Kurtulmuş, Anadolu Yayıncılar Derneği (AYD) tarafından, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının (YTB) desteğiyle Bosna Hersek'te düzenlenen "Türkiye-Bosna Hersek Gazeteciler Buluşması: Medya Çalıştayı"nda konuştu.
Bosna Hersek ile Türkiye arasında derin, tarihi ve kültürel bağların bulunduğunu belirten Kurtulmuş, "Bu bağlar sadece siyasi bağlar, sadece bir döneme ait bağlar değildir." ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, Türkiye'nin Balkanlar'daki temel hedefinin bölge halkları arasındaki istikrar ve kalkınmanın sağlanması olduğunu vurgulayarak, "Bunun en temel koşullarından biri de ülkeler arasındaki, halklar arasındaki iş birliğinin artırılmasıdır." diye konuştu.
Balkanlar'daki bu dostluk köprülerinden rahatsızlık duyacakların ve Türkiye-Bosna Hersek halklarını birbirinden ayırmak isteyeceklerin olacağını anlatan Kurtulmuş, "Başta FETÖ olmak üzere, birçok şebekenin Balkan halkları arasındaki birliğin, beraberliğin, kardeşliğin berhava edilmesi için tetikte beklediklerini, fitne fesat çıkarmak için her türlü işi yapabilecek imkanlara sahip olduklarını ve bunu geliştirmeye gayret ettiklerini görüyoruz. Bunu aşmanın yolu da daha fazla kardeşliktir, daha fazla dostluktur." ifadelerini kullandı.
"GÖÇMEN SORUNU SADECE TÜRKİYE'NİN MESELESİ DEĞİL"
Dünya tarihinin küresel ölçekte her alanda yeniden şekillendiği bir dönemden geçildiğini kaydeden Kurtulmuş, şunları söyledi:
Çin'in artık bir dünya devleti haline gelmesi, Rusya'nın sıcak denizlere inme idealini gerçekleştirmiş olması, Avrupa'nın içerisinde Almanya ve Fransa başta olmak üzere ülkelerin siyasi fikir farklılıklarının artık ayan beyan ortaya çıkması, İngiltere'nin Brexit'le Avrupa'dan ayrılması, NATO çerçevesinde ABD ile Avrupa arasındaki fikir farklılıklarının çok net hale gelmesi ve ayrıca özellikle son 20 yıllık süreçte, bir taraftan işgaller, bir taraftan iç çatışmalar, bir taraftan ülkeler arasındaki despot rejimlerin ortaya çıkardığı toplumsal kırılmalar sonucu maalesef terörün giderek artması, küresel bir tehdit haline gelmesi ve üzülerek ifade ediyorum bazı terör örgütlerinin bazı güçler tarafından araç olarak kullanılarak bir dış politika kartı haline getirilmesini hep beraber yaşıyoruz."
Kurtulmuş, Türkiye'nin son yıllarda göçten ciddi şekilde etkilendiğine işaret ederek, "Sadece Suriye'den kaynaklanan yaklaşık 3 milyon 700 bin göçmenin Türkiye'de barındırıldığını hepimiz biliyoruz. Ayrıca başka ülkelerden gelen göçmenlerle ağır bir göçmen yükü ve baskısı altında olduğumuzu da hepimiz biliyoruz." dedi.
Ortaya çıkan yükün, bütün dünya tarafından paylaşılması gerektiğini belirten kaydeden Kurtulmuş, "Bu yükün paylaşılabilmesi için göçmen sorununun sadece Türkiye'nin meselesi olmadığı, sadece belli ülkelerin meselesi olmadığı, göçmen meselesinin başta yakın coğrafyalar olmak üzere, Avrupa ülkelerinin ve Batı'nın genel olarak bir sorunu olduğunun altını çizmek isterim." diye konuştu.
"YUNANİSTAN BİR BÜYÜK İNSANLIK SUÇU İŞLİYOR"
Batılı ülkelerin birkaç bin göçmeni gördüklerinde elleri ve ayaklarının titrediğini vurgulayan Kurtulmuş, "Hatta maalesef, göçmenlerin Batı'daki varlığı dolayısıyla ırkçı, faşist partilerin toplumsal tabanları da güçleniyor." dedi.
Yunanistan'ın Türkiye'den geçen göçmenlere gösterdiği tavra da değinen Kurtulmuş, "Biz nasıl dünyaya bir insanlık dersi verdiysek, vermeye devam ediyorsak, ne yazık ki Avrupa Birliği'nin bir parçası olan Yunanistan bir büyük insanlık suçu işliyor, insanlık ayıbını ortaya koyuyor." ifadesini kullandı.
Göçmen meselesinin yeni siyasi dengesizliklerin bir sonucu olduğunu kaydeden Kurtulmuş, "Bu sorununun çözülmesi için el birliğiyle gayret sarf etmemiz ve maalesef bütün insanlık olarak gösterilen bu yanlış tavırları önleyip insanlık suçlarının önüne geçmemiz gerekiyor." diye konuştu.
Kurtulmuş, Yunanistan'a insanlık suçu işlemeyi bırakması çağrısında bulunarak, "Siz de insanlık dersi verebilecek bir konuma geçin." dedi.
Türkiye'nin Suriye'de bir taraftan göçmenler vesilesiyle, bir taraftan da terör örgütleri vasıtasıyla açıkça köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığı kaydeden Kurtulmuş, "Türkiye bunlara seyirci kalamaz, bunlara karşı kayıtsız duramaz." diye konuştu.
Kurtulmuş, Türkiye'nin Suriye politikasının başından beri açık ve şeffaf olduğunu belirterek, "Türkiye'nin bir önemli ilkesi de bu sorunların çözülebilmesi için hem masada güçlü olmak, hem de sahada güçlü olmak meselesidir." değerlendirmesini yaptı.
"İDLİB DE AYNI SARAYBOSNA GİBİ GROZNİ GİBİ SREBRENİTSA GİBİ OLACAKTI"
Rusya'da dün imzalanan ateşkese de değinen Kurtulmuş, Türkiye'nin başından beri söylediği "Suriye'de sorunun çözümü silahla, çatışmayla, askeri değil, siyasidir." tezinin gerçekleşmesi temennisinde bulundu.
Kurtulmuş, Türkiye'nin hiçbir ülkenin bir karış toprağında gözü olmadığını vurgulayarak, "Biz ülkelerin egemen eşitliğinden yanayız. Çevremizdeki bütün ülkelerin de dünyadaki küresel gelişmelerden en az şekilde etkilenerek huzur ve barış içerisinde yaşamasını isteriz." dedi.
Türkiye'nin hiç kimseyle çatışmak gibi bir derdi olmadığını anlatan Kurtulmuş, "Ama kusura bakmasınlar. Herhangi bir kimse, Türkiye'nin egemenliğine kastederse ona karşı da en şiddetli cevabı verecek güçte olduğumuzun da bilinmesi lazım." diye konuştu.
Kurtulmuş, Fırat'ın doğusunda da batısında da hiçbir terör örgütünün sürekli olarak kalmaması ve bu örgütlerin bertaraf edilmesinin Türkiye için hayati önemde olduğunu, Esed rejiminin sivil halka saldırılarının da artık tahammül edilebilecek bir noktada olmadığını vurguladı.
Türkiye'nin neden İdlib meselesine bu kadar odaklandığına da değinen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
İdlib'de Saraybosna modeli, Srebrenitsa modeli, Grozni modeli uygulanmaya çalışılıyor. Yani bütün aktif unsurların bir araya toplanıp, topyekün imha edilmesini öngören, bütün sivil halka karşı birtakım zulümlerin işlendiği bir ortama doğru İdlib sürüklendi. Şu İgman dağlarında ya da Saraybosna'nın hemen karşısında Sırpların konuşlandığı dağlarda pazar yerine nasıl ateşler edildiğini dün gibi hatırlıyoruz. Kundaktaki bebeklerin nasıl saldırıya maruz bırakıldığını, Srebrenitsa'da halen kemikleri sağda solda bulunarak nasıl her yıl o törenlerin yapıldığını biliyoruz. Eğer Türkiye'nin bu müdahalesi olmasa İdlib de aynı Saraybosna gibi Grozni gibi Srebrenitsa gibi olacaktı. Türkiye, bu bölgede sıkışmış olan 4 milyon Suriyeli masum insanın yok olmaması için müdahale etmiştir. Orada halka karşı işlenen suçların önlenmesi için gayret sarf etmiştir."
Rejimin İdlib'de 4 milyon insanı sıkıştırıp birçoğunu yok etmek ve önemli bir kısmını da sınıra sürerek Türkiye üzerinde ilave bir göçmen baskısı oluşturmak istediğini kaydeden Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bütün bunların hepsine karşı Türkiye kararlı bir şekilde durdu ve bugün gelinen noktada da ateşkes imzalanmış oldu. İnanıyorum ki bu anlaşma bundan sonra da devam eder. Biz bu anlaşmanın her zaman korunmasından yana olacağız. Bu anlaşmanın eksiksiz bir şekilde derhal uygulanması için Türkiye olarak gerekli gözetleme faaliyetlerimizi yerine getireceğiz. Bizim derdimiz Türkiye olarak bundan sonra Suriye'yi kimin yöneteceğini tespit etmek değildir. Bizim derdimiz, Suriye'de halkın bütün farklı kesimlerinin bir arada, kardeşçe yaşayabileceği bir zeminin oluşturulmasıdır."
TÜRKİYE VE BOSNA HERSEK'TEN GAZETECİLER KATILDI
Türkiye ve Bosna Hersek'ten köşe yazarları ve gazetecilerin de katıldığı programda, Türkiye'nin Saraybosna Büyükelçisi Haldun Koç ile AYD Genel Başkanı Sinan Burhan da birer konuşma yaptı.
Burhan, AYD'nin gönüllü bir sivil toplum örgütü olarak hem Türkiye'de hem de gönül coğrafyalarında çeşitli etkinlikler düzenlediklerini aktararak, "Yüz yüze diplomasinin önemli olduğunu düşünüyoruz." dedi.
Büyükelçi Koç da "Gerek ülkemizin beklenti ve öncelikleri, gerek bu coğrafyadaki halkların ülkemize bakışları açısından medya sektörünün önemli rolleri olduğu aşikardır." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin Bosna Hersek'te iyi niyetle yaptıklarının, kamuoyuna en doğru şekilde aktırılması gerektiğinin önemine değinen Koç, bunun ancak medya mensuplarının katkısıyla gerçekleştirilebileceğini vurguladı.
Bu arada Kurtulmuş, bağımsız Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı merhum Aliya İzetbegoviç'in Kovaçi Şehitliği'ndeki kabrini de ziyaret etti.