Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay'ın Ayasofya kararını dün Ulusa Sesleniş konuşması ile değerlendirdi.
Erdoğan'ın konuşması, İstanbul'un fethedildiği 29 Mayıs 1453'ün 600'üncü yıldönümüne atıfta bulunan saat 20.53'te başladı:
Müze statüsünden çıkmasıyla Ayasofya Camisi'ne ücretli giriş uygulamasını da kaldırıyoruz.
İnsanlığın ortak mirası Ayasofya, yeni statüsüyle herkesi kucaklamaya, çok daha samimi, çok daha özgün şekilde devam edecek.
Tüm camilerimiz gibi Ayasofya'nın kapıları da yerli ve yabancı, Müslim ve gayrımüslim herkese sonuna kadar açık olacaktır.
Hazırlıkları süratle tamamlayarak 24 Temmuz 2020 Cuma günü, cuma namazı ile birlikte Ayasofya'yı ibadete açmayı planlıyoruz.
Herkesi, ülkemizin yargı ve yürütme organları tarafından alınan Ayasofya kararına saygılı olmaya davet ediyorum.
Uluslararası alanda bu konuda ortaya konan her türlü görüşü elbette anlayışla karşılarız. Ancak, Ayasofya'nın hangi amaçla kullanılacağı konusu, Türkiye'nin egemenlik haklarıyla ilgilidir.
Bu konuda, görüş belirtmenin ötesindeki her türlü tavrı ve ifadeyi, bağımsızlığımızın ihlali olarak kabul ederiz.
Türk milletinin Ayasofya üzerindeki hakkı, yaklaşık 1500 yıl önce bu eseri ilk inşa edenlerden daha az değildir. Tam tersine yaptığı katkılar ve güçlü sahiplenişi itibarıyla milletimizin, bugün insanlık mirasının en önemli eserleri arasında gösterilen Ayasofya üzerindeki hakkı daha fazladır.
Ülkemizde ibadete açık 435 kilise, sinagog ve havra bulunuyor. Bu manzara, farklılıklarımızı zenginlik olarak gören anlayışımızın tezahürü.
Tek parti döneminde alınan bu karar, tarihe ihanet olmanın yanında hukuka da aykırıydı.
Çünkü Ayasofya ne devletin ne de herhangi bir kurumun malı değil, vakıf mülküdür.
Vatikan'ın müzeye dönüştürülerek ibadete kapatılmasını talep etmekle Ayasofya'nın müze olarak kalmasında ısrarcı olmak aynı mantığın ürünü.
Bugün Ayasofya, inşa edildiği tarihten itibaren defalarca şahit olduğu yeniden dirilişlerinden birini yaşıyor.
Ayasofya'nın dirilişi Mescid-i Aksa'nın özgürlüğe kavuşmasının habercisi, Müslümanların fetret devrinden çıkış iradesinin ayak sesidir.
Ayasofya'nın dirilişi, şehitlerimizin ve gazilerimizin emanetlerine gerekirse canımız pahasına sahip çıkma kararlılığımızın remzidir.
Ayasofya'nın dirilişi, Fatih'in fetih ruhunu şad etme yanında Akşemsettin'in maneviyatını, Mimar Sinan'ın estetiğini ve zevkini de yeniden gönlümüzde canlandırmaktır.
Ezanın aslına döndürülmesinden 70 yıl sonra Ayasofya'nın da cami olarak hizmete girmesi, gecikmiş bir yeniden silkiniştir.
Ayasofya'yı insanlığın ortak kültürel mirası vasfını koruyarak ibadete açacağımızın altını çiziyorum.