Fetullahçı Terör Örgütü'nce (FETÖ) gerçekleştirilen 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan örgüt üyeleri hakkında başlatılan soruşturmalarda, Milli İstihbarat Teşkilatı'nca (MİT) tespit edilen ByLock adlı haberleşme programında bulunan örgütün iç yazışmaların delil olarak sunulmasına yapılan itiraz hakkında Anayasa Mahkemesi (AYM) tarihi bir karar verdi.
FETÖ'ye üye olmak suçundan yargılanan ve hapis cezasına çarptırılan FETÖ mensubu Bestami Eroğlu, kararı 'ByLock yazışmalarının delil olarak kullanılmasının özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği' iddiasında bulunarak temyize taşıdı. Karar Yargıtay tarafından da onanınca FETÖ mensubu Eroğlu bu kez; Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak itirazda bulundu.
FETÖ DAVALARINI DELİLSİZLEŞTİRME ÇALIŞMASINI AYM'NİN KARARI ÖNLEDİ
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 17 Eylül 2020'deki, FETÖ mensubunun söz konusu başvurusunda Anayasa'nın 20. maddesinde yer alan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ve 22. maddesinde düzenlenen haberleşme hürriyetinin ihlal edilmediğine karar verdi.
AYM'nin bu kararıyla birlikte terör örgütünün faaliyetlerine elişkin en önemli delillerden birini etkisizleştirme tuzağını bozmuş oldu.
"BYLOCK'UN DELİL OLARAK KULLANILMASI HABERLEŞME HAKKININ İHLALİ DEĞİLDİR"
15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından Eroğlu hakkında FETÖ/PDY'ye üye olma suçunu işlediği isnadıyla başlatılan soruşturma doğrultusunda Ağır Ceza Mahkemesince kamu davası açılmıştı. Hazırlanan iddianamede Eroğlu'nun örgütün haberleşme aracı olan ByLock programının kullanıcısı olduğu tespitine yer verilerek Eroğlu'nun terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermişti. İistinaf başvurusunda bulunan Eroğlu, Bölge Adliye Mahkemesi'nden ret kararı almış, karar Yargıtay tarafından da onanmıştı. Yargıtay'dan da istediği kararı alamayan FETÖ mensubu Eroğlu, Anayasa Mahkemesi'ne aynı iddia ile bireysel başvuru yaptı.
"BYLOCK VERİLERİ, SUÇ VE SUÇLULARIN TESPİTİ İÇİN ÖNEMLİ BİR ARAÇTIR"
Anayasa Mahkemesi söz konusu iddialar hakkındaki kararını açıkladı. Eroğlu'nun kişisel verilerinin korunmasını isteme hakkına ve haberleşme hürriyetine yönelik müdahalenin amacının FETÖ/PDY terör örgütünün ve faaliyetlerinin tespiti ve bu suretle suç işlenmesinin önlenmesi olduğuna dikkat çekti.
ByLock haberleşme programı verilerinin elde edilmesi, tahlil edilmesi ve soruşturma makamlarına aktarılmasının, yine Eroğlu'nun bu programı kullanıp kullanmadığının ortaya konulması gayesiyle iletişim kayıtları ve hangi baz istasyonlarından servis aldığının tespit edilmesinin belirtilen amaca ulaşılması yönünden elverişli bir araç olduğu vurgulandı.
Anayasa Mahkemesi, müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelip gelmediği ve bu çerçevede Eroğlu'nun ByLock verileri ile iletişim kayıtları ve baz hareketliliğinin temin edilmesinin son çare olarak başvurulan bir araç olup olmadığının incelendiğini belirtti.
MİT GÖREVİNİ YAPMIŞTIR!
AYM; FETÖ/PDY'nin kendine özgü yapısı ve gizlilik esasına dayanan çalışma yöntemi ile birçok ülkede kendine alan açmış en organize ve tehlikeli terör örgütlerinden biri olduğunu işaret ettiği kararında, örgütün faaliyetlerinin ve mensuplarının tespiti için gizlilik taşıyan istihbarat tekniklerine başvurulmasının kaçınılmaz hale geldiğinin altı çizilirken Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) görevleri detaylıca anlatıldı.
"Hiçbir demokratik devlet, kendi varlığına yönelmiş tehditler karşısında hareketsiz kalamaz." denilen kararda örgütün faaliyetlerinin ve üyelerinin tespitinde ByLock sunucusundan elde edilen veriler oldukça önemli bir role sahip olduğu vurgulandı. Ayrıca, örgütün birçok üst düzey yöneticisi ByLock verilerinin analizi neticesinde tespit edildiği hatırlatıldı.
Anayasa Mahkemesi kararında şu ifadelere yer verdi:
"Bu bakımdan istihbarat yöntemleriyle ByLock sunucusunda bulunan verilerin elde edilmesi ve bunların yargılama makamlarına aktarılması demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olma kriterini taşımaktadır. Ancak ByLock sunucusundan elde edilen veriler başvurucu (Bestami Eroğlu) ile ilgili olarak otomatik sonuç doğurmamıştır. Başvurucunun ByLock haberleşme programını kullanmasına yönelik iletişim bilgilerinin tespit edilmesi şeklindeki müdahale 5271 sayılı Kanun'un 134. ve 135. maddeleri uyarınca ve hâkim kararına dayalı olarak gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle müdahalenin demokratik toplumda gerekli ve amaçlanan hedefler açısından orantılı olduğu sonucuna ulaşılmıştır."
DEVLETİN BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZMAYA YÖNELİK FAALİYETLER İSTİNA GETİRİR
AYM, Anayasa'nın 13. maddesindeki ölçütlere ve 14. Maddesine atıfta bulunduğu kararında Devletin bölünmezliğine kast olması, Cumhuriyetin ortadan kaldırılmasına yönelik faaliyetler durumunda kişisel verilerin korunması hakkının özel güvencelerden istisna tutulabileceğini bildirdi.
Anayasa'nın 13. Madesindeki ölçütler ve 13. Maddesindeki yer alan ifadeler şöyleydi:
"Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Söz konusu başvuruda başvurucu FETÖ mensubu Eroğlu'nun kişisel verilerinin korunmasını isteme hakkına ve haberleşme hürriyetine yönelik müdahalenin amacının millî güvenliğin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesiyle yakından ilgili olduğu kaydedildi. Kamu makamları, örgütün faaliyetlerinin ve mensuplarının tespiti ve örgütün kamu düzeni ve millî güvenlik üzerinde doğurduğu risklerin önlenmesi için yalnızca adli soruşturma yapmakla yetinilmesinin yetersiz kalacağı kanaatine ulaşıldığı belirtildi. Bu nedenle ceza soruşturması kapsamında bulunmayan birtakım gizli istihbarat tekniklerine başvurulduğu ve bu yönteme başvurulmasında, örgütün Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenliğine yönelik 15 Temmuz 2016 tarihinde görünür hâle gelen tehdidin büyüklüğünün etkili olduğu inkâr edilemeyeceği ifade edildi.
Bu doğrultuda, kişisel verilerin korunmasına getirilen istisnanın gerekliliğine dikkat çekilen karar açıklamasında; istisna hâlinin, özel güvencelerin tamamının ortadan kalkmasını gerektirmediği, somut olayın özelliği gözetildiğinde sınırlı olduğu, verilerin uzun süre saklanmadığı, veri sahibiyle ilgili olarak otomatik sonuç doğurmadığı etkili yargısal denetim güvencelerinin sağlandığı değerlendirilmesine yer verildi.
ByLock verilerin örgütün faaliyetlerinin ve mensuplarının açığa çıkarılması amacının dışında kullanıldığına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığı aktarılan kararda, başvurucu Eroğlu'nun da bu verilerin amacı dışında kullanıldığı yönünde bir şikâyeti olmadığına işaret edildi. ByLock'tan elde edilen verilerin yalnızca bu örgüte üye olma suç isnadıyla yürütülen ceza yargılamasında kullanıldığı ve yargılama süresince saklanması öngörüsüne uyulmadığı yönünde hiçbir şikâyeti olmadığına dikkat çekildi.
ByLock'tan elde edilen verilerin Eroğlu ile ilgili olarak kendiliğinden sonuç doğurmadığı, öncelikle kolluk birimlerince ardından da yargı mercilerince değerlendirilip analizi yapıldıktan sonra soruşturma konusu edildiği anımsatıldı.
AYM kararında son olarak, FETÖ mensubunun itiraz haklarını derece mahkemeler önünde dile getirebildiği ve kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına yönelik özel güvenceler bakımından bir şikâyeti bulunmadığı gibi, bu güvencelere yönelik herhangi bir eksikliğin de tespit edilmediği belirtildi.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlal edilmediğine karar verdi.