İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayten Altıntaş'ın da Osmanlı tıbbı, tıp tarihi, Osmanlı tıbbında sağlıklı yaşam ve İslam ve Osmanlı koku tarihi alanında çalışmaları bulunuyor. Prof. Dr. Ayten Altıntaş, Osmanlı Devleti'nin koruyucu önlem olarak ve sonrasında salgın hastalıklarda kullandığı metotları ve Osmanlı hekimlerinin dikkat ettikleri noktaları SABAH'a anlattı.
Osmanlı Devleti, salgın hastalıklar yaşanmadan önce ve yaşandıktan sonra Osmanlı hekimlerinin tavsiyesi sonrası tedbirler alıyordu. Özellikle havanın temiz olmasına çok önem veren Osmanlı hekimleri, salgın hastalıkların olduğu dönemlerde havanın hastalık taşıdığını belirtip bazı tütsülerin kullanılmasını tavsiye ediyorlardı. Sokakların dezenfekte edilmesi içinde Osmanlı Devleti, gerekli önlemi aldığı gibi Osmanlı hekimleri de salgın hastalığının zararının toplumda en aza indirilmesi için çeşitli güzel kokular tavsiye etmiş, besinlere dikkat ediyorlardı. İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayten Altıntaş'ın da Osmanlı tıbbı, tıp tarihi, Osmanlı tıbbında sağlıklı yaşam ve İslam ve Osmanlı koku tarihi alanında çalışmaları bulunuyor. Prof. Dr. Ayten Altıntaş, Osmanlı Devleti'nin koruyucu önlem olarak ve sonrasında salgın hastalıklarda kullandığı metotları ve Osmanlı hekimlerinin dikkat ettikleri noktaları SABAH'a anlattı.
- Osmanlı tıbbında sağlıklı yaşam için nelere önem verilirdi?
- Tarihin her döneminde salgın hastalıklar olmuş ve insanlar bunun için birtakım önlemler almışlardı. Osmanlılar döneminde de salgın hastalıklar baş göstermiş ve tedavi edilmiştir. Osmanlı hekimleri salgın hastalık durumunda yapılması gerekenleri tıp kitaplarında yazmıştı. Osmanlı hekimleri salgın hastalığın sebebini "Kirli hava" olarak düşünüyorlardı. Savaşlar, hastalıklar zamanında havanın kirlendiği ve "hastalık taşıdığı" kabul ediyorlar ve tedbirlerini ona göre alıyorlardı.
OSMANLI HAVAYI TEMİZLEMEK İÇİN ÜZERLİK VE ARDIÇ DALI TÜTSÜSÜ KULLANDI
- Nasıl uygulamalar yapılıyordu?
-"Hastalık salgını olan yere gitmemek ve orada salgın varsa başka yere ayrılmamak" başlıca düsturlarıydı. Salgınların olduğu yerlerdeki havanın temizlenmesi için birtakım önlemler alıyorlardı. Bunların başında havanın temizlenmesi için "Tütsü yakmak" geliyordu. Evlerde tütsü yakılarak evdeki kötülükleri uzaklaştırmak isterlerdi. Türklerin kullandıkları tütsülerin başında Üzerlik ve ardıç dalı gelirdi. Adetlerimize uygun olarak bunlarla evler yaşanan yerler tütsülenirdi. Ayrıca adaçayı, kekik, sandal odunu, kokulu reçineler (Ak günlük, kara günlük) ile de tütsüler yapılırdı. Özellikle ibadethaneler böyle zamanlarda devamlı tütsülenirdi.
TEMİZ HAVA ÖNEMLİYDİ, GÜLSUYUYLA SİRKE YAŞANAN YERLERE SERPİLİRDİ
- Osmanlı sokakların hijyeni için ne tür uygulamaları yapıyordu?
-Sokakların tütsülenmesi için "sirke" kullanılıyordu. Sokak başlarına taşlar yığılır onlar ateşe verip ısıtılırdı. Sonra üzerine sirke dökülerek kirli havanın temizlenmesi sağlanırdı. Ayrıca "gülsuyuyla sirke" nin karıştırılarak yaşanan yerlere saçılmasını tavsiye ederlerdi. "Temizlik" çok önemliydi. Havanın kirlenmesi sebebi olabilecek çöpler, lağımlar, leşlerin temizlenmesi gerektiği yazılmaktadır. Durgun sular, bataklık yerler kirli havalı olduğundan oralara gidilmemesi istenirdi. "Temiz Hava" Osmanlı hekimlerinin önem verdikleri bir husustu. Böyle zamanlarda temiz havalı yerlerde oturmayı tavsiye ederlerdi. Özellikle Kuzeyden esen rüzgârların daha faydalı olduğu düşünülüyordu. Yaşanan yerlerin havalandırılması isterlerdi. Böyle zamanlarda suların da kirlendiği düşünülürse sular kaynatılmalıydı. Sular kaynatıp soğutup içilmeli, her şeye rağmen sulardaki zararların olduğu düşünülürse soğan sarımsak yenilerek giderilmesi tavsiye edilirdi.
"KAFUR, SANDAL AĞACI, GÜLSUYU VE AĞAÇ KAVUNU MEYVESİ KOKLANIRDI
-Salgın zamanında zararın en aza indirilmesi için başka hangi kokular kullanılıyordu?
-"Kirli havalı yerlerdeki zararların "Güzel koku" ile giderileceğine de inanılırdı. Salgın zamanının zararını giderecek koku "Kafur, sandal ağacı ve gülsuyu" idi. Bunları koklamak ve yaşanan yerlerde kullanılırdı. Ayrıca çok önemli bir koku da "Ağaç kavunu (Bir çeşit bergamot)" idi. Ağaç kavunu meyvesini koklamanın zararları dağıtıp faydalı olduğu da bildirilmektedir.
VÜCUT BENTONİT KİLİ İLE GÜÇLENDİRİLİRDİ
-Osmanlı salgın hastalıklar başladıktan sonra vücudun kuvvetlendirilmesi için neler yapmıştı peki?
-Osmanlı Hekimlerinin çok önem verdikleri bir başka önlem "vücudun kuvvetlendirilmesi"dir. Salgın hastalıklarda bedenin kendi kuvvetlerinin kullanılması çok eskiden beri öncelikle başvurulan bir önlemdi. Korunmada öncelik Tin-i Mahtum dedikleri kil toprağıydı. Bugün Bentonit kili dediğimiz ilaç olarak kullanılan beyaz kil salgın başlar başlamaz ilaç olarak kullanılmaya başlanmalıydı. Bu killer hap şekline getirilerek satılırdı. Osmanlı hekimi salgınlarda her gün ara verilmeden yarım kil tabletini içmeyi tavsiye ederler.
-Başka neler uygulanırdı?
-Ayrıca "Az yemek" de önemliydi. Hastalık zamanlarında; az yemek, peşpeşe yemek yememek, çeşitli değil tek çeşit yemek yemek, yani her övünde farklı olabilir ama bir övünde bir çeşit yemek , yemek aralarını uzun tutmanın bedeni kuvvetlendirdiği de yazılır.
OSMANLI'DA KEKİK VE TURP SALGINLARDA YEMEKTE KULLANILDI
-Osmanlı döneminde bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkmadan ve çıktıktan sonra önlem olarak neler yapılıyordu? Beslenmede dikkat ettikleri nelerdi?
-Koruyucu olarak kekik en sevdikleri bitkidir. Kekik yağı, kekik suyu veya yemeklere konan kuru kekik salgın zamanlarında tüketilirdi. Turp Osmanlı hekimlerinin çok sevdiği bir ilaçtı. Özellikle Karaturp akciğer hastalıklarında tavsiye edilirdi. Turp haşlanıp balla karıştırılıp yenmesi veya turpun için oyulup bal koyup bekletilip yenmesi, hiç olmazsa yemeklerde birer dilim yenmesi öksürüğü kesen bir ilaç olarak tavsiye ediliyor.
SİRKENCÜBİN ŞERBETİ HEM KORUYUCU HEM TEDAVİ EDİCİ
-Başka neler vardı?
-Anason ve rezene ateşli hastalıklarda tedavi ediciydi. Çayını yaparak içilmesi tavsiye edilirdi. "Sirkencübin" denilen bir çeşit şerbet böyle hastalıklarda koruyucu olduğu gibi tedavi de de tavsiye edilirdi. Sirkencübin bir ölçü bala üç ölçü sirke konularak yapılırdı. Bu şerbete hekimin uygun gördüğü bazı ilaçlar da ilave edilebilirdi.
GÜLSUYU ŞİFA KAYNAĞI: ATEŞ DÜŞÜRÜYOR
-"Gül ilaçların en güzeli!" isimli bir kitabınız da var. Bulaşıcı hastalıklar için günümüzde hangi metotları uygulayabiliriz?
- Gülsuyunun Osmanlı tıbbındaki yeri çok önemlidir. Kokulu gülden yapılan reçelden daha kıvamlı olan gül macunları mide ve karaciğer tedavisi için çok iyi bir ilaçtı. Gül kokusu ruhun ilacıydı. İnsanı rahatlatır ve umut doldururdu. Gülsuyu çok kullanılırdı. Ferahlatan rahatlatan bir ilaçtı. Ayrıca ateşlerde alna ve ayakaltına sürülen gülsuyu ateş düşürürdü. Coranavirüs insanlığın yeni tanıdığı bir hastalık. Diğer salgın hastalıklarda kullanılan ilaçlar bunda da önleyici olabilir.
OSMANLI HEKİMLERİ "DUYGULAR BEDENİ ETKİLER" DERDİ
Osmanlı hekimleri salgın hastalıklarda toplumun psikolojik durumuyla ilgili nasıl bir yöntem izledi?
-Osmanlı hekimi salgın hastalıklarda duygu durumunun çok önemli olduğuna da dikkat çekmişlerdi. İnsan bedenini yıkıp hastalıklara ortam hazırlayan duyguların başında "korku" geliyordu. Korkudan sonra üzüntü, vesvese, kaygı, karamsarlık, kötümserlik hiç istenmeyen duygulardı. Osmanlı hekimi duyguların bedeni ilaçlar ve zehirlerden bile daha hızlı etkilediği, bu sebeple dikkat edilmesi gerekir derler. Hastalık ve ölüm korkusu için verdikleri bir reçete "Bu da geçer ya Hu" dur. Yani güzel şeyler ve güzel günler nasıl geçip gidiyor ve unutuyorsak kötü günler de geçecek demektir. Bunun için geçici şeyler için üzülmemek gerekir derler. Bu şekilde morali yüksek tutmaya çalışırlar. İyi şeyler düşünmek, olaylara iyi tarafından bakmak önemlidir. Bunlar hastalığa yakalanmamak için yapılanlardır. Hastalığa yakalandıktan sonra hekim o hastaya uygun tedaviyi uygular.