SABAH, son yılların en büyük casusluk skandalını belgelere dayanarak açıklıyor. Fransız gizli servisinin talepleri doğrultusunda Türkiye'deki muhafazakâr dernekler, cemaatler ve Diyanet İşleri personeli hakkında istihbarat toplayıp Fransa'nın İstanbul Başkonsolosluğu'na veren bir istihbarat hücresi çökertildi.
Hücre, sahte MİT kimliği kullanarak 'DEAŞ ve türevi terör örgütleri hakkında istihbarat topladığını' ileri süren Metin Özdemir adlı şahsın, kendisini kullanan Fransız casus yöneticileri ile anlaşmazlığa düştükten sonra polise gidip şok itiraflarda bulunması üzerine tespit edildi.
İstihbarat hücresinin bilgi topladığı dernekler arasında KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği), FETÖ'nün 2014'te Batı'ya şirin görünmek için operasyon düzenlediği STK'lardan olan KİSEM (Küresel İnsani Yardım ve Siyasi Eğitim Merkezi), Sadaka Taşı ve 2015'te sol terör örgütü MLKP'nin bombalı saldırı düzenlediği Öncü Nesil Derneği bulunuyor.
OLAY NASIL GELİŞTİ
SABAH Özel İstihbarat Bölümü'nün ulaştığı soruşturma dosyası ve istihbarat birimlerinden edindiği bilgilere göre olay şöyle gelişti:
1979 Nevşehir doğumlu olan ve İsviçreli biri ile evlenen Metin Özdemir, iki çocuğunun annesi olan eşinden 2008'de boşandıktan sonra 2011'de Türkiye'ye döndü. Ardından askere gitti, TSK bünyesinde Afganistan'da görev yaparken Fransız ordusu ile temas kurunca 'lejyoner' olmaya karar verdi ve askerlik dönüşü Fransa'nın İstanbul Başkonsolosluğu'na başvurdu. Özdemir, önce konsoloslukta güvenlik görevlisi olarak çalıştı.
Metin Özdemir
BİLGİLERİ VERDİ
Metin Özdemir, 2013'te Fransız istihbaratı DGSE ile irtibatlı olan ve Bruno adlı (kod ismi) şahısla tanıştı. Bruno, Özdemir'e lejyonerlik hedefini gerçekleştirmesine yardımcı olabileceğini söyledi, ancak bunun için talep ettiği bilgileri toplamasını istedi. Özdemir, kendi ifadesine göre aralarında imamların da bulunduğu 120 kişi hakkında bilgilere ulaşıp Fransızlara verdi.
Özdemir, ardından Fransız gizli servisi ile bağlantılı iki farklı şahısla daha irtibat kurdu ve 'case officer' (sahadaki casus yöneticisi) olarak faaliyet gösteren bu iki kişiden de emir almaya başladı. Bu kişileri Virjinya ve Sebastiyan olarak tanıyan Özdemir ifadesinde, şunları söyledi: "Şahısların soy ismini bilmiyorduk. Ankesörlü telefon ile irtibat kuruyorduk. Gizemli şahıslardı. Ajanlık faaliyeti yürüttüğümün farkındaydım."
Topladığı bilgiler karşılığında Metin Özdemir'e önce 300 euro maaş ve yol, yemek parası verildi. Maaşı sonra 600 euroya çıkarıldı.
Özdemir polise başvurduktan sonra MİT İstanbul Bölge Başkanlığı devreye girdi ve casusluk hücresinin tüm bağlantılarını açığa çıkardı.
DERNEKLERE SIZMASI İSTENDİ
Metin Özdemir'den Fatih, Bayrampaşa, Esenyurt, Zeytinburnu, Üsküdar, Ümraniye ve Başakşehir'de bulunan 'muhafazakâr' derneklerle ilgili istihbarat çalışması yapması, hatta derneklere sızması istendi.
Casus yöneticilerindenn Bruno, "Sen benim yüzümü gördün, verdiğimiz işleri yapacaksın, yoksa bunun sonucuna katlanırsın" dedi. Özdemir de bunun üzerine "Eğer konuşursam Fransa'yı zor durumda bırakırım" diyerek Fransızları tehdit etmeye başladı.
Lütfü Yılmaz
HÜCRE GENİŞLEDİ
İstihbarat hücresine İSKİ Fatih Şube Müdürlüğü Kaçak Su ve Alacak Takip Şefliği'nde çalışan Lütfü Yılmaz ile Beyoğlu'nda otel işleten Salih Cemal Yiğit ve cep telefonu işiyle uğraşan Faysal Tambahçesi adlı şahıslar da dâhil oldu. Metin Özdemir; şahıslarla ilk çalışmaya başladığı dönemde onlara sahte bir MİT kimliği gösterdi ve "DEAŞ ile ilgili istihbarat çalışması yapıyoruz. Kamu yararına çalışıyoruz" dedi. Böylelikle Fransızlara çalışırken Türk istihbaratına çalışıyormuş görüntüsü verdi.
CASUSLUKTAN YARGILANACAKLAR
Metin Özdemir, Lütfü Yılmaz, Salih Cemal Yiğit ve Faysal Tambahçeci; TCK'nın 328. maddesi doğrultusunda yabancı devlet yararına, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının veya ülkemizde yaşayanların zararına olacak şekilde siyasi ve askeri casusluk faaliyetinde bulundukları gerekçesiyle yargılanacak.