Diyarbakırlı Rojda Barut (28) 2006'da bir takım çevrelerce kandırılıp örgütün Kuzey Irak'taki kamplarına götürüldü. Rojda, örgütün gerçek yüzünü görünce 2009'da kamptan kaçtı. Kuzey Irak'taki kamplardan kaçtıktan sonra tutuklanıp ceza alabileceği korkusuyla Türkiye'ye dönmeyip Irak Erbil'e yerleşen Rojda burada kendisi gibi örgütten kaçan bir teröristle evlendi.
ÇOCUKLARI İÇİN DÖNDÜ
Barut'un bu evlilikten Dila ve Abbas adında iki çocuğu oldu. Çocuklarda solunum ve kalp rahatsızlığı başlayınca Barut, Irak'ta tedavi imkanı olmayışı, doktor ve hastane yetersizliği nedeniyle çocukları için Türkiye'ye dönme kararı aldı. Yaklaşık 3 ay önce çocuklarıyla birlikte Diyarbakır'daki ailesinin yanına yerleşen Barut bir akrabası tarafından polise ihbar edildi. Tutuklanan Barut hakkında Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Mahkeme, sanığın örgütten ayrıldıktan sonra evlilik yaptığı ve iki çocuğunun olduğuna, tanıdığı teröristleri teşhis ederek örgüt hakkında bilgiler verdiğine dikkat çekti. Barut'un örgütteyken de güvenlik güçlerine karşı herhangi bir silahlı saldırıda bulunmadığı, örgüt içinde lojistik işlerde çalıştırıldığı, ifadelerinde çelişki bulunmadığı belirtildi. Mahkeme, Rojda Barut'u etkin pişmanlıktan yararlandırıp 1 yıl 6 ay 22 gün hapisle cezalandırdı. Bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkemede olumlu yönde kanaat oluştuğundan bu cezası da 5 yıl ertelendi ve serbest kaldı.
ANNE OLUNCA ANLADIM
Rojda ifadesinde şunları anlattı: "14 yaşındaydım. Kandırılıp dağa götürüldüm. Ancak örgütün gerçek yüzünü görünce ayrılmaya karar verdim. Beni cezaevi dedikleri yeraltındaki mağaralara hapsettiler. Bir yolunu bulup kaçtım. Bize sürekli, 'Polis, askerin eline sakın düşmeyin. Sizi işkence ederek öldürürler' diyorlardı. Kafamda bu önyargılar olduğu için Türkiye'ye dönmeye cesaret edemedim. Erbil'de benim gibi örgütten kaçan eşimle 11 yıldır evliyiz. İki çocuğumuzda başlayan rahatsızlık benim gözümü kararttı. Çünkü Irak'taki tedavi imkanları çok yetersiz. Çocuklarımın en iyi Türkiye'de tedavi olabileceğine inandığım için her şeyi göze alarak geldim. Ben tutuklanırsam bile ailem çocuklarımı tedavi eder dedim. Yıkmak, bölmek için silah alıp dağa çıktığımız Türkiye'ye anne olduktan sonra nasıl muhtaç olduğumuzu daha iyi anladım. Çocuklarıma daha iyi bir gelecek, daha iyi eğitim ve tedavilerinin daha iyi şartlarda yapılması için Türkiye'ye geldim. Çocuklarımın tedavisine başlandı, devletin vatandaşına ayrım yapmadığını gördüm" dedi.