AK Partili Metin Külünk: "Rand Corporatıon raporu ile Anayasa Mahkemesi'nin kararı birbirine benziyor"
Anayasa Mahkemesi, Edirne'de eski adı Özgürlük ve Dayanışma Partisi olan Sol Parti'nin binasında "Katil, hırsız AKP" yazılı pankartı açan, dönemin Başbakanı'na ve AK Parti'ye hakaret eden ÖDP'lilerin başvurusunu yedi yıl sonra skandal bir kararla ifade özgürlüğü kapsamında kabul etti.
Anayasa Mahkemesi'nin bu skandal karar için eski AK Parti Milletvekili Metin Külünk SABAH'a çarpıcı açıklamalarda bulundu.
DEVLETİN TERÖR VE TERÖRİZMLE MÜCADELESİNİ SEKTEYE UĞRATAN BİR KARAR
Metin Külünk, Anayasa Mahkemesi'nin son yıllarda üst üstte verdiği bazı kararların ülkeye yönelik operasyon çekenlerin ve ülkeyi teslim almak isteyenlerin işlerini kolaylaştırdığını ve millet ve devlet ittifakının bunu yapanlara karşı mücadele kararlılığı olduğunu ve Türkiye'yi hiçbir gücün teslim alamayacağını belirtti.
Anayasa Mahkemesi'nin en son verdiği bu kararın devletin terör ve terörizmle mücadelesini sekteye uğratmaya yönelik olduğunu söyleyen Külünk, terör örgütlerinin Türkiye'ye yönelik eylemlerini meşrulaştırma noktasında maalesef ciddi sıkıntı içerdiğini ifade etti.
KARARI HUKUKUN ARKASINA SIĞINARAK MEŞRULAŞTIRMAK İSTİYORLAR
Metin Külünk, "Türkiye'de devlet bir yanda toprak bütünlüğüne saldıranlarla diğer taraftan devleti içerden çökertmeye çalışanlarla mücadele ederken 'katil' sözüne ifade özgürlüğü diyen Anayasa Mahkemesi, aldığı kararı hukuk kavramının arkasına saklanarak bir anlamda meşrulaştırmak istiyor" dedi. Külünk şunları söyledi:
"Siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güvenlik güçlerinden birisi olsanız, bu karardan sonra nasıl hareket edersiniz? Elbette polis hukukun ve adaletin emrindedir. Ancak polis hukukun emrindeyken terörist dilediği gibi hareket etme şansına sahip midir? Devlete, millete ve demokrasiye, toprak bütünlüğüne karşı suç işlemede hürriyetti var ama devlete, millete, demokrasiye karşı suç işlemeye yönelik polisin kanundan kaynaklanan hakkını kullanmak söz konusu olduğunda, polisin davranışlarının maksadını aşar şekilde yorumlayan Anayasa Mahkemesi bu kararı hukuka dayandıracak. Bu kararı kabul etmek mümkün mü? Mümkün değil."
"TERÖR VE TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE BİR PARTİNİN İŞİ DEĞİLDİR"
Anayasa Mahkemesi kararındaki bazı ifadelerin tehlikeli olduğunun altını çizen AK Partili Metin Külünk, "Anayasa Mahkemesi şöyle diyor: 'Güvenlik merkezli olmayan yöntemlerin benimsenmesini savunanlar, devletin ve doğal olarak devlet iktidarını kullanan iktidar partisinin terörle mücadele sırasında meydana gelen ölümlerden sorumlu olduğunu ileri sürmektedir. Bu anlamda iktidarda bulunan partiye 'katil' denmesi mevcut güvenlik politikalarından memnuniyetsizliğin en sert biçimde ifadesi olarak anlaşılmalıdır.' Bu tehlikeli bir cümledir. Bir kere terör ve terör örgütleriyle mücadele bir partinin işi değildir. Terörle mücadele, Türkiye'nin devletin güvenliğine, devletin varlığına, toprak bütünlüğüne, demokrasinin, milletin birliğine ve beraberliğine yöneliktir. Terör örgütlerinin saldırılarıyla mücadele sadece bir partiye ait bir mesele midir, bir parti politikası mıdır, devlet politikası mıdır? Bizim bildiğimiz devlet kendi varlığına kastetmek isteyen suç ve terör örgütleriyle de milletinin hukukunu ve devletin birliğini koruma noktasında kanunun kendisine verdiği hukukun sınırları içerisinde yetkiyi, maksimize ederek kullanır!"
"SUREYE'NİN KUZEYİNDEKİ HAREKÂTLAR ÖNLERİNDE GELİNCE NE KARAR VERECEKLER?"
