Koronavirüs tehlikesi hala devam ediyor. Bu süreçte özellikle bireysel önlemlerin alınması gerektiğine vurgu yapan Medipol Mega Üniversite Hastanesi Organ Nakli Bölümünden Prof. Dr. Onur Yaprak, Türkiye'de bugüne kadar 170 bini aşkın kişinin Covid-19 virüsü ile enfekte olduğunu belirtti. Yaprak, "Bilindiği üzere, SARS-CoV-2 isimli virüsün oluşturduğu Covid-19 hastalığı ülkemizde de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edildi. Yani tüm insanları etkileyen bir salgından söz ediyoruz. Hastalık önce Çin'de görülmesine rağmen ilk büyük etkilenme Avrupa ve ardından Kuzey Amerika'da gerçekleşti. Bugün itibari ile dünyada vaka sayısı 7 milyonu, ölen hasta sayısı da 400 bini geçmiş durumda" diye konuştu.
ARTIK SORUMLULUK VATANDAŞTA
Avrupa ülkelerinde normalleşme sürecinin 1 Mayıs'ta başladığına değinen Prof. Dr. Yaprak, sözlerine şöyle devam etti:
"Ülkemizde ise 11 Mayıs tarihinde AVM ve kuaförlerin açılması ile ilk normalleşme süreci ardından restoranların, kafelerin ve şehirler arası ulaşımın açılması ile de ikinci normalleşme süreci başladı. Normalleşme ekonominin dönmesi, turizmin yapılabilmesi, insanların işlerine gidebilmesi için mecburen olması gereken bir süreç. Normalleşmeye geçiş her zaman vaka artışı riskini de taşır dolayısı ile bu süreçte tüm yükümlülük vatandaşlarımıza düşüyor, temel olarak şu kurallara; maske, sosyal mesafe ve el hijyenine dikkat edersek normalleşme sürecinde hastalanmadan hayatımıza devam edebiliriz. Maskeye ulaşım kolaylaştı ama maskeyi çoğu insanın doğru kullanmayı bilmediğini gözlemliyorum. Doğru bile kullansanız her iki kişi maske takarsa ve sosyal mesafe yok ise hastalığın yakın temasta bulaş oranı yüzde 12.5'dir. Birçok kişinin doğru kullanmadığını veya kimi insanların burunlarını açıkta bıraktığını düşünürsek bu oran yüzde 20 ila 30'a kadar çıkabilir. Bulaşma riskini sıfıra çekmenin tek yolu maskeye ilaveten araya 2 metre sosyal mesafe koymaktır."
VİRÜS ETKİSİNİ KAYBETMEDİ
Prof. Dr. Yaprak, normalleşme sürecinde olduğumuz bugünlerde halk arasında yanlış bir algının bulunduğuna işaret ederek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Covid ilk günlerdekine göre daha hafif geçiriyor gibi düşünülüyor. Virüste genetik olarak mutasyonlar olsa da hastaneye yatış oranlarının azalmasının nedeni, kış dönemi enfeksiyonlarının yazın eşlik etmemesi, testin yaygınlaşması ve tanı alan kişilerin çoğunun zaten hasta değil asemptomatik taşıyıcı olmasıdır. Yani virüs bulaştırıcılığından bir şey kaybetmedi ve risk altındaki 65 yaş üstü vatandaşlarımıza bulaştırılırsa yine aynı ölümcül oranlar gözlenir. Aynı şekilde yazın sıcak havası ile beraber bulaş riskinin azalacağı görüşü de şu anda sıcaklıkları ülkemizden daha fazla bazı ülkelerde yüksek oranda vaka görülmeye başlaması nedeniyle mantıklı görünmemektedir. Normalleşme sürecinde devletimiz tarafından zaten AVM, restoran, spor salonları, şehirler arası ulaşım gibi konularda gerekli yasal düzenlemeler yapıldı. Bu süreçte örneğin restoranlarda masalar arası mesafeler 1.5 metre olacak şekilde düzenlendi, otobüslerde 1 koltuk boş kalması gibi kurallar getirildi."
AVM'LER ARTIK EĞLENCE YERİ DEĞİL
Kapalı ortamlarda klimaların oluşturduğu hava sirkülasyonunun virüsü birkaç metre öteye taşıyabildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Yaprak, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"AVM gibi büyük alanlar için böyle bir hava akımı oluşacağını düşünmüyorum dolayısı ile AVM'lerde maskenin çıkarılmaması yeterli bir koruma sağlayacaktır. Ancak AVM'ler artık bir eğlence yeri gibi görülmemelidir ve kalabalık ortama yol açmamak için alışverişin hızlıca tamamlanması önerilir. Aynı şekilde evlerde de klima çalıştırılmasında herhangi bir risk yoktur. Restoranlarda ise mümkünse klima kullanılmaması ve açık hava ortamı sağlanması daha uygun olacaktır. Restoran çalışanları zaten maske takmakta olup yemek yiyen vatandaşlarda yemek esnasında maskesini çıkarsa da lavaboya uğrarlarsa maskelerinin takılı olması gerekir. Bu şartları sağlamak kaydı ile dışarıda yemek yenmesinde bir sakınca yoktur. Restoranlar zaten gıdaları kapalı alanda muhafaza etmektedirler ancak gıdaya bir virüs bulaşı olsa bile pişmiş gıdalar ile virüs bulaşımı olmamaktadır. Çünkü virüs solunum yolu ile bulaşmaktadır. Spor salonları içinde şu anda klima kullanılmamakta ve spor aletleri arası mesafe açılmış bulunmaktadır. Spor aletlerine dokunduktan sonra mutlaka eller yıkanmalı yada antiseptik ile silinmelidir."
ORTAK ALANLARDAN KAÇININ
Prof. Dr. Yaprak, şehirler arası seyahat edecek kişilerin gittikleri yerdeki hastane kapasitelerini göz önüne alması gerektiğine değinde ve şu ifadeleri kullandı:
"Uçaklarda hepafiltre dediğimiz ameliyathanelerde de kullanılan klima filtresi bulunmaktadır. Ancak, bu sistem virüsü filtre etse de virüsün klimaya ulaşana kadar kat ettiği mesafedeki insanların riskten uzak kalması için kimsenin yolculuk boyunca maskesini çıkartmaması, uçakta yeme içme ve lavabo kullanımından mümkünse uzak durulması gereklidir. Aynı şeyler hepafilteye sahip olmayan otobüs yolculukları içinde geçerlidir. Açık alanda park ve bahçelerde 1.5 metre mesafe kuralı uygulanmalıdır. Maske ile spor yapmanın zor olduğunu düşünürsek maskesiz yapılan açık hava yürüyüş ve koşularında kalabalık ortamlardan uzak kalınmalıdır. Park ve bahçelerde spor aletlerini kullandıktan sonra eller mutlaka antiseptikle silinmeli ya da yıkanmalıdır."
MASKE VE SOSYAL MESAFE ŞART
Tatile gideceklerin ya da çocuklarını kreşe göndereceklerin de uyması gereken kurallar olduğunu belirten Prof. Dr. Yaprak, şu bilgileri paylaştı:
"Havuzlarda zaten klorlama yöntemi bulunduğu için denizinde tuzlu ve geniş su kitlesi olmasını göz önüne alırsak deniz suyu veya havuz suyunun yutulması ile bulaş olmaz ancak burada da yakınınızdaki hasta bir insanın öksürmesi veya hapşırması hastalık için risk oluşturur. Dolayısı ile suyun içinde sosyal mesafeye uyulur suyun dışında şezlonglar arası 1.5 metre mesafe bırakılır ise bulaş riski oluşmaz. Burada da lavabo ve soyunma odası kullanılırken maskenin takılı olmasını önermekteyim. Normalleşme sürecindeki bir diğer konuda kreşlerin hizmet vermeye başlamasıdır. Çocukların maske takması veya aralarındaki mesafeyi koruması zor olabilir. Kreş öğretmenlerinin bu kontrolü sağlaması çocuklara maske değilse bile siperlik ile koruma sağlanması, çocuklar eve gelince evde risk grubunda birisi varsa o kişinin çocuğa maskesiz yaklaşmaması önerilir. Normalleşme sürecinde yukarıda bahsedilen zaruri ihtiyaçlar dışında asker uğurlaması, taziye gibi kültürümüzün alışkanlıklarını bu süreçte askıya almak zorundayız. Aynı aileden olmayan 3-5 kişiden fazla maskesiz mesafesiz kişilerin bir araya gelmelerinde, ister açık alan olsun ister kapalı alan, virüsün yayılımı için büyük bir riski vardır. Son olarak dışarıda kullandığımız her eşyamızı kirli kabul etmeli eve gelince kıyafetlerimizi değiştirmeliyiz. Ancak sırf dışarıdan gelindi diye kıyafetlerin her gün yıkanmasına gerek yok. Fakat cep telefonlarımızı dezenfektanlı bir ıslak mendil ile silmeliyiz."