Harvard Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Timothy McCarthy, siyahi Amerikalı Floyd'un Minnesota eyaletinde gözaltına alınırken ölmesi üzerine ülkede başlayan protesto ve şiddet olaylarını AA muhabirine değerlendirdi.
ABD'nin şu anda çok katmanlı bir krizle karşı karşıya olduğunu söyleyen McCarthy, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından en çok etkilenen ülkenin ABD olduğunu ve ülkede en çok siyahilerin salgından etkilendiğini belirterek, salgının siyahiler arasında korku ve belirsizliğe yol açtığını kaydetti.
McCarthy, salgının yanı sıra ABD'nin aynı zamanda başka bir krizle daha uğraştığının altını çizerek, "Bunun yanı sıra Trump'ın başkanlığı var. Günümüzün siyasi krizi sadece Trump'ın otoriterliği değil aynı zamanda onun kötü niyetli narsistliği, kronik yetersizliği ve empati gösterme konusunda isteksizliğidir." diye konuştu.
Trump yönetimini, "ülkeyi siyasi krize sokan ve ülkeyi mahvetme potansiyeline sahip" bir rejim olarak tanımlayan McCarthy, Kovid-19 salgını ve bu siyasi krize bir de siyahilerin maruz kaldığı ayrımcılığın eklendiğini vurguladı.
- Siyahilere karşı ayrımcılık "ülkenin kadim sorunu"
Ülkenin yeni ve eski krizlerinin bu günlerde birleştiğinin altını çizen McCarthy, ABD'de siyahilere karşı ayrımcılığı "ülkenin kadim sorunu" olarak tanımladı.
McCarthy, ABD'nin polis teşkilatındaki ırkçılık ve şiddet meylinin aslında ülkenin kuruluşundan bu yana var olduğunu belirtti.
Polis gücünün kuruluşunun, kuzey eyaletlerde köleliğin kaldırılıp güney eyaletlerde halen devam ettiği 1700'lü yılların sonlarına denk geldiğini hatırlatan McCarthy, polis gücünün o dönemde güneyden kuzey eyaletlerine kaçan köleleri tutukladığını dile getirdi.
McCarthy, ABD'de polisin teşkilat yapısının halen o dönemden kalma olduğunu vurgulayarak, 1860'lardaki Amerikan iç savaşından 1960'lardaki sivil haklar hareketlerine kadar kolluk gücünün farklı şekillerde özellikle de siyahi vatandaşlara karşı bir tür baskı aracı olarak kullanıldığını anımsattı.
McCarthy, "ABD tarihinde, kurumsallaşmış beyaz üstünlükçülüğünün ve kolluk gücü ya da kanun dışı infazcıların siyahilere karşı şiddet uygulamadığı tek bir gün yoktur." değerlendirmesinde bulundu.
Bugün devam eden protestoların inanılmaz ölçüde yayıldığını kaydeden McCarthy, "Bu gerçekten acıdan, çileden, korkudan, endişeden, nesillerdir devam eden travma ve baskıdan gelen bir çığlıktır ki devletten bir şey talep ediyor ve belki de ABD'de son yarım asırda görmediğimiz ölçüde büyük, devamlı ve yüksek sesli olanıdır." ifadelerini kullandı.
- Artık değişim isteyen sadece siyahlar değil
Ülkede siyahilere karşı ayrımcı bakışın değişebilme imkanı olup olmadığı sorusu üzerine McCarthy, köleliğin kaldırılmasında bazı beyazların da etkin olduğunu anımsatarak, yeterli sayıda insanın istemesi durumunda şartların değişebileceğini söyledi.
McCarthy, eskiden sadece siyahilerin sokaklara çıkıp kendi haklarını savunduklarına ancak bugün sokaklarda çok sayıda beyazın da siyahilerin yanında görüldüğüne dikkati çekti.
Bugünkü hareketlerin geçmişteki sivil hak ve özgürlük hareketlerinden oldukça farklı olduğunu anlatan McCarthy, bugün her şeyin cep telefonlarıyla kayıt altına alınarak sosyal medyada paylaşılmasının değişim için atılan çığlıklara katkı sağladığını belirtti.
McCarthy, dünyanın, Floyd'un 9 dakika boyunca adeta işkence edilerek öldürülmesini, bir cep telefonundan çekilen görüntü sayesinde izlediğine işaret ederek, kendisinin de görüntüyü en az 20 kez izlediğini ve o görüntünün hak talebinde bulunan kitleler için büyük fark yarattığını vurguladı.
Bugün devam eden protestoların en nihayetinde bir harekete dönüşmesi için çok çalışılması gerektiğine işaret eden McCarthy, yine de yaşanan olayların ABD'nin yakın tarihinde bir devrim niteliği taşıdığını kaydetti.
- "Bu, Trump'a karşı bir ayaklanmadır"
McCarthy, Trump'ın olayları ele alış biçimini de eleştirerek "ABD tarihindeki en kötü başkanlardan biri" olduğunu savundu.
Trump'ı, kurumları, değerleri, ideolojileri ve hatta duyguları yıkan bir figür olmakla suçlayan McCarthy, Trump'ı özgürlük, ifade özgürlüğü, eşitlik, insan hakları gibi tüm evrensel değerlerin "antitezi" olarak gördüğünü dile getirdi.
McCarthy, Trump'ın zihniyetinin, ABD'de beyaz ırkçıları cesaretlendirdiğinin altını çizerek, "Bir Trump var bir de Trumpizm var ki ulusumuzun en kötü şeytanlarını cesaretlendirdi. Şu anda, Lincoln'ün iç savaş zamanında söylediği gibi ulusumuzun melekleri ile ulusumuzun en kötü şeytanları arasında tektonik bir ölüm kalım savaşındayız." değerlendirmesinde bulundu.
Trump'ın söyleminin şu anda protestolarla karşılık bulduğunu belirten McCarthy, "Bugünkü ayaklanma diğer her şeyin yanında Başkan Donald Trump'a karşı da bir ayaklanmadır." dedi.
- "Polis şiddeti kurumsal bir sorun"
Kuzey Carolina Eyalet Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Stephen Ferguson da ülkedeki polis şiddetinin temelde polisin eğitiminden kaynaklı olduğuna vurgu yaparak, polis sendikalarının ve silahlanma taraftarı diğer örgüt ve grupların, polis şiddetine yönelik köklü bir değişime izin vermediğini söyledi.
Ülkede silahlı saldırılara karışan polislerin yüzde 98'inin ceza almadığını kaydeden Ferguson, "Sorun aslında sadece polisin davranışlarıyla ilgili değil bu daha çok kurumsal bir sorun." dedi.
ABD'de on gündür devam eden protestoların değişim yolunda bir adım olabileceğine işaret eden Ferguson, Trump döneminde bir değişimin ise söz konusu olmayacağını savundu.
Ferguson, Trump'ın "kaotik bir politika" izlediğinin altını çizerek, "Geleneksel krizlerden sıyrılmak için sözcülerini kullanmıyor. Açık bir reform politikası yok. Son üç dört yıldır gördüklerimize bakılırsa Trump'ın tavrı bize şaşırtıcı gelmemeli. Trump Trump'lığını yapıyor." diye konuştu.
Polisin, protestoculara karşı gösterdiği şiddeti, Kovid-19 nedeniyle kapalı olan iş yerlerinin açılması için bazı eyaletlerde yasama binalarına giderek vekilleri ve eyalet yönetimlerini tehdit eden silahlı beyazlara karşı göstermediğini hatırlatan Ferguson, Trump'ın, polisin bu "çarpık" tavrını desteklediğini sözlerine ekledi.