Türkiye'nin asırlık yemek kültürü Emine Erdoğan himayesinde hazırlanan "Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı" kitabıyla dünyaya tanıtılacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan öncülüğünde, ünlü şefler ve akademisyenlerin desteğiyle hazırlanan uluslararası gastronomi kitabı ile Türk mutfağının zenginliği dünyaya tanıtılacak.
Sağlıklı, geleneksel ve atıksız tariflerle gastronomi literatürüne katkı sağlanması amacıyla Emine Erdoğan öncülüğünde, Cumhurbaşkanlığı himayesinde hazırlanan eser, dünyanın dört bir yanındaki gastronomi okurlarının beğenisine sunulacak.
TÜRKÇE VE İNGİLİZCE YAYIMLANACAK
Öncelikle Türkçe ve İngilizce yayınlanacak kitabın, ileride farklı dillere de çevrilmesi planlanıyor.
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) iş birliğinde, Prof. Dr. Mehmet Öz, Prof. Dr. Arif Bilgin, Prof. Dr. Günay Kut, Doç Dr. Özge Samancı, Nevin Halıcı, Gönül Paksoy, Vedat Başaran, Arda Türkmen, Ömür Akkor gibi isimlerin arasında yer aldığı akademisyen, uzman ve şeflerin katkısıyla, Ebru Erke'nin yayın koordinatörlüğünde hazırlanan kitabın ocak ayında yayımlanması planlanıyor.
Emine Erdoğan, bu proje çerçevesinde, "Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı" kitabına katkı sunan akademisyen, uzman ve şeflerle Huber Köşkü'nde bir araya geldi.
"ANADOLU'YU TANITMANIN EN ETKİLİ YOLU DA, GASTRONOMİ"
Kitaba verdikleri katkılar sebebiyle akademisyen, uzman ve şeflere teşekkürlerini ileten Emine Erdoğan, "Bugün, buluşmamıza vesile olan kitabımıza verdiğiniz katkılar nedeniyle ise, her birinize müteşekkirim. İnanıyorum ki, bu ortak çaba sayesinde, mutfak kültürümüzü çeşitli yönleriyle yurtdışında tanıtabileceğiz. Zengin mutfak kültürümüzü layıkıyla tanıtma gereğini, en çok yurtdışına çıktığımda hissediyorum. Afrika'dan Latin Amerika'ya, Uzakdoğu'dan Avrupa'ya yaptığımız tüm ziyaretlerde görüyorum ki, mutfağımızın üstüne bir mutfak gerçekten yok! Bolluğun ve bereketin coğrafyası Anadolu'yu tanıtmanın en etkili yolu da, gastronomi. Başka mutfaklarda tek bir ana renk varken, bizim gastronomi tarihimiz geniş bir coğrafi deneyimin ve renkli bir kültür mozaiğinin ürünüdür. Bu çeşitlilik, hoşgörü kültürümüzün izlerini de taşır. Katalanlı bir yazarın çok güzel bir sözü var; "Yemek sanatı, tencereden seyredilen coğrafyadır der. İşte bizler de, bu coğrafyanın zenginliğini, ayırıcı vasıflarını gastronomi üzerinden tanıtma sorumluluğu içindeyiz. Bizim kültürümüzde, yemeğin karın doyurmanın çok ötesinde anlamları var malumunuz. Hayatın kılcal damarlarına nüfuz eden, yazılı olmayan, fakat herkesçe konuşulan hayli zengin bir dili var. Cenaze evinde helva kavurmanın, hastaya çorba yapmanın, bayram sofralarını baklava ile şenlendirmenin ifade ettiği nice duygu var. Her bir tarifimiz, içinde nice güzel tat ve aroma yanında hikayeler de barındırıyor. Güçlü toplum yapımızın zemininde büyük sofraları, paylaşmayı ve dayanışmayı bir yaşam biçimi olarak öğütleyen mutfağımızı görüyoruz.
BİZİM KÜLTÜRÜMÜZDE YEMEK BİR ŞİFA ARACI
Öte yandan, bizim kültürümüzde yemek bir şifa aracı. Osmanlı mutfağında birçok reçetenin hekim tavsiyesi ile oluşturulduğunu biliyoruz. Etin, meyve ve pirinç ile buluşmasının, sağlıkla ilgili bir nedeni var malum. Bu anlamda Türk Mutfağı, insanın kendi bedenini tanıması, cismaniyetinin şifrelerini çözmesi için de, bir yaşam rehberi. Dolayısıyla, kitabımızın başlığı olan "asırlık tariflerö, bize Türk Mutfağının uzun bir tarihe yayılan bir bilgelik yolculuğu olduğunu da fısıldıyor. Fakat ne yazık ki, yemeğin endüstrileşmesi, bizi beslenmenin özünden, ruhundan ve ahlakından da kopardı. Fast food kültürü, bugün maalesef, dünyayı hasta ediyor. Kronik hastalıklar yüzünden, her yıl gerçekleşen milyonlarca ölümün ardında, yanlış beslenme kültürü olduğunu biliyoruz.
GELENEKSEL MUTFAKLARA HIZLI BİR DÖNÜŞ VAR
Çok şükür ki, dünya bugün yeni bir uyanışın eşiğinde. Geleneksel mutfaklara hızlı bir dönüş var. İnsanlar yemeğin aynı zamanda bir yaşam sanatı olduğunu yeniden hatırlıyorlar. Bunun yanında, doğayla uyum içinde yaşamanın formüllerini arıyorlar. Çevre krizinin etkilerini azaltacak, sürdürülebilir hayatlar inşa etmeye çabalıyorlar. Yeme içme alışkanlıklarını değiştiriyor, israfın olmadığı mutfak anlayışını oturtmaya çalışıyorlar. Çünkü, küresel olarak her gün tonlarca yiyecek çöpe atılıyor. Bunun, çevre ve vicdanlar üzerinde ağır bir yükü var. Tabi bu tablo, yeme içmenin, medeniyet değerlerinden uzak, hazcılığa varan vahim bir noktaya ulaştığını gösteriyor bize. Oysa bizim mutfağımızda, ezelden beri tek bir lokmanın bile israf edilmesini önleyecek nice reçete var. Atıksız mutfak anlayışı, doğaya saygımızın yanında, edep ve adap kültürümüzün de yansımasıdır."
"TÜRK MUTFAĞININ DÜNYAYA İHTİYACI OLAN BİLGELİĞİ SUNACAĞINA İNANIYORUM"
Tüketim toplumunun beslenme üzerindeki etkilerine de değinen Emine Erdoğan sözlerini, "İnsanlık, yürüdüğü yolda her zaman yeni arayışlar içinde olmuş ve sürekli bir şeyler denemiştir. Bazen dener başarırız, bazen dener yanılırız. Yirminci yüzyılda, tüketim toplumunun ürettiği yeme içme alışkanlıkları, ne yazık ki insanlığın en büyük yanılgılarından oldu. İşte bu nedenle, medeniyet geçmişimizi, arkeolojik bir çalışma titizliğiyle daima araştırmalı, doğunun ve batının görgüsünü buluşturmalıyız. Tam da bu noktada, aşında tuz ve şeker kadar duygu ve kültür de olan Türk Mutfağının, dünyaya, ihtiyacı olan bilgeliği sunacağına inanıyorum. Tüketim toplumunun açtığı hasarlara, irfan dolu mutfağımız şifa olsun inşallah." ifadeleriyle sonlandırdı.
Huber Köşkü'nde düzenlenen buluşmaya Prof. Dr. Arif Bilgin, Gönül Paksoy, Doç. Dr. Özge Samancı, Vedat Başaran, Ömür Akkor, Ebru Erke, Zeki Açıkgöz, Sinem Özler, Ali Ronay, Arda Türkmen, Savaş Aydemir, Şerife Aksoy, Sezai Erdoğan, Eyüp Kemal Sevinç, Cüneyt Asan, Aydın Demir, Fatih Tutak, Sezai Erdoğan, Elif Balcı Fisünoğlu, Gönül Paksoy katıldı.
KİTAPTA ÇOK SAYIDA TARİF VE ATIKSIZ MUTFAK ÖNERİLERİ VAR
"Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı" kitabında coğrafi işaretli ürünlerden sokak lezzetlerine kadar Türkiye'ye has zengin tariflere yer verilecek.
Yemeklerin sağlıklı malzemelerle ve "atıksız" bir şekilde nasıl hazırlanacağına ilişkin özel bir bölümün de bulunduğu kitapta sağlıklı beslenmeye yönelik uzman görüşleri ve öneriler de bulunuyor.
Kitapta ayrıca sağlık durumları sebebiyle farklı beslenme şekillerine ihtiyaç duyanlar için glutensiz beslenme, süt içermeyen gıdalar, vegan ve vejetaryen besinlerle hazırlanan özel tarifler ile Anadolu otlarından hazırlanan yemek tarifleri, kutlama/özel gün yemekleri, imece usulüyle hazırlanan yemekler ve fermante gıdalara yönelik tarifler de okuyucularla buluşturulacak.