Çin'den gelip tüm dünyayı etkisi altına alan Korona virüsü (Covid-19) salgını hayatın her alanında olumsuz etki gösterdi. Dünya da vaka sayısı 7 milyonu aşarken ölüm oranı ise 420 bini aştı. Salgın insanlığı kötü etkilerken doğa ise insanların vaktinin büyük kısmını evlerinde geçirmeleri nedeniyle bu süreçte bir nebze de olsa kendini yeniledi. Suların temizlenmesi, nesli tükenmekte olan hayvanların kendilerini toparlamasının yanı sıra hava kalitesinin de tüm dünyada arttığı gözlemlendi. Ülkemizde ise İstanbul'da hava kirliliğinin yüzde 30 oranında azaldığı kaydedildi.
Sivas Cumhuriyet Üniversite'si Çevre Mühendisi Öğretim Üyesi ve Bölüm Başkanı Prof. Dr. Meltem Sarıoğlu Cebeci, Korona virüsün ekolojik dengeye etkileri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Cebeci, yeni tip Korona virüsü salgınının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çevresel açıdan etkiler gösterdiğini belirterek, "Bu etkileri hep birlikte yaşadık. Özellikle iş yerlerinin uzun süre kapalı olması, gerek toplu taşıtın gerekse özel taşıtların trafiğe az çıkması, fosil yakıtların az kullanılmış olması özellikle hava kirliliği seviyelerinde düşüşlere neden olmuştur. Bu düşüşler güzel olmakla beraber uzun vadeli değil kısa vadeli etki yapmaktadır. Yapılan çalışmalarda bunu göstermiştir. Yurt dışında yapılmış bir takım çalışmalar vardır. Örneğin uydudan yapılan görüntülerde Fransa ve İtalya'da uydu görüntülerine bakıldığında azotdioksit değerlerinin düşüşe geçtiği dolayısıyla da hava kirliliğinde düşüşlerin olduğu gözlemlenmiştir" şeklinde konuştu.
ATIK VE ATIK YÖNETİMİ KONUSUNDA ÖNEMLİ SORUNLAR ORTAYA ÇIKTI
Korona virüs salgının her ne kadar insan ölümleri ve kronik hastalarda ağır vakaların geçmesine neden olsa da iyi tarafından bakıldığında kısa sürede olsa çevre açısından olumlu etkiler yaptığını söyleyen Meltem Sarıoğlu Cebeci, virüsün aynı zamanda yoğun hava kirliliği partikül taşımında daha fazla artış gösterdiğini vurguladı.
Prof. Dr. Cebeci, korona virüsün hava kirliliğine sebep olan partiküllerle taşınma ihtimalinin olabileceği, hava kirliliğindeki düşüşle bu ihtimalin azalabileceğinin bilim adamlarınca ifade edildiğini söyleyerek "Çevre açısından, atık ve atık yönetimi açısından önemli sorunlar ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlisi özellikle zorunlu olarak hepimizin kullanmakta olduğu maskeler, tek kullanımlık eldivenler, dezenfektan maddelerinin gelişi güzel ortaya atılması çevresel açıdan önemli bir risk taşımaktadır. Bu nedenle Nisan ayından itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanlığının belirttiği üzere ki Çevre Mühendislerinin de önerisi budur. Maske ve eldivenlerin gelişi güzel ortalığa değil özellikle bina kurum ve iş yeri gibi yerlerde ortak kullanım alanlarına, özel depo edebileceğimiz bir takım atık atacak konteynırların konularak ayrı poşetlere konularak, 72 saat bekletildikten sonra evsel atıklarla birlikte uzaklaştırılması önerilmiştir. Bu çok mantıklı çünkü virüsün bir süre sonra etkisinin geçtiği özellikle 72 saat sonra etkisinin geçtiği şuan ki çalışmalarla gösterilmektedir" dedi.
HASTALIK YAPICI VİRÜSLER İÇİN KONTROL ALTINA ALINMALI
Meltem Sarıoğlu Cebeci, açıklamasının devamında, "Çevresel açıdan ikinci riskimiz ise Hollanda da yapılan çalışmalarda Korona virüs salgının yoğun olduğu yerlerde atık sularda virüs tespit edilmiştir. Korona virüsün belirtileri arasında ateş dışında zaman zaman bazı hastalarda ishal vakalarına rastlanmıştır. Yani dışkıyla birlikte tuvaletler yoluyla atık suya karışması ve atık su arıtma tesislerine gönderilen bu suların risk taşıdığı söz konusu olmaktadır. Türkiye'de bir çok atık su arıtma tesisi çıkışında dezenfeksiyon ünitesi bulunmaktadır.Ben bir Çevre Mühendisi olarak bununla ilgili şunu söyleyebilirim. Atık su arıtma tesislerinde ki bazı çıkış suları sulamada tekrar kullanılabiliyor. Tekrar sulama suyu olarak kullanmayı düşünüyorsak çok dikkatli kullanmamız, hastalık yapıcı mikroorganizma açısından, bakteri ve virüsler açısından kontrol edildikten sonra sulamada kullanabiliriz." ifadelerini kullandı.