İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde DHKP-C terör örgütü yöneticiliği suçundan yargılanan Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek, terör örgütünün talimatıyla başlattığı ölüm orucu sonucu 7 Mayıs'ta hayatını kaybetmişti. Terör örgütünün talimatıyla ölüm orucuna girip hayatını kaybeden İbrahim Gökçek'e Karşıyaka Hâkimi Ayşe Sarısu Pehlivan'dan destek gelmiş, Pehlivan'ın Gökçek'i masumlaştıran skandal paylaşımları ardından HSK harekete geçmiş ve hakkında inceleme başlatmıştı.
BİR DESTEK DE İZMİR HÂKİMİNDEN
İbrahim Gökçek ile ilgili bir hâkimin daha paylaşımları ortaya çıkmış İzmir Hâkimi Orhan Gazi Ertekin'in İbrahim Gökçek'in öldüğü gün vefat haberinin son dakika olarak düşmesinden kısa süre sonra sosyal medya hesabında önce siyah sayfa paylaştığı, ardından ölüm oruçlarıyla ilgili paylaşımlarda bulunduğu ortaya çıkmıştı. Hâkim Orhan Gazi Ertekin'in yine sosyal medya hesabı üzerinden 5 Mayıs'ta İbrahim Gökçek'in büyük bir resminin de bulunduğu ölüm orucuna ara vermesine ilişkin haberi paylaşarak "Oh Allah'ım! Yüreğimiz avucumuzda kulağımız kapıdaydı günlerdir.." paylaşımında bulunması dikkatlerden kaçmamıştı.
GEZİ İDDİANAMESİNİ YAZAN SAVCILARA CEMAATÇİ YAFTASI
Hakim Ertekin'in Suvar isimli internet sitesinde ara ara yazı yazdığı, Gezi Parkı iddianamesini de bir yazısına konu ettiği saptandı. Ertekin'in bir yargı mensubu olmasına rağmen bir yayın organında iddianameyi eleştirmesi dikkat çekti. Hakim, yazının ilgili bölümünde şu ifadelerde bulundu: Kamuoyunda "Gezi İddianamesi" veya "Kavala iddianamesi" olarak çağrılmaya başlanan 16 sanıklı 657 sayfalık "ikinci nesil gezi iddianamesi" nihayet zuhur etmiş bulunuyor. Bu yeni sürümün Cemaat yargısının ürününe göre hangi yeni donanımları içerdiği henüz muamma. İddianame üzerine yapılacak çok fazla hukuki tartışma var.
Bir defa bu metin ceza hukuku anlamında bir iddianamenin temel unsurlarını içermiyor. Bir "adli kolaj" olarak çağrılabilir. Bir "sürrealist adli gezinti türü" bile denilebilir. Bundan dolayı argümanları ve mantığı ceza yargılamasına müsait değildir. İddianame başlığı konulan bu metin, içine aldığı her kişi, olay ve 'şey' üzerinde zıplayarak bizden geniş bir spekülasyon yapma hakkını talep etmektedir. Düşünsel çerçevede bu talepte bir sorun yoktur. Sorun, bir yargı organının böyle bir talepte bulunması ve bulunabilmesidir. Fikirleri netleşmiş, tartışmaya ve ikna etmeye açık olmayan tam da bu nedenle hakikatte yargılamaya/yargılanmaya da müsait olmayan bir metin ile karşı karşıyayız. Bütün bu cümlelerden olmak üzere bir "Kanguru İddianamesi" ile yüz yüze bulunduğumuzu söylemek bir sorumluluğun yerine getirilmesi olacaktır…