* 12 eylül zulümdür, zillettir, hezimettir, rezalettir, cinayettir
* 15 Temmuz'da olduğu gibi 12 Eylül de dış bağlantılıdır.
* Yunanistan'ın provokasyonları 12 Eylül'ün mirasıdır.
"12 EYLÜL'ÜN KARANLIK YÖNLERİ BÜTÜNÜYLE ORTAYA DÖKÜLMÜŞTÜR"
Zor ve metanetli olan 12 Eylül vesayetinin milli ve siyasi hafızadaki vahim sonuçları hâlâ mevcuttur.
Belirsizliği kuşatan esrar perdesi kaldırıldıkça, aziz millet varlığı kutlu iradesine tartışma kabul etmez istikbaline sarıldıkça 12 Eylül'ün karanlık yönleri bütünüyle ortaya dökülmüştür.
Siyaset kurumunun görevi yaşanan acıklı dönemlerin bir fezlekesini düzenleyip geleceğin Türk nesillerinin ihtiyaçlarını tespit etmektir.
Elbette her gün bir düşmanın boğaz tokluğuna casusluğunu yapanlar için bu düşüncelerimin geçerliliği olmayacaktır.
Türkiye'ye her türlü müdahale ve operasyona müsait hale getirenler, dış teşviklerle millete silah doğrultanlar tarihin akış istikametinin tersine kürek çekmişlerdir. Hiçbir zulmün kalıcı olmayacağını haksızlıkların ilahiyane ayakta duramayacağını açıklıkla söylemek mümkündür.
Yıllar sonra 12 Eylül darbecilerin mahkemeye çıkartılarak yargılanması, hayatlarını kaybetlerine rağmen hak ettikleri cezaları almaları, vatana ve millete karşı işlenen suçların karşılıksız bırakılmayacağının delilidir.
Devlet Bahçeli: "12 Eylül zulümdür, zillettir, hezimettir, rezalettir, cinayettir" | Video
"DARBE TÜRKİYE'NİN ON YILLARINI ÇALMIŞTIR"
12 Eylül zulümdür, rezalettir, cinayettir. 12 Eylül cuntasına bedel ve beyin olanlar ise tek kelimeyle zalimdir.
Darbeler Türk demokrasi kültürünü zedelemiştir. Vesayeti özendirmiştir. Statükoyu beslemiştir.
Her darbe, her muhtıra, her kalkışma, her ara rejim özlemi gayri ahlakidir, gayri millidir, gayri insanidir.
Çok partili hayata geçtikten bir süre sonra Türkiye'nin önü silah zoruyla kesilmiştir. Demokrasiye kast edilmiştir.
Darbe Türkiye'nin on yıllarını çalmıştır.
Her darbe haksızlıkların ve kanunsuzlukların sivrilmesi demektir.
Çıkar ilişkilerini kurumsallaştırmış, uzun seneler mahkum olmanın toplumsal ekonomik travmalara kaldıraç işlevi görmüştür. 12 Eylül 1980 öncesi var olan olayların, asayişsizlik vakalarının, terör eylemlerinin etraflıca sorgulanması, daha müreffeh bir gelecek adına mecburiyettir. Türk gençlerinin hedef alınması analiz edilmelidir. Artık gerçeklerin üzerini örten sis bulutu dağılmıştır.
1980 öncesi bölgesel gelişmelerin sürat ve seyriyle bunun ülke içindeki yansımalarına bakıldığında Türkiye'nin darbe ortamına sürüklendiğini görmemiz kaçınılmazdır.
Kutuplaşmış bir Türkiye'nin yay gibi gerilmesi ve müdahale şartlarının oluşması melanet bir projedir. 12 Eylül darbecileri tarih huzurunda Türk milletinin değerlerine kıymış, vahşete mihmandarlık vesayete de mimarlık yapmışlardır.
"BİZİM ÇOCUKLAR BAŞARDI" DEMEK TÜRKİYE'NİN EMPERYALİZMİN TUZAĞINA DÜŞTÜ DEMEKTİR"
12 Eylül öncesinde Şili'de Güney Kore'de Bolivya'da gerçekleşen darbeler; Sovyetler'in Afganistan'a müdahalesi, İran şahının devrilmesine çanak tutmuş emperyalizmin yüksek gerilim atmosferi Türkiye'yi kuşatmıştır.
24 Nisan 1979'da ABD yönetiminin isimleri tarafından hazırlanan rapor askeri müdahalenin yaklaştığına işaret etmiştir. "Bizim çocuklar başardı" demek Türkiye'nin emperyalizmin tuzağına düştü demektir.
15 Temmuz'da da analarından doğduğuna pişman edilmişlerdir. Aynısıyla 15 Temmuz'da da olduğu gibi 12 Eylül de dış bağlantılıdır.
Darbeci Kenan Evren'in dönemin ABD Başkanına yazdığı mektupta minnet duyan, boyun eğen bir anlayışın küllenmiş izleri görülürken; Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına alınmasına ön şartsız onay da vardır.
Yunanistan bugün Ege'de tahriklerine, gerilim politikalarına hız veriyorsa bunun geri planında 12 Eylül cuntası vardır.
Darbeci Evren, yıllar sonra itiraf gibi bir açıklama yaparak Ege sorunu konusunda Yunanistan'dan yazılı bir güvence almadan NATO'ya girmesine izin vermesini pişmanlıkla ifade etmiştir.
Milli tezlerimiz darbeciler tarafından rafa kaldırılmış, Türkiye'nin egemenliğine dayalı çıkarları unutulmaya terk edilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanım, değerli misafirler 12 Eylül'den sonra reva görülen yargısız infazlar, işkenceler eziyetler Türkiye'nin kara bir dönemini resmetmektedir. MHP ve ülkücü kuruluşlar davası 1981'de açılmış 587 dava arkadaşımız büyük haksızlıklara maruz kalmıştır.
Macron bunu bilmeli, Miçotakis bunu duymalı. Millet iradesi yalnızca Allah'ın himayesine girer. Bunun dışındaki her irade ya yıkılacak, ya da imha edilecektir.
Devlet Bahçeli: "Miçotakis bunu duymalı" | Video