TÜRGEV Yönetim Kurulu Başkanı Fatmanur Altun sosyal medya hesabından İstanbul sözleşmesi ile ilgili tartışmalara değindi
Fatmanur Altun'un açıklamaları şöyle;
İstanbul Sözleşmesi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yakıcı bir sorun olan kadına karşı şiddeti önleme amacına matuf olarak dönemin hükümeti tarafından 2011 yılında imzalandı. 2014 yılında yürürlüğe giren yasa kadına karşı şiddeti durdurmaya maalesef yetmedi.
Böyle bir zeminde yasanın tartışmaya açılması daha iyiye ulaşma anlamında doğal bir aşamaydı. Zira kadınlar öldürülmeye devam ederken toplumun her kesiminde bunun nedenleri üzerine farklı yorumlamaların/çözüm önerilerinin üretilmesi kadar doğal bir gelişme olamazdı.
ZEHİRLENMEYE ÇALIŞILIYOR
Bu taleplerin siyasetin diline tercüme edilmesi ve siyasetin çözüm iradesi ile meseleye yaklaşarak konuyu masaya yatırması ise doğallığında ilerleyen sürecin bir başka aşaması idi. Ne var ki gelinen aşamada bu doğal seyir, doğal olmayan müdahalelerle zehirlenmeye çalışılıyor.
"HÜKÜMETİ DÖVME AMACIYLA..."
Pek çok sosyal olayda karşımıza çıktığı gibi bir sosyal sorunun daha "hükümeti dövme" amacıyla sopaya dönüştürüldüğüne, politik çıkar elde etmek için araçsallaştırıldığına şahitlik ediyoruz.
HDP'de yaşanan tecavüz skandalına sesini çıkarmayan, kafasını kuma gömen ve son olarak da mağdur kadının sosyal medyada teşhir edilerek cadı avına maruz bırakılmasına sessiz kalanların İstanbul Sözleşmesi üzerinden yeniden sahne aldığını görüyoruz.
"KADIN DEĞİL DERTLERİ..."
Yeni bir politik silah keşfetmenin hazzı ile kadın konusunda hükümeti duyarsız hatta kötü niyetli gösterebilecekleri bir zemin inşa etmeye çalışıyorlar. Amaç bu kez kadına karşı şiddet üzerinden politik güç devşirmek. Vah ki kadın değil dertleri!
Öyle olsaydı bu kadar yakıcı bir sosyal meselenin sosyal zeminde kalmasına ve bütün tarafların enerjisini bir araya getirmeye azami özen gösterirlerdi.
Kadına karşı şiddet bu toplumda seküler-muhafazakar aklı ve gönlü selim hiç kimsenin tahammülü olan bir konu değildir. Böyle bir vasatta (ister doğru bilgiye ister yanlış bilgiye dayalı olsun) toplumda geniş biçimde eleştirilen bir sözleşmeyi politik kavga aracına dönüştürmek yerine onu iyileştirmek yahut ondan daha iyisini yapmak için neden birlikte çalışamıyoruz?! Bu yakıcı mesele elbirliği ile bütün toplumun enerjisiyle ve sosyal, siyasal bölünmeleri aşan bir dille yeniden ele alınmalıdır. Başımıza gelebilecek en kötü şey; bölünme ve ayrışmadır.
ASLOLAN KADINA ŞİDDETİN ÖNLENMESİDİR...
Kadınların başına gelebilecek en kötü şey ise düşmanlaştırılmış, bölünmüş, işgale ve dış müdahaleye açık hale getirilmiş bir toplumda kadın olmaktır. Kadın sorunlarının cephane olarak kullanılması ise en başta kadınlara ihanettir. ASLOLAN KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİDİR.
Mesele 3-5 ağaç değil, mesele barış değil, mesele özgürlük değil, mesele kadın değil... Nedir meseleniz?!