Ölümlerin hastalıklardan çok, yetersizliklerden ve bakımsızlıklardan kaynaklandığı tezinin aradan 1,5 asır geçti. Koronavirüs günlerinde aynı tabloyla karşı karşıya kalıyoruz. Dünyanın çeşitli yerlerindeki ölümlere baktığımızda aradan 1,5 asır geçtikten sonra bu tespiti haklı kılacak şekilde gerek müdahale, yoğun bakım altyapısındaki hazırlıksızların büyük oranda yer tuttuğunu görüyoruz. Yaşlı insanların bakımevlerinde içinde bulunduğu durum Avrupa'da son derece dramatik bir durum gösteriyor. G-20 pozisyonunda olan devletlerin insan odaklı sağlık politikasından ne kadar uzak oldukları ve yetersiz oldukları görüldü.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten MYK toplantısı sonrası önemli açıklamalar | Video
Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla hayata geçen şehir hastaneleri başta olmak üzere iktidarımızın ilk günden bu yana sağlık alanında gerçekleştirilen devrimler, güçlü altyapı, hastalara müdahale, hastaların misafir edildiği ortamlar, yoğun bakım açısından ne kadar hazırlıklı olduğumuzu göstermektedir.
Bütün sağlık personelimize minnettarız. Hemşirelerimizin gününü kutluyoruz. Bu salgın günlerinde bir kere daha milletimizin takdirini kazanmıştır. Evine gidemeyen hemşirelerimiz var, çocukları, ailesi hastalanmasın diye. Bir kez daha sevgilerimizi ve saygılarımızı iletiyoruz.
Koronavirüs hayatla ilgili, ekonomi, politikalarla ilgili kabulleri altüst edeceği gözüküyor. Neoliberal küreselleşmenin bundan sonra nasıl bir şekil alacağı, daha insana dayalı bir küreselleşmenin nasıl olacağı tartışmalar büyük bir ivme ile güçleniyor. Küresel adalet ve sağlık güçleniyor. DSÖ Başkanı bir aşı bulunduğu zaman bunun herkese eşit dağıtılacağı önemli konulardan biri olacak.
'DARBE' TARTIŞMALARI
'Hükümet seçimle ya da başka şekilde gidecek' diyenler ya da doğrudan bu imalarda bulunanlara maalesef ne parti genel başkanlarından bir yanıt gelmedi.
Bu günlerde bile milletimizin temel değerlerine saldırıda konusunda bir şekilde hız kesmeyenlere cevap verme zaruretimiz de kaçınılmaz oluyor. Bu saldırılara karşı tabi ki susamazdık.
Bu yalan doruk noktasına ulaştı. Hükümet darbe tartışması açıyor diyerek akla hayale gelmeyecek bir yalan ortaya atıldı. Esasında tartışmayı başlatan biz değiliz.
İşi, TSK'ya iftira atmaya kadar getirdiler. 'Görevden alın' deyip kaos siyaseti yapıyorlar. Türkiye'nin bir darbe gündemi yoktur fakat belli bir siyasi odağın iflah olmaz bir darbecilik gündemi vardır.
TÜRKİYE'NİN DARBE GÜNDEMİ YOKTUR
Türkiye'nin bir darbe gündemi yoktur, herkesin bildiği siyasi odağın iflah olmaz bir darbecilik gündemi vardır. Türkiye'de demokrasi yerleşiktir, hükümet işin başındadır. Bütün kurullar anayasal çerçeve içinde görevlerini icra etmektedirler. Bize hem darbecilik tartışması açan arkasından 'darbeye karşı tedbir al' diyenlere söyleyeceğimiz tek şey, bu iflah olmaz zihniyetin nasıl iflah edileceği, nasıl sağlıklı hale getirileceğiz, maalesef uzmanlık alanımızın dışında bir konu.
CHP'NİN SEZAİ KARAKOÇ'U HEDEF ALMASI
Aynı zihniyet tutmuş Gençlik Bakanlığı'nın gençlere dağıttığı kitaplara kafaya katmış. Türkiye'nin büyük şairi ve mütefekkiri Sezai Karakoç'un eserlerini neden dağıtıyorlar diye kafaya takmışlar. Biz bundan büyük gurur duyuyoruz. Herhangi bir kitaptan herhangi bir cümleyi çekerek yargılamaya kalktığınızda dünyada hiçbir mütefekkiri savunamazsınız. Esas olarak bütüncüllükle bakıp, gelecekle ilgili kurdukları bağ bakımından neler söylediğine bakılmalıdır.
CHP içinden birilerinin Sezai Karakoç'u hedef almasını anlıyoruz. Çünkü başka bir şeye mecalleri yok. Biz bakanlığımızın Türkiye'nin ve insanlığın büyük değeri Sezai Karakoç'un gençlere ulaştırılmasından büyük gurur duyuyoruz. İnşallah gençlerimiz bunu yudum yudum okurlar, zihinlerine, gönüllerine nakşederler ve hayatlarında sürekli bu değerleri taşırlar.
MİT'İN KENYA'DAKİ KURTARMA OPERASYONU
İtalyan basınında çok yankılandı, Avrupa basınında çok yankılandı. Kenya'ya yardım gönüllüsü olarak giden genç kız iki yıldır rehin tutuluyordu. MİT kendi istihbarat kapasitesiyle olaya dahil oldu ve genç kızın kurtarılmasında temel bir rol oynadı. Buradan İtalya ile dayanışma içerisinde olduğumuzu ifade ediyoruz. Dünyanın her yerindeki insani misyonlarımızı yerine getirmenin gururuyla MİT Başkanı'na tebriklerimizi iletiyoruz.
LİBYA VE SURİYE'DE YAŞANAN GELİŞMELER
Darbeci Hafter Trablus'a saldırmaya devam ediyor. Artık soykırım ve insanlık suçu haline gelmeye başladı. 9 Mayıs'ta atılan roketler Trablus elçiliğimizin yakın yerine düştü. Bunu çok güçlü bir şekilde kınadık. BM yetkilisi açık bir şekilde bunun sivillere karşı işlenen suçların insanlığa karşı işlenmiş suç olarak değerlendirilmesini istedi. 15'ten fazla kişinin hayatının kaybettiği, 50'den fazla kişinin yaralandığı ifade ediliyor.
Sarrac bu saldırılar karşısındaki cılız kınamaların insanlık suçlarına göz yummak anlamına geldiğini ifade etti. Hafter savaş suçu işlemektedir bize göre. Devletlerin savaş suçları işleyen kişiye nasıl muamele edilmesi gerekiyorsa o şekilde muamele edilmesi esastır.
Elçiliğimizin yakınına düşen roket bizim açımızdan asla kabul edilemez. Oradaki misyonumuz, insanımız hedef olursa Hafter güçlerini bundan sonra bizim için meşru hedef olabileceğini açık bir şekilde söylüyoruz. Suriye'deki İdlib'teki gelişmeleri yakından izliyoruz.
Burada kalıcı ateşkesin sağlanmasını arzu ediyor ve yakından takip ediyoruz. Bundan sonrasındaki istikrarın sağlanması kalıcı ateşkesin sağlanmasıyla ilgilidir. Suriye'de anayasa çalışmaları devam edecekse İdlib'de kalıcı ateşkesin sağlanması en büyük katkı ve enerjiyi verecektir.
Batı Şeria'da Efrat bölgesine ilave konutlar yapılacağını söylendi. Bu yasadışı yerleşim birimlerini arttırma yaklaşımına karşı fiili ve sonuç alıcı tepkiler verilmesi için çağrı yapıyoruz. İsrail'in yaptığı iki devletli çözümü imkansız hale getirmektir. İnsanlığın koronavirüs gibi salgınla mücadele ettiği günlerde bu saldırganlığın küstahça devam etmesi karşısında pratik sonuçları olan adımların atılması gerektiğini tekrar belirtiyoruz.
Geldiğimiz noktada salgını kontrol altına alma eğilimini görmüş bulunuyoruz. Bu noktanın bir rehavet oluşturmaması lazım. Tedbirlere uymaya devam etmemiz lazım. Maalesef televizyonlardaki haberlerde sosyal mesafe kuralına uymayan, maske kullanmayan vatandaşlarımızı görüyoruz. Şunu unutmayalım bu mesele geçmiş değil. Dikkat etmemiz gereken şey tedbirlere ne kadar uyarsak, sosyal mesafeye ne kadar uyarsak, maske takma kurallarını ihlal etmezsek daha güçlü normalleşmeye geleceğiz.
HDP İLE İYİ PARTİ ARASINDA ARACI TARTIŞMASI
Bizi şaşırtan husus şudur; Siyasi partilerin görevi siyasi temsildir. Şeffaflık ve dürüstlük en önemlisidir. Bizim bir Cumhur İttifakı'mız var. Nasıl bir ilişkimiz olduğunu açık ve aleni şekilde söylüyoruz. Karşımızdaki Millet İttifakı bileşenleri flulaşmaya başlıyor. Bir kısmı içinde ya da dışında görünüyor. Gayet göreceli bir durum söz konusu. Millet İttifakı kimlerden oluşuyor? Açık şekilde söyleyecekler. Burada mahcubiyetle karışık bir gizlilik söz konusu. HDP 'Bizi zihretmeseniz de bizimle ittifak halindesiniz.' diyor. 'Biz yokmuşuz gibi davranmanız, siyasi kurallara uygun değil.' diyor. Bu ittifak kimlerden oluşuyor, CHP'ye, diğerlerine sormak lazım. Aranızda nasıl bir ilişki var.
MEMLEKET MASASI ÖNERİSİ
Böyle bir gündemimiz yok. Millet İttifakı içindeki siyasi parti mensupları darbeci sözlerde bulunuyorlar, ittifak içinden bunlara cevap gelmiyor. Karşı karşıya oturup ne konuşacaksınız? Sürekli olarak masanın ayağını kesenler, 'saray rejimi' diye Sayın Cumhurbaşkanını hedef alanlarla hangi zeminde bir araya gelip, hangi kurallar içinde konuşacaksınız. Bunu gündeme almamız için herhangi bir sebep yok. Asgari nezaket olmadan masa kurulamaz.