Türkiye'de ilk Corona virüsü hastalığı 11 Mart 2020'de açıklandı. O günden bugüne 359 Coronavirüs vakası olduğu duyuruldu, dört kişi ise virüsten hayatını kaybetti. Yurt dışından gelenler 14 gün karantina kuralına tabii tutuluyor. Kimi zaman karantinadan kaçanlar da oluyor. Kamu sağlığı için Türk Ceza Kanunu'nda da (TCK) var olan çeşitli maddeler de mevcut. İşte TCK'dan dikkat çeken son dakika ayrıntıları;
Avukatlar Mustafa Tırtır ve Muharrem Kazak, TCK'da kamu sağlığını ilgilendiren kanunu, karantinadan kaçanların ne tür cezalar uygulandığını ve bilinçli bir şekilde Corona virüsü bulaştıranların hangi cezalara çarptırılacağını ayrıntılarıyla SABAH'a anlattı. TCK'da karantinadan kaçana bir yıla kadar hapis cezası verildiği gibi virüsü bir başkasına besinden bulaştırana TCK'nın 185. maddesine göre 15 yıl hapis, öldürme kastıyla bulaştırırsa ve o kişi ölürse TCK 81. Maddeye göre müebbet hapis cezası verilebileceği söyleniyor. Avukatlar Mustafa Tırtır ile Muharrem Kazak'tan kamu sağlığı için kanunlarımızdaki ayrıntılar:
- Koronavirüs salgınını önlemek için yurt dışından gelenlere 14 gün karantina uygulanıyor. Yine virüs tespit edilen hastalar da karantinaya alınıyor. Karantina'dan kaçanlarla ilgili de birçok haber yansıyor. Türk Ceza Kanunu'nda kamu sağlığı açısından bulaşıcı hastalıklarla mücadelede ne tür bir düzenleme var?
- Mustafa Tırtır: Türk Ceza Kanunu'nun 195. maddesinde bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma suçu düzenlenmiş. Bu madde TCK'nın "Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar" bölümünde yer alıyor. Bu maddede "Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" hükmü yer alıyor. Buna göre karantina altına alınan bir yere yetkisiz olarak girilmesi, karantina altındaki yerden kaçılması ya da yetkili makamın aldığı tedbirlere aykırı olacak bütün diğer eylemler iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu eylemlere herhangi bir şekilde yardımcı olmak da suç teşkil ediyor.
KORONAVİRÜSÜ BESİNE BULAŞTIRANA 15 YIL
- Devlet kurumları Koronavirüsün salgın haline gelmemesi için birçok uyarıda bulundu; hijyen kurallarına uyun, maske takın gibi… Birey bilerek bu tedbirlere uymazsa ve aynı zamanda Koronavirüs hastalığını bulaştırmaya çalışırsa Türk Ceza Kanunu'na göre nasıl bir cezaya tabi tutuluyor?
- Muharrem Kazak: TCK'nun yaralama ile ilgili maddelerinde bu fiilin faili "başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi" olarak tanımlanıyor. Yeni tip Koronavirüs'ten dolayı herhangi bir sağlık problemi yaşayanların, sağlığı bozulanların aslında yaralandıkları kabul edilir. Dolayısıyla virüsü bir başkasına bulaştıran kişi TCK anlamında o kişiyi yaralama suçunu işlemiştir. Bunu bilerek yapıyor ise bir yıldan üç yıla hapis cezası öngören kasten yaralama suçundan, bilmeden yapıyor ise taksirle yaralama suçundan cezalandırılır. Ancak işlenen fiil dolayısıyla virüs kapan kişinin ölmesi durumunda TCK'da yer alan kasten öldürme, olası kast ile öldürme veya taksirle öldürme suçları gündeme gelecektir. Diyelim ki, kendisine Koronavirüs bulaşmış biri bilerek ve isteyerek herhangi bir yolla bu virüsü bir başkasına bulaştırıyorsa kasten öldürme suçundan cezalandırılır. TCK'nın 81. maddesine göre kasten öldürmenin cezası müebbet hapis cezasıdır.
Artık böyle bir ortamda herkesin bildiği üzere, çok yüksek ateş, öksürük, ağır seyreden grip gibi semptomlar var ise, kişinin bu virüsü taşıdığı açıktır. Buna rağmen bu kişi dışarı çıkıp herhangi bir şekilde birtakım eylemlerle bu virüsü birilerine bulaştırıyorsa kasten ya da bulaşırsa bulaşsın düşüncesiyle hareket ettiği düşünülür. Kendisinin virüs taşıdığını bilen bu kişi kasıtlı hareketler dışında, yalnızca dışarıda dolaşmaya devam ediyorsa artık ihmal suretiyle kişilerin sağlığını bozmaya yönelik hareket ettiği düşüncesi oluşur ve ihmali davranışla işlenen bu eylemler neticesinde yaralama veya ölüm gerçekleşirse bunların da TCK'da ayrıca yaptırımları düzenlenmiştir.
VİRÜSÜ BİLEREK BULAŞTIRDIĞI KİŞİ ÖLÜRSE MÜEBBET ALIR
- Bilerek virüsü bulaştırmaya çalışanlarla ilgili başka hangi hükümler uygulanabilir?
- Mustafa Tırtır: 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren TCK'da bu hususlarla ilgili çok açık hükümlerin olduğunu söylemek mümkün değil. Ancak bu durum Türk Ceza Kanunu'nun "Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar" bölümünde yer alan 185. madde bağlamında değerlendirilebilir. İlgili kanun maddesinde; içilecek sulara veya yenilecek veya içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını "tehlikeye düşüren" kimseye iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verileceği, bu eylemin kasten değil de dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak işlenmesi halinde de üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verileceği belirtiliyor. Örneğin bir kişinin kendisinde Koronavirüs olduğunu bildiği halde bu tedbirlere uymadan başkalarına yiyecek, içecek hazırlayıp servis etmesi durumunda bu virüs herhangi bir yaralama veya ölüme sonuç vermese dahi kişilerin hayatı ve sağlığı tehdit edilmiş demektir. İlgili maddeye göre bu kişi iki yıldan onbeş yıla kadar, eğer kişi virüs taşıdığının bilincinde değil ise bu defa dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı için aynı maddenin ikinci fıkrası gereği üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile yargılanabilmesi mümkündür.
SALGINLARA KARŞI YENİ KANUNLAR GEREKLİ
- Dünyada Koronavirüs salgını geçtikten sonra gelecekte farklı salgınlar çıkabilir. Türk Ceza Kanunu'ndaki düzenlemelerin yeterliliği yerinde mi sizce?
- Muharrem Kazak: Açıkçası bu virüsün yayılma sebepleri ile ilgili çeşitli spekülasyonlar var. Burada böyle bir salgına karşı belki özel bir kanun ve bu kanuna bağlı yönetmelikler çıkarılmalıdır. Artık savaşlar eskisi gibi topla, tüfekle, insan gücüyle olmuyor. Bu sebeple alınacak önlemler, uyulması gereken kurallar ve müeyyideleri açık bir şekilde düzenleyen normlara ihtiyaç vardır. Bugün bireysel olarak İngiltere'de karantina uygulamasına gidileceğine dair haberler aldık. Vatandaşların uyması gereken kurallar ve müeyyideler önceden açık bir şekilde belirlenmelidir. Aksi halde failler yasada yer alan boşlukları değerlendirecek ve işledikleri kimi fiillerden herhangi bir ceza almadan kurtulacaklardır.
MASKE, DEZENFEKTAN FİYATLARINI ETKİLEYEN 3 YILA KADAR CEZA ALIR
- Koronavirüs için dezenfektan ya da maskelerin fiyatlarında büyük farklar oluştu. 5-10 liralık bir maske şu an 50 liraya satılıyor. Ceza kanununda bununla ilgili nasıl bir düzenleme var?
- Mustafa Tırtır: TCK'nın Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar Bölümü'nde yer alan "fiyatları etkileme" başlıklı 237. maddesinde "sair hileli yollara başvuran kimse" ibaresi yer alıyor. Buna göre temel gıda ve her türlü ihtiyaç malzemesi dâhil olmak üzere böyle bir ortamda örneğin 5 liralık maskeyi 50 liraya satarak "fiyatları etkileyen kimse" 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. TCK'nın 240. maddesinde ise, stokçuluk olarak tabir edilen suç düzenlenmiştir. Elinde olduğu halde bunları satmaktan kaçınıp acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile yargılanır.
Burada vatandaşlarımızın fahiş fiyatı mutlaka "Alo 175 Tüketici Danışma Hattı"nı arayarak bildirmesi gerekir. Aksi halde kimin hangi fiyata sattığının tespiti gerçekten güçtür. Bununla birlikte fiilde herhangi bir suç kastının bulunmadığı tespit edildiği takdirde, Kabahatler Kanunu'na göre idari para cezası verilecektir ki burada da ceza miktarlarının arttırılması gerektiği düşüncesini taşımaktayım.
- Sosyal medyada takipçileri 5-6 milyon olan tanınan kişiler, fenomenler ya da youtuberlar "EvdekalTürkiye" hareketinin aksine sözler sarf edebiliyor. Bu kişiler belli bir kitleye hitap ediyor, böyle bir hakları var mı, hukuki sorumlulukları nedir?
- Mustafa Tırtır: Bu konuda özel bir kanun çıkarılmalıdır. Panik dönemlerinde insanlar yaptıkları yorumlara, attıkları twetlere dikkat etmelidir. Tabi ki ifade hürriyeti ve basın özgürlüğü kapsamı asla daraltılmamalıdır. Ancak böyle dönemlerde milyonlarca insanı paniğe sevk edecek yorumlardan kaçınılmalıdır. Devletin bu noktada çıkarmış olduğu bir talimat olsa, bu tarz hareketler bu talimata aykırılık teşkil edecektir. Ancak Devlet mutlak surette "Evde kalacaksın!" demediği için bundan dolayı cezai bir müeyyidesi bulunmamaktadır. Kimsenin ne olacağını bilmediği bu dönemde "Evde Kal" telkinine uyulmaması yönünde bir yönlendirme, sorumsuz bir davranış olarak nitelendirilebilir. Ancak TCK'da herhangi bir maddenin ihlali değildir. Şahsi görüşüm ise, Dünya Sağlık Örgütü'nün pandemi ilan ettiği, ölüm sayılarının on binlerle ifade edildiği bir ortamda insanların evde kalmasıdır. Hatta yayılımın çok hızla artığı dönemde ise, kısa süreliğine de olsa, karantina uygulamasıdır. Bu yolla yayılım kısmen önlenebilir. Bu açıklamalar dikkate alındığında sokağa çağrı, sosyal sorumluluk bilinci taşımayan yanlış bir harekettir. İtalya'da insanlar sirkülasyon içerisinde olduğu için yayılım kartopu gibi büyümüştür. Bu açıdan bakıldığında da sokağa çağrı, tam manasıyla sorumsuzca bir yönlendirmedir! Bu tarz söylemleri vatandaşlarımızın dikkate almaması lazım!
- Sosyal medyada ve Whatsapp'ta dolaşan ses kayıtlarıyla yalan yanlış bilgiler aktarılıyor. Yalan bilgi yaymanın ve halkı paniğe sevk etmenin hukuki anlamda karşılığı nedir?
- Muharrem Kazak: Bu ses kayıtları ile ilgili kayıtların içeriğine göre TCK'da yer alan bazı suçların oluştuğu söylenebilir. Örneğin; "karantina ilan edilecek gidip gıda maddelerini temin edin" gibi sözler, TCK'nın 237. maddesindeki fiyatları etkileme suçunu oluşturacaktır. Ayrıca TCK'nın 213. maddesinde halk arasında korku panik yaratmak suretiyle tehdit suçu düzenlenmiştir. Ses kayıtlarının içeriğinde de halk arasında korku ve panik yaratacak nitelikte tehdit içeren sözler olursa, diğer şartlar oluştuğu ve başka bir suç oluşmadığı takdirde TCK'nın 213. maddesi oluşabilir. Bu konuyla ilgili olarak da kanunda özel bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünmekteyim. Örneğin TCK'nın 323. Maddesinde "savaş halinde" kamunun endişe ve heyecan duymasına neden olacak veya halkın maneviyatını sarsacak şekilde asılsız veya abartılmış veya özel maksada dayalı havadis veya haber yaymak veya nakletmek suç olarak düzenlenmiştir. Millet olarak topyekûn mücadele verdiğimiz, aslında millet olarak savaş verdiğimiz bu tarz dönemler açısından da böyle bir düzenleme getirilmesi isabetli olacaktır.