Bu sistemle yoğun bakımdaki virüslü hava, diğer alanlara geçmeden özel filtrelerde temizlenerek dışarıya atılıyor. Böylece sağlık personeli daha güvenli ve konforlu bir şekilde çalışabiliyor. Virüsün yayılması da engelleniyor.
Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında Sancaktepe'de inşa edilen Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi'nin yoğun bakım üniteleri ve hasta odalarının tüm detayları ilk kez Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından görüntülendi. Başta koronavirüs olmak üzere, salgın, deprem ve afetlerle mücadelede aktif rol oynamak üzere 1008 yatak kapasitesi ile hizmete açılan Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi Başhekim Yardımcısı Opr. Dr. Mehmet Yılmaz Salman, 432 yatak kapasiteli yoğun bakım servisinde şu anda 40 hemşire ve 10 hekimin hizmet verdiğini açıklayarak "1 Haziran itibariyle açıldı hastanemiz. Yaklaşık 2 aylık bir süredir hizmet veriyoruz. Anadolu yakasında diğer hastanelerdeki Kovid pozitif hasta sayılarının azaltılması ve hastanelerin normal işleyişine dönebilmesi için burayı bir merkez haline getirmeye çalıştık. Toplamda 1008 yatak kapasiteli hastanemizde 572 yatak normal servislerde kullanılabiliyor. Ancak ileriki dönemlerde yoğun bakım yatağına ihtiyaç artarsa normal yatakları dahi yoğun kolaylıkla yoğun bakıma çevirebileceğimiz bir sistemle kuruldu burası" dedi.
"NORMAL YOĞUN BAKIMLARINDAN ÇOK FARKLI"
Yoğun bakım odalarında tüm hasta odalarının tek kişilik ve negatif basınçlı izole odalar olarak planlandığına vurgu yapan Dr. Salman, bunun önemini şöyle özetledi:
"Yoğun bakım hasta odalarına iki kapıdan geçilerek girilebiliyor. Negatif basınçlı odalar sayesinde içerideki virüslü havanın sirkülasyonu diğer alanlara geçmiyor. Filtrelerde tamamen temizlenip temiz hava olarak dışarıya atılıyor. O yüzden de personelimiz ve biz, hasta odaları dışındaki alanlarda yorucu koruyucu ekipmanları sürekli kullanmak zorunda kalmıyoruz. Sadece maske ve bonelerimiz bile yeterli olabiliyor. Burayı diğer hastanelerin yoğun bakımlarından ayıran en önemli özelliği bu. Normal yoğun bakımlarda negatif basınçlı odalar olmaz. Hastalar da arena şeklindeki alanlarda bir arada takip edilir. Ama pandemi hastanelerinde, enfeksiyon hastalıkları ile ilgili, bu tür bulaşıcı hastalıklarla ilgili kliniklerde negatif basınç ve tek kişilik izole odalar çok önemli. Biz burada bunu sağladığımız için hem hasta hem çalışan açısından daha güvenli bir ortam oluyor. Hastalarının odaları dışındaki bölgelerde virüsten arındırılmış alanlar oluşturabiliyoruz. Pandemi hastanelerindeki planlama o yüzden normal yoğun bakımlardakinden çok farklı."
"HASTA ODALARINA GİRİŞTE TAM KORUMA"
Salgının Türkiye'de başladığı Mart ayından pandemi hastanesinin açılmasına kadarki süreçte Sancaktepe Prof. Dr. Şehit İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile buraya bağlı Çekmeköy Devlet Hastanesi'nde oldukça önemli tecrübeler edindiklerini ve bu tecrübeyle pandemi hastanesinde görev yaptıklarını anlatan Dr. Salman, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlhan Varank Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yoğun bakımda bölümlemeler yapmıştık. İzole odalar oluşturup pozitif basınçlı normal odaları negatif basınca çevirmiştik. Yani normal anestezi veya yoğun bakım odalarını koronaya ve salgına uyumlu hale getirmiştik. Ama buradaki odalar en baştan o şekilde dizayn edildi. Bunlar her şeyden önce personelimizi korumak için önemli. Hastalığın yayılmasını da engellemek adına da faydalı. Sağlık personelimiz sadece hasta odalarına girerken ekstra koruyucu ekipmanlarını giyiyor. Eldiven, galoş, bone, sadece yüzü açıkta bırakan tulum, maskeler ve gözlük ile koruyucu siper giyerek hastanın yanına giriyoruz. Özellikle aerosol oluşturan işlemler dediğimiz, hastaya ağız burundan yapılan girişimler, entübasyon gibi işlemler, ortama damlacık yayabilecek riskli durumlar söz konusu. Hasta odasından ilk kapıdan ara bölgeye çıkar çıkmaz da enfekte kıyafetler çıkarılıp tıbbi atık olarak çöpe atılıyor. O kıyafetlerle bu koridorlara çıktıkları anda risk oluşturabilirler. Yoğun bakım uzmanları, sağlık personellerimiz, acilde çalışan arkadaşlarımız, en ön saflarda mücadele veriyor. Onların sağlığı bizim için çok önemli."
"MASKE TAKMAK BURADA YATMAKTAN DAHA ZOR DEĞİL!"
"Şunu söylemek zorundayım, maske çok basit bir önlem. Ulaşması ve kullanması o kadar kolay ki?" diyen Dr. Mehmet Yılmaz Salman, şu uyarılarla sözlerini noktaladı: "Elimizin altında bu kadar basit bir önlem varken bunu kullanmamak gerçekten çok acı. Sokakta gezerken, markete gittiğimde vs sadece benim maske takmam beni korumaya yetmiyor. Karşımdakinin de maskeli olması gerekiyor. Karşılıklı olarak maske takarsak daha iyi korunuyoruz. Nasıl ki bir kişi yanımızda sigara içiyorsa, sigara dumanından içmesek de zarar görüyorsak, eğer yanımızda maskesiz bir kişi varsa onun da bize zararı olabilir. En önemlisi de şu ki, bu özellikle vurgulamak istiyorum; maske takmak inanın burada yatmaktan, entübe olmaktan, yoğun bakımda tek başınıza bir odada tedavi görmekten çok daha zor değil. Bu nedenle dileriz ki biz kimseyi burada ağırlamayalım."
"TEMENNİMİZ KİMSENİN BU YATAKLARA İHTİYAÇ DUYMAMASI"
Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi yoğun bakım uzmanı Dr. Merve Ocakçıoğlu da Kovid dönemi Çekmeköy Devlet Hastanesi'nde yaklaşık 4 ay boyunca ciddi bir salgınla mücadele deneyimi edindiklerini anlatarak "Halkımızda bir rehavet var ama hastalık ciddiyetini kaybetmiş değil. Hala hem genç, hem yaşlı hastalarda çok ağır bir şekilde seyredebiliyor. Her ne kadar hastalık ağır da seyretse, tedavi başarımız salgının ilk günlerindekine göre daha iyi tabii ki. Ama hastalıkla savaşabilmek için biz sağlıkçılar açısından en önemli şey hastanelerimizdeki yer ve yatak durumu. O yüzden hasta sayısının çok fazla artmaması ve belli bir düzeyde tutulabilmesi lazım. Burada tabii ki bizim görevimiz hastalarımızı tedavi edebilmek, bu yataklar da onlar için var ama içimizden geçen, bu yatakların her zaman boş kalması. Umarım kimsenin bu servislere ihtiyacı olmaz. En büyük görev de halka düşüyor. İnsanların maske ve sosyal izolasyona çok dikkat etmesi gerekiyor" dedi.