AK Partili Külünk, "Mahkemenin önüne Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirdiği Barış Pınarı, Bahar Kalkanı, Zeytindalı, Fırat Kalkanı Harekatları ile ilgili bir dava giderse bu başvuruların sonucunda Türk Ordusunu bu anlamda, töhmet altında bırakacak bir karara, hukuk kavramının arkasına saklanarak mı imza atacak?" diye sordu.
GÜVENLİK GÜÇLERİNİN MORALİNİ BOZUCU BİR KARAR
Metin Külünk, Anayasa Mahkemesi'nin daha önce Twitter ile Wikipedia karalarını özgürlük kavramlarının arkasına saklanarak aldığını ama Wikipedia açıldıktan sonra ilk yaptığının Türkiye'nin haritasını değirmek olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
"Anayasa Mahkemesi'nin soruyoruz, asli vazifeniz nedir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olarak benim için Anayasa Mahkemesi'nin asli vazifesi bu toprakların hukukunu korumaktır. Anayasa Mahkemesi, devletin birliğine yönelik, terör örgütlerinin saldırılarını meşrulaştırma hakkını nereden buluyor? Terörle bu derece canhıraş mücadele edildiği bir süreçte, güvenlik kuvvetlerinin moralini bozucu bu kararı alma hakkını nereden buluyor?"
FETÖ İLE POLİS AKADEMİSİNDE GÖREV YAPANLARLA BİR BAĞINIZ MI VAR?
Külünk, "Soruyoruz, geçmişte polis akademisinde Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Türk Devleti'nin kurumlarına sızdığı dönemlerde, polis akademisinde görev yapanların, geçmişte sahip oldukları iletişim ağının kendileri üzerinde bir baskısı mı var ki, toplumda infiale neden olacak kararların altına imza atılıyor?" dedi.
KENDİ ÜLKESİ ALEYHİNE BÖYLE BİR KARARI AMERİKA DA ALMANYA DA VERMEZ
Amerika'nın ya da Almanya'nın en üst mahkemeleri kendi ülkelerinin aleyhinde böyle bir karar veremeyeceğini anlatan Külünk, "Mahkeme üyelerinin hiçbirisi 'Bu benim hakkım, bağımsız karar organıyım, bu kararı istediğim gibi verebilirim, hukuk kavramlarının arkasına saklanarak bu kararları verdik!' diyemezler. Şimdi soruyorum, Amerika'nın en üst mahkemesi kendi ülkesinin aleyhine bir karar verebilir mi, Almanya verebilir mi? Veremez!" dedi.
Bakan Soylu'dan Anayasa Mahkemesi'ne sosyal medya tepkisi: Çelişkili kararlar alıyorlar | Video
PKK'NIN TARTIŞMAYA AÇMA BAŞLIĞINI NASIL KULLANIR?
Anayasa Mahkemesi kararında yeralan "PKK, olayların meydana geldiği tarihte ve hâlen, ülke için öncelikli bir güvenlik eksenli terörle mücadele politikasını eleştirmekte, bilhassa sert güvenlik önlemlerine başvurulmasını tartışmaya açmaktadır" cümlesi için AK Metin Külünk, şu sert eleştirileri yaptı:
"Anayasa Mahkemesi binası İncek'te muhtemelen mahkeme üyeleri, dünyayı sadece İncek'in etrafındaki binalardan ibaret sayıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin terörle mücadele konusunda sadece Çukur eylemleri esnasında değil, tüm süreçlerde tek bir vatandaşımızın zarar görmemesi için dikkat etti, dünyada eşi benzeri az bir mücadele şekli gösterdi. Anayasa Mahkemesi, "PKK, olayların meydana geldiği tarihte ve hâlen, ülke için öncelikli bir güvenlik eksenli terörle mücadele politikasını eleştirmekte, bilhassa sert güvenlik önlemlerine başvurulmasını tartışmaya açmaktadır" cümlesini, PKK'nın tartışmaya açma başlığını nasıl kullanır? Bu ülkenin en yüksek yargı mekanizması nasıl en sert güvenlik tedbirlerini tartışmaya açmak başlığını kararın gerekçelerinden kabul edebilir?"
"RAND CORPORATION RAPORU İLE ANAYASA MAHKEMESİ KARARI BİRBİRİNE BENZİYOR"
Türkiye'nin PKK terör örgütüne karşı mücadelesinde inanılmaz bir mesafe kat ettiğini belirten Külünk, "Yakın zamanda birileri de 'Türkiye'nin PKK'nın Suriyeli kolu ile hemen görüşülmeli' dedi. Birileri hemen terör örgütünün dilini kullanarak PKK'nın arkasındaki akla mesaj verdi. Bende diyorum ki, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın içerisine Rand Corporation raporu mu kaçtı acaba? Raporun muhtevasıyla karar birbirine o kadar benziyor ki, sanki PKK silahlı bir terör örgütü değil, masum bir sivil hareketmiş gibi Anayasa Mahkemesi'nin hukuk boyutunda bu örgütün dilini ve bu örgütün sert tedbirleri başlığını tartışmaya açıyor. Belirttiği o cümle kararın kendisinden daha kritik bir hamle!" dedi.
DEVLETİN BİRLİĞİ İLKESİNİ TASFİYE ETMEK İSTEYEN BİR AKIL VAR
Koronavirüsü ile devletin ve milletin birlikte mücadele ettiği bir zaman diliminde Anayasa Mahkemesi'nin bu kararının dikkatten kaçmaması gerektiğini vurgulayan AK Partili Metin Külünk, "Dünyada şehir devletçiklerine bölmek isteyen devletin birliği ilkesine tasfiye etmek isteyen bir akıl var. Anayasa Mahkemesi şunu bilmeli ki, bu ülke Sevr Anlaşması ve İkinci Sevr tartışmalarını bitirmiş bir millet ve devlettir. Anayasa Mahkemesi bu temelde, meselelere yaklaşması gerekiyor" diye konuştu.
" 'KATİL POLİS', 'KATİL DEVLET' DENDİĞİNDE NE KARAR VERECEKSİNİZ?"
Anayasa Mahkemesi'nin katil kelimesinin ifade özgürlüğü olarak karar vermesini eleştiren Metin Külünk, "Anayasa Mahkemesi terör örgütü mensuplarının katil kelimesinin kullanmasının önünü açsın, olsun bitsin. Bunun adı da ifade özgürlüğü olacak öyle mi? Yarın Emniyet mensuplarının terörle mücadele, kanunların sınırları içerisinde bir eve girmek için koçbaşı kullanmasına dair evdeki şahısların açacağı davada emsaldir bu karar. Siz, katil kelimesini en sert eleştiri olarak kabul ettiğinizde bundan sonra 'katil polis', 'katil devlet' dediklerinde ne diyeceksiniz? Artık Anayasa Mahkemesi'nin verdiği şöyle bir karar var, 'biz katil diyebiliriz' mi denilecek? Bu kabul edilemez!" dedi.
GÜVENLİK GÜÇLERİMİZİ CİDDİ ANLAMDA ZORA SOKACAK BİR KARAR
"Anayasa Mahkemesi, terör örgütünün kullandığı jargonu meşrulaştırmak zorunda mı?" diye soran Metin Külünk, "Anayasa Mahkemesi, FETÖ, PKK, DHKP-C gibi bu terör örgütlerini Türkiye'nin milli güvenliğine tehdit oluşturan bir silahlı terör örgütü olarak kabul ediyor mu, etmiyor mu? Bu sorunun cevabını mahkeme üyeleri bir versinler…" diye bir soru da yöneltti.
Külünk, "Bizim için FETÖ, PKK, DHKP-C milli güvenliğimize tehdit oluşturan silahlı terör örgütleridir. O zaman Anayasa Mahkemesi'nin milli güvenliğimize tehdit oluşturan örgütlerin dilini meşrulaştırma hakkına sahip midir, değil midir? Şimdi siz polis memuru olsanız kapıyı açmayan bir eve nasıl gireceksiniz? Güvenlik güçlerimizin ciddi anlamda zora sokacak bir karar" diyerek karara tepki gösterdi.
AYM'NİN ÜÇ-DÖRT YILDIR ALDIĞI KARARLAR TOPLUM VİCDANINI YARALIYOR
Anayasa Mahkemesi'nin son üç-dört yıl içerisinde verdikleri kararların toplumun vicdanını ciddi anlamda yaraladığını söyleyen Metin Külünk, "Artık Anayasa Mahkemesi'nin varlığını konuşmalıyız! Anayasa Mahkemesi milletin iradesi üzerinde, devlet üzerinde bir vesayet odağı haline dönmemelidir. Bu karar Rand Corporation raporu kokuyor. Anayasa Mahkemesi 15 Temmuz'daki Türkiye'ye yönelik operasyonu gerçekleştirenlerin soft programlarına uyumlu kararlar veriyor. Toplumda bunu bilsin!" dedi.
Anayasa Mahkemesi'nin başka kararlarında nasıl bir tutum sergileyeceğinin merak ettiğini belirten Metin Külünk, "Yarın İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Anayasa'nın dört maddesine aykırı bir şekilde meclisinden çıkardığı "Cem Evleri İbadethane sayılmıştır" kararı Anayasa Mahkemesi'ne geldiği zaman nasıl bir karar verecek ya da İBB başındaki şahsın seçimden önce söylediği 'İstanbul Ankara'dan yönetilemez' diyerek atacağı bir takım adımlar, Anayasa Mahkemesi'nin önüne geldiği zaman nasıl bir karar alacak?" diyerek sözlerini tamamladı.