündeki konuyla ilgili Adalet Bakanı olarak yorum yapmam hiç uygun düşmez. Çünkü hakim, savcının amiri değiliz. Hakim, savcı dosyayı delillerine göre değerlendirir ve kararını verir. Adalet Bakanı, yürütmenin mensubu olan birinin görülmekte olan bir konuyla ilgili süreç devam ederken görüş açıklamasını hukuk devleti yaklaşımına uygun olmadığına inanıyorum. Anayasa mahkemesi kararları bağlayıcıdır. Anayasa Mahkemesi kararları kişileri, kurumları , mahkemeleri, yargıyı bağlar. Bu Anayasa'da da, kanunlarda, Anayasa Mahkemesi kararları sonrasındaki işlemlerde de bellidir. Bunun yine değerlendirmesini mahkemeler yapacaktır. Bu konuyla alakalı hukuk devletinde kurullara, kurumlar ile işleyen bir sistemdir" dedi.
KOLTUĞUNUN ALTINDA KASETLERLE GELEN BİRİNİN BİZLERE SÖYLEYECEKLERİNİN HİÇ BİRİNİ KABUL ETMİYORUZ
Gül, Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştirilere, "Koltuğunun altında kasetlerle gelen birinin bizlere söyleyeceklerinin hiç birini kabul etmiyoruz. Bizim tek derdimiz adalete hizmet yönünde emaneti koruyabilmektir. Bizim yürüyen bir davayla ilgili benim prensibim, biz hakim ve savcılara amiri değiliz. Hakim, savcı dosyasına göre karar verir. Yargısal süreç kendi mecrası içinde devam eder ve kanun yollarında kendi mecrasında itiraz yollarına bakılır. Türkiye'de yargısal yetkiyi sadece hakim ve savcılar kullanır. Bunun ötesindeki hiç bir tutumu kabul edemeyiz" ifadelerini kullandı.
Gül, batılı devletlerin Müslümanlara yönelik hakaretlerine yönelik soruya, "Hiç bir hukukta nefret suçları, kişi haklarına saldırılar kabul edilemez. Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik asla kabul edilemeyecek hukuk, insanlık dışı açıklamalara karşı hukuk gereğini yapacaktır. Nitekim bu yönde bir savcılık süreci başlamıştır. Kim olursa olsun, hiç bir şekilde suç işleme özgürlüğü yoktur. Özellikle Avrupa'da İslama yabancılara yönelik bu düşmalığın had safhaya gelmiş olması Avrupa'daki siyasetçilerin bazı siyasetlerine, bazı medya diline etkili olduğunu görüyoruz. Bu nefret dilinin, söyleminin sona ermesi insanlık, hukuk Avrupa'nın söyleyegeldiği değerler bakımından olması gereken ilke. Ama bunu korumayan bazı siyasetçilerin olduğunu görüyoruz. Buradan Peygamberimize yönelik saldırıları da hiç bir insan kabul edemez. Peygamber efendimizin doğum yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu günlerde Peygamber efendimiz bütün insanlığa kıyamete kadar barışı, esenliği getiren bir liderdir, yol göstericidir. Onun bu rehberliğine bütün insanlığın, Macron'un da, bütün Avrupa'nın da, bütün insanlığında kıyamete kadar ihtiyacı var" şeklinde konuştu